Selalar arka arkaya veriliyordu o gün Çarşı Camisinden. Moramıdın Kahvesinde de üç beş ihtiyar oturmuş, kendini bile zor ısıtan sobanın yanı başında oturuyorlardı.
- Gitti biri de, dedi Oğlaşların Kemal. Selayı dinledi. Anlayamadı kim olduğunu, yan masada oturan Hophopları Hilmi, seslendi ona doğru.
- Bizim o yanda bi gocagarı vaadı. Epeydir hasdaydı emme evcezine çekip çevirip duruydu. Galbi duruvemiş, yatakda bulmuşla ölüsüne. Adamcık yalnız galdı. Allah eekek kısmını aakaya gomasın. İşcezi zoraldı.
- Eee zor, adamcık da benimkinden hüneesizse irezil olur galan, adam dul galırsa kapısından kimsecikle girmez, emme garıla dul galdı mı elli gişi uğraa yanına, dedi Oğlaşların Kemal.
Sohbete girmek isteyen Aşgellerin Bekir,
- Zor olmamı hey akıdeş, hinciki gaala gocaya da vaamıyo. Adamdan galan dul mayışı bene yetee arta deyo, bu yaşdan sonra goca gahrı mı çekcen deyo. Kimisine de yaşlı mayışı bağlıyo devlet. Ondan kellim dul galan adamlaa irezil oluyo gara köpekle gülüyo haline, ıhı durum bööle.
- Needen bulcen bizim o yanda ki Mugallip Fatma gibe garıya, dedi Oğlaşların Kemal.
Muhabbet başlamıştı artık.
- Mugallip Fatma kim üle, diye sordu Aşgellerin Bekir, Oğlaşların Kemal’e.
Oğlaşların Kemal yanan sobaya sürdü ellerini ısıtmak için başladı anlatmaya.
- Bizim o yanda yaşlı bi adamcık vaadı. Sinirsek bi adam. Ters gelivedin mi başlaadı sövmeye. Eli yüzü hiç gülmezdi. Millet de sırf ona sövdüren deye uğraşırdı. Garı gız dinlimez sövee atardı. Buncazın garısı öldü. Cenazeyi kaldırcez, kapının önüne hoca dua etcek helallik alıncek bizde cenazeyi camiye alık gitcez. Karıla gızla, mahalleli gonum gonşu herkes kapının önüne beklep duruz. Onda Mugallip Fatma vaa bizim mahallide ölüyü güldürür. İşi gücü hinayetlik hiç lafını sözünü sakınmaz, bulundu geldi, peşdimal üslüğünnen. İttirdi ittirdi milleti cenazenin yanına gada vaadı. Adamcığın yanına gada sokuldu “Üle bene bak isdeyosan ben galıverem” dediydi. Seninki bi başladı sövmeye “ Ülen şirret garı, sende utanma sıkılma yok mu, hu ootada yatan kim, daha ölüsü bilen kakmadı” deye bağırı bağırı veedi. Epey sövdü saydı garıya. Mugallip Fatma hiç oralı bilen olmadı. “Ne va bunda sen dul ben dul, gal dersen galıveren” deyo, bu hala daha sövüyor sinirinden. Millet gülmekten cenazeyi bile unuttu galan.