-Dün görünmedin ya otalıklada, diye sordu Dıgıdık Memet kahveye yeni giriveren Halbeşlerin Asım’a. Gerçekten de Halbeşlerin Asım dün gelmemişti Moramıdın kahveye. Her gün mütemadiyen gelenlerdendi.
- Dün toktora aldım gittim benim garıyı, dedi Halbeşlerin Asım. Epeydir dizlerim dizlerim deye sabahlara gada inileyip duruyo, gezenti, geziyo geziyo eve geldi miydi, covur ayak deye deye ayaklarına dövüp duruyo. Ondan aldım gittim toktora. Ordan bi de Eczacı Doğan’ın yanına vaadık. Benim esgi akıdeşdir, vaadık biyon yancazına bi çayını içdik. Bi de yolda bizim İncigara Süleyman bi govga çıkaadı. Dört saatte gelivedik Buldan’a.
Muhabbete yan masalarda katılmaya başlamıştı. Ocak tarafından sandalyesini sürüdü geldi Yaşgulakların Fehmi.
- Deyve bakam bi yon nişledi gine bizim sinirsek İncigara Süleyman dedi.
- Nişlicek, dedi Halbeşlerin Asım, sinirinden çatlıcekdi gine. “Garıylan ikimiz bindik İncigara’nın arabasına. Kendisi dışaada dolandı epey. Kendi kendine söylenip duruydu. İki dene şişman garı binmiş arabasına Buldan’dan gelirken, o da hiç sevmez şişman garıları. Yiyyola yiyyola pastayı herşeyi, gebe çakallara dönüyola, ondan kellim benim arabaya biniyola deye söylendi durdu. Yola çıkdık. Arkasına iki genç oturdu. Gumkısık rampasından sallandık, yollaada çukurla va, İncigara Süleyman birinden gaçam derken birine giriyor, arabada sallanıyo. Arkasındaki gençleeden biri dürttü buna- Enki arabayı düp düzgün sür, dedi. Süleyman abe hemen döndü –Sene mi soocez nası sürülceğine, deye cevap veedi.Neyse accık da gittik, Doğcalı’dan geçdik gine girdik çukura. Bu sefe öbür genç dürttü aakasından – Daha hindi demedik mi sene güze sür enki arabayı deye. Başladı sövmeye İncigara Süleyman. Siz ne garışıyosunuz, beğenmeyosanız enin aşaya deye bağırı bağırıvedi bunlara. Gençle de muzip, gızdıran deye uğraşıyola bunnan. Neyse galan biz Sarayköy’e gada vadık emme sinirden ölcek İncigara Süleyman. Sarayköy durağına vaadık hemen el frenini çekdi.- Enin len aşaya, diye bağırdı bunlara. Bunla da çıt çıkmıyor, enmedile aşaya
- .- Yahu enin ben sizi götürmücem hangi deyusun arabasınnan gelirseniz gelin deye bağırıyo, bunla da aşaya enmiyo. Enmezseniz bende gitmem dedi gitti yolun gıyısına oturdu. Gitcesin gitmicesin, enceesin enmiceesin derken iki dene bekci çıkdı geldi gaaşıdan. Meğersem Sarayköy Gaymakamı garşıdan görüp duruymuş herşeyleri. Gidin annan gelin, meseleyi halledin deye yollamış bekçilere. Onna da laf geçirimedile. Biz bi yandan Üle Süleyman abe, bide bişey demicekle bak söz veriyola deyoz emme meram annımeyo. Gızdı mı gözü göömez gari. Gitmem de gitmem deyo başga bi şey demeyyo. En nihayet giderim emme bu zirzopla arabanın önüne kapaortaya bincek öyleliklen giderin dedi. Nasıl olcek o dedik , arabanın önüne lambaların olduğu yere biri bi yere bincek biri bi yere bincek öyle giderin öbür gibe gitmem hurdan huraya dedi. Gızanla da bizim yüzümüzden millet zaten geç galdı deye eh madem öyle dedi oturdula bunla farın üsdüne, gelin arabasının üsdüne gonan bebekle gibe oturdula, ağır ağır geldik gari. Gızanla gine araba çukura düşdümü hemen arkaya dönüp bakıyola gaş göz işareti yapıyola emme keyfi geldiydi gari İncigara Süleyman’ın. O gadarına ses etmedi galan.