-Aaan, bi daha mı onlan bazara gitmek, töbe etmeyyem ya, golay golay gitmem bi şeycik almaya, diye anlatıyordu Abdalların Üsen, kahveci Halilibram’a.
Abdalların Üsen, Almanya’dan emekli Curnallerin Yaşar’la birlikte geçen hafta Buldan pazarına birlikte gitmişlerdi. Başından geçenleri, kahveci Halilibram’a anlatıyordu bağıra bağıra.
-Geçen hafta, Aşgellerin Yılmaz denk geldi bazara eneeken. İkimiz giddeedik. Üç beş öte beri alcez . Bizim alceğimiz zaten ne olcek. İkimizde Bağkur emeklisiyiz. Onda aldığımız mayış zaten bazara enmeden eriyip gidiyo. Aldığımız üç guruş mayış. Birbirimizin halinden yolundan anlarız. Bazarın aşaasında Bağkur bazarı vaa. Gaşıkcı Kazım’ın pirket döktüğü yerin altında. O yanna doğru enik giddeeken, Curnallerin Yaşar, eline bi bazar arabası almış, yörüdü geldi yanımıza.
-“Gelin bakam, ben size bazar harcı nasıl görülür, kurs veren size, hem eve yüzlü varısınız gari” dedi.
Aşgellerin Yılmaz cevap verdi buna.
-Akıdeş, biz taa aşaadaki bazaadan harç görüyoz. Biz Bağkur emeklisiyiz, senlen biz aşık atımayız, sen Almanya’dan emeklisin” dedi.
-Üle ne olcek, bende gelirim sizlen, dedi yörüdük gari hep bir.
Neyse galan varıyoz bi manavın önüne, biberciye görüyo, soruyo hemen,
-Kaç para biber? “Otuz lere”
Hemen yumuluyo bu. “Alın akıdeş alın, valla paraylan değil, topleyvemezle, sen golay mı sanıyon bunu yetiştirmek, bi adam yövmiyesi ne gada habarın vaa mı”
Biz bakıyoz buna. Bide çıkışıyo, bize “Ülen, bulmuşsunuz bırış gibe biberi, hem de bu paraya, alsanıza” diye azarlamalaya kalkıyo.
Şefteli soruyor adama”Elli lere” deyesiye gada, “Bak bu şefteli Hasköy’den geliyo, alın bakam beşee kilo deyo. Nereye vaasak hiç bazarlık etmiden alıp geçiyo. Bir oldu, iki oldu benim canımı iyce sıkdı gari.
Bırakam gidem deyom aakamdan ünneyyo, “Bene bak, hurda bıyık gibe nobiye vaa. Dizgilik alalım on, on beş kilo. Paraylan değil seksen lere deyo, Kaşıkcı’nın fasillesi, hem de kılçıklı fasille. Çok lezzetli olur yimesi. Hele bide benim gibe Tariş’in zeytinyağınnan yapaasan yemeğini dadına doyum olmaz akıdeş” deye ballandıra ballandıra anladıyo.
Hem sesi de gür, millet bazaada bize bakıyo dönüp dönüp. Para gonuşduruyo adamı. Balme sooodu manava. “Yüz lere” deyesiye gada, “Çekive bakam bene on kilo, yengen dizsin, gışın yimeklik iyi olur, zaten biz balmeyi turfanda dizeriz, sonra gartarır” deyesiye gada, aklım tepeme çıkıveedi.
“ Ülen yat kak dua et Almanya’ya, giddinde gıçını gurtaadın. Burda kalsaydın gara köpekle güleedi haline. Bi daha senlen bazara eneesem ne olsun, de get var işine”, dedim, Aşgellerin Yılmaz’lan ikiciğimiz haacımızı göödük, evimize gittik.
Sağ olun emeklerinize sağlık