-Teezen pereye mal olmaz, hinci neeede gurcen o sofruları bizim oğlan, diye anlatıyordu Guzuların Kemal, yanında oturan Balcıların Üsen’e.
Moramıdın Kahvesinde ikindi vakti muhabbet yılbaşı sofrasıydı. Bodurların Hilmi, güveysinin evinde yediği tavuk kızartmasını anlatıyordu.
-Akıdeş, gızlan güvey illeme gelceesiniz diye dutturdu. “Neneylen, dede evde nişliceesiniz yapyalınız” deye. Gittik gari, benim gız tovuk gızaatması ediveemiş. Yidik, işdik geldik evimize. Bizim neyimize yılbaşı bilen emme gırmayalım hatırlarını dedik galan.
-Akıdeş golay değil yılbaşı sofrası gurmak, herşey bek bahalı, diye söylendi Guzuların Kemal.
Çaylar getirdi kahveci Halilibram. Şekerini karıştırırken anlatmaya başladı Bodurların Hilmi, usul usul.
-Eveli biz akıdeşlelen gençliğimizde Bulak yakasına çıkaadık, üç, dört akıdeş. Eefine ataadık, yiceğimize, işceğimize helvasına gada tamamlaadık, muhabbet edee gelirdik. Hinci hesaplayomda zırf ete veediğimiz para benim Bağkur mayışının yarısı dutuyo. Ozmanla hayat ucuzdu, hadi bakam hinci gur bakam o sofrayı, nerem debban hey akıdeş.
-Bulak yakası dedin de aklıma geldi, diye söze girdi Balcıların Üsen.
-Bizim bi akıdeş vaadı Almancı. Her sene geldiğinde yiceğimizi, işceğimizi her bişeymizi alıveri, taksiyi de dutaa gideedik Bulak çeşmesinin yanında soframızı guraadık.
Bigün gelmiş, bize habee yolladı, gidelim hep bir deye. Aldık herşeyimizi, bindik taksiye. Neyse gari, vaadık oturduk Almancıylan bir dört gişi.
Sofralığı seedik, mangalımızı yakdık. Başladık hafiften demlenmeye. Muhabbet, muhabbet derken, kafalar güzelleşdi tabi.
Bi ara muhabbet edeeken, iki akıdeş, ben Almancı akıdeşi bek seviyom, öbürü ben daha çok seviyom kısmına geldi. İki akıdeş paylaşımeyola Almancıyı. “Üle akıdeşle siz çocuk musunuz” deyom, lafdan sözden anlımeyola. Almancı akıdeş de “Üle akıdeşle ben hepinizi çok seviyom, bugünle gelsin de hep bir buluşalım deye gün sayıyom yaban elleede” deye sakinleştirmeye uğraşıyo, emme nahaasın ikna olmeyyola. Durup durup hırlaşıyoola. Epey bi birbirlerine söylendile emme, az soona başladıla tirkişmeye. Biri yeeden bi daş aldı bi çıkarddırdı öbürünün başına. “Ülen durun, çüşün” demeye galmadı, kafası yarılanda bi çullandı bunun üsdüne. Herifin gafası ganlar içinde, öbür akıdeş gözü şişmiş, burnundan şar şar ganlar akıyo. Bi birini ayırıyoz, bi birini. Arı yeede biz galdık emme, bizi de hırpıladıla. Goca goca adamla, nasıl zabdetcen. Alt alta, üst üste devriliyoola, birbirlerinin somağını sıkıyola. Neyse galan, zor zahmet ayırdık bunları.
Doğru aşağı hasdaneye aldık gittik, yaralarını pansuman ediveedi, dikiş atıveedi doktor. Epey bi çekişdi gari doktor bunlara “Goca goca adamlarsınız, utanmadınız mı govga etmeye, ne güzel hayırsever Almancı abiyi bulmuşsunuz, yiyin için adam gibe” deye epey çekişdi gari bunlara.