-Anlad hu işi dasdayı, anlayalım, dedi Hacellerin Kamil, yanı başında oturan Hekimlerin Yusuf’a. Hekimlerin Yusuf’un yanında oturan Acemlerin Hakkı pür dikkat bunları dinliyordu.
Moramıdın Kahvesi yaz günü sıcak olmaya sıcaktı ancak tepede sürekli dönen pervane ortalığı birazcık serinletiyordu. Muhabbet yaklaşan yerel seçimlerdi. Belediye reisi kim olacak, muhtar adayı kimler var, kim kazanır, kim kaybeder konuşuluyordu.
Kahvenin gündemi seçimlerdi kısacası. Kahveci Halil İbram, üçlünün masasına çaylarını bıraktı.
-İşiniz gücünüz siyaset olmuş sizin. Size ne elalemin reisliğinden, muhtarlığından. Yaşınız yetmiş, işiniz bitmiş gari. Nişanınız dakılmış, gözünüz toprağa bakıp duru. Garışman demeyyomun ben size, diye kızdırmak istedi.
-Senin aklın eemez bu işlere, diye cevapladı Hacellerin Kamil. “Siyasetciye imam emekli edee”.
-Kak üle Kamil abe, vırık vırık gonuşma. Siz kim siyaset kim. sizin gibe adamları kim dinlee. Siz evdeki garılara bile sözünüzü geçiremebbasınız ya, diye temelli kızdırdı bunları.
Kahveci Halil İbram, sözünü söylemiş, arkasına baka baka ocağa girmişti. Ama arkasından seslenen Hacellerin Kamil, başladı kahveci Hailİbram’a doğru anlatmaya.
-Ülen bene bak, anan sene tembih etmedi mi, eekek kısmının işine garışma deye. Ara yerin elçisi, yımık babıcın ölçüsü olma. Biz senin gibe ne yiğitlere siyaset deesi veedik hey akıdeş. Senin gibe ne adamım deye gezenlee geldi geçdi tezgahdan habarın mı vaa.
Çayından bir yudum aldı, parmağını sallaya sallaya başladı anlatmaya.
-Muhtarlık seçimi vaadı bi hoyun. Bizim o yanda gurulu kibirli bi adam vaadı. Bi gün çıkdı geldi eve.
“Kamil abe, mahalleli bene durdurmebba, ille muhtar ol deye. Ben sene akıl alam, nişliyen ne eden, deye geldim” dedi.
Ben de “Akıdeş bu öyle basit bişey değil, benlen olcek olsa goley, emme mahalledeki akıdeşle ne derle, ne edeele bilmem. Ben akşam üç, beş akıdeşlen Kesdin Çayında oturan, bi ırakı içelim, akılımız başımıza gelsin, düşünelim daşınalım”, dedim. “İyi öyleyse ben de gelen, masrafla benden” dedi buncaz. Bizim de arayıp bulamadığımız zati.
Neyse ağşamoltu doğru beş akıdeş çıktık Kestin Çayına. Vurduk ırakıları, yidik kebapları. Muhabbet akıdeşin muhtarlığı gari. En son bizim şam şeytanı bi akıdeş vaadı, “Helva da gelsin” dedi. Helvayı da yidik galan. Adam hesabı ödedi. Zaten iyice havaya girdi, herif kafayı bulunca kendini muhtar ilan etti.
Biz hemen omuzlara aldık, akıdeş seçimi gazandın, hayırlı olsun deye bi tur attırdık. Her hafta bizi aldı gitti Kesdin Çayına. Biz oncaza haftalık rapor veriyoz, filançayla görüşdük, feşmançayı razı ettik deye. Seçim günü sandık açıldı, bizim veediğimiz beş oy, garısınnan bir de kendisininkinnen bir yedi oy çıkdı, adam o gün bizlen selamı sabahı kesdi. Ondan akıdeş bizlen iyi geçin, fazla gıpraşma, elin ayağın denk dursun. Yoksa senin helvanı da yirizgari.