-Akıdeş, satıcılık yapmak, ticaret yapmak her babayiğidin harcı değildir, diye anlatıyordu, Hoddukları Yusuf, masadaki arkadaşlarına.
-Yıllarca baazalara geldim giddim, eh çok şükür para gazandık mı, gazandık. Herşeyden önce dürüstlük, ben onu bunu bilmem. İşin hilesi dürüstlüktür.
Garaiyen Fehmi, başıyla tasdikledi, Hoddukların Yusuf’un sözlerini.
Moramıdın Kahvesinde, o gün muhabbette işlerin kesatlığı, hayat pahalılığının yüksek olması konuşuluyordu.
Gabakların Kemal, yeni aldığı ceketi o gün giymiş gelmiş, arkadaşlarına gösteriyordu.
-Bakın buna biyon, oğlan alıveedi, ben fiyetini soodum, kimbili kaç para, oğlan “Neynicen sen key işde, boş ve parasını” dedi, bende ıscacık keyibbarım. Emme baya bahalıdır demi akıdeşle.
Hoddukların Yusuf, çayından bir yudum aldı, kıs kıs gülerek cevap verdi Gabakların Kemal’e.
-Esgiden olsa ucuza alırdık yayımcıdan emme hinci mağazalaa va. Adamların dükken kirası vaa, yanlarında çalışanlaa va. Golay değil. Esgiden yayımcılaa vaadı. Bazara gelirleedi, tomet, peynir ekmek ne bulurlaasa yirle, bek masraf etmezleedi. Hem de uyanık adamlaadı ha, dedi.
Çayından bi yudum daha aldı, başladı anlatmaya.
-Hiç unutmam, bi gün bazaara enig gidderiz iki akıdeş. Yaşımız daha on beş, on altı. Bi yayımcı seslendi bize, pısat satıbba. Çaadak gurmuş. Takım pısatlaa vaa, ceket, pantılonlaa va.
Köylü bi adamcığa bi takım elbise keydirmiş emme nası ya. Yemyeşil, sarı sarı çizgileri vaa galın galın. Pısatcı, köylü dayıya satcen deye dil döküyo. Bize döndü “Gençlee bakın biyon dayınıza, bu takım elbise yakışmış demi” diye sordu. Biz de “Bek yakışmış dayı güle güle key, sırtında esgisin işallah” dedik.
Satıcı, hemen dayıya döndü. “Sen tanımazsın bu gençleri, bunlaa vaa ya, Buldan’ın baş terzisinin galfaları, elbise dedin mi bunlaadan sorulur. Bak şansın vaamış, sanatkarlara denk geldin”.
Adamcık bişey deyemedi, afalladı galdı. Biz akıdeşlen birbirimize bakıyoz, bizim gumaşlan, elbiseciklen, terziliklen alakamız bile yok, ikimizde tezgah işleyoz bazara gada, garlama yiyelim deye endik geldik bazara. Satıcı hiç susmadan gonuşuyo. “Bakın gençlee, gumaşına bakın gumaşına, siz anlaasınız gumaşdan, adamın üsdünden akıyoo, bakın ellen biyon, ülen ne şanslı adammışsın, sanki senin için dikiveedile buna”
Biz de habire kafa sallıyoz, satıcıyı tasdikleyoz. Köylü dayın bir iki laf eden dediydi, adamın kafasına yemyeşil bi kasket keydirdi, gulaklarına gada vaadı kasket. “Ha bakam kaskette benden olsun, seni bek sevdim, hadi uğur ola” dedi, esgi pısatlarını adamın toobasının içine dürdü, büktü gattı. Adamcığın parasını da aldı.
Bize de” Gızanla, beni yanlış anlıman, ticaret zor iş, adam sizin beğendinizi sandı, kendi de öyleliklen beğendi, siz ara sıra gelip geçeeken benim yanıma uğran, haden güle güle gidin” dedi.