1. Bu söyleşimin konuğu Türksoy Genel Sekreteri Sayın Prof.Düsen Kaseinov. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ben hayatta kendimi müzisyen olarak tanımlıyorum. Ömrümü adadığım müzik hayatıma 1961 yılında Kazakistan’ın Karagandi şehrindeki Müzik Okulu’nda keman eğitimiyle başladım. İlk müzik eğitimimim ardından 1970 yılında Almatı şehrindeki Kurmangazi adına Devlet Konservatuarı’nda keman bölümünden mezun oldum. Daha sonra dönemin en önemli müzik eğitimi kurumlarından Çaykovski adına Moskova Devlet Konservatuvarında yüksek müzik eğitimimi tamamlayarak daha sonra Kazakistan’a döndüm. Hayatımın en önemli ve benim için gurur vesilesi olan dönemi ise eğitim aldığım Kurmangazi Almatı Devlet Konservatuarı’nda, önce Keman Kürsüsü Başkanlığı ve ardından rektörlük yaptığım dönemdir. Kültür ve sanat yaşamımdaki bir sonraki merhale ise, 2003 yılında üstlendiğim Kazakistan Kültür Bakanı görevimdir. Bakanlık görevimin ardından Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in görevlendirilmesiyle 2005 – 2008 yılları arasında Bağımsız Devletler Topluluğu’nda kültürel – sosyal konulardan sorumlu Kazakistan Cumhuriyeti Özel Temsilcisi olarak görev yaptım. 2009 yılından bu yana 12 yıldır Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın (TÜRKSOY) Genel Sekreterliğini yapıyorum. Bu süre içerisinde Türk Cumhuriyetleri Kültür Bakanları meslektaşlarımın oyları ile 4 kez Genel Sekreter olarak seçilerek Türk halklarının zengin kültürel mirasının yaşatılması, dünyaya tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla kültür ve sanat alanındaki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
2.Türksoyun kuruluş amacı nedir, ne zaman kurulmuştur, hangi ülkeler üyedir?
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY, Türk dili konuşan halklar ve ülkeler arasında dostane ilişkiler kurarak ortak Türk kültürünü, dilini, tarihini, sanatını, gelenek ve göreneklerini gün yüzüne çıkarmak, geliştirmek, korumak ve gelecek kuşaklara aktararak kalıcı kılmak amacıyla çalışmalarını sürdüren bir kültür sanat teşkilatıdır. 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Türkiye ve Özbekistan Kültür Bakanları tarafından imzalanan anlaşma ile kurulan TÜRKSOY, günümüz itibarıyla gözlemci ülke statüsüyle teşkilata üye olan Rusya Federasyonu’nun içinde yer alan cumhuriyetler Altay, Başkurdistan, Hakas, Saha-Yakut, Tataristan, Tıva, Moldova’ya bağlı Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte 14 Türk Cumhuriyeti ve bölgesini çatısı altında birleştirmiş, kuruluşundan itibaren sürekli gelişmiş ve birçok yeniliklere imza atmıştır.
3. Ne tür etkinlikler bugüne kadar gerçekleştirilmiştir? Hedefte hangi etkinlikleri yapmayı planlıyorsunuz?
TÜRKSOY, bugüne kadar çeşitli sanatsal etkinlikler gerçekleştirmiş opera günleri, şairler, ressamlar, heykeltıraşlar, besteciler ve fotoğrafçılar buluşmaları, uluslararası festivaller, anma ve kutlama günleri, sergiler düzenlemiş; konferans, sempozyum ve panellere imza atmış; dergi ve kitaplar yayınlamış, kültürel bağlarımızın, kardeşliğimizin güçlendirilmesi ve ortak kültürümüzün dünyaya tanıtılması için çalışmıştır. Kurulduğu günden bu yana yaptığı çalışmalarla TÜRKSOY, Türk halklarının kültür ve sanat alanındaki buluşma noktası hâline gelmiş, gerçekleştirdiği pek çok faaliyet geleneksel hâle gelerek ilgiyle takip edilir olmuştur.
Bu faaliyetlere verilebilecek en güzel örnek, Nevruz kutlamalarıdır. TÜRKSOY her yıl yüzlerce sanatçının katılımıyla farklı ülkelerde gerçekleştirdiği etkinliklerle, insanlığın ortak mirası olan Nevruz geleneğini geniş kitlelere ulaştırmaya devam etmektedir.
Tabii TÜRKSOY’un çalışmalarına değinirken genç yeteneklerimizin yer aldığı sanat topluluklarına değinmezsek olmaz.
TÜRKSOY'un girişimleri sonucunda hayata geçen 3 farklı sanat topluluğu bulunmaktadır. Bunlar TÜRKSOY üyesi ülkelerin milli çalgılarını bir araya getiren, ata yadigârı geleneksel ezgi ve tınıları günümüz seyircilerine ulaştıran TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası, Türk Dünyası genç ses sanatçılarının buluşma noktasına dönüşen ve kurulduğu yıl Avrupa Koro oyunlarında 3 altın madalya alarak bizlere gurur yaşatan TÜRKSOY Gençlik Korosu ve kuruluşundan itibaren dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerle klasik müzik otoritelerinin beğenisini kazanmış TÜRKSOY Gençlik Oda Orkestrasıdır.
Türk dili konuşan ülkelerin geleneksel çalgılarıyla Türk dünyasının etnik ve geleneksel müziklerini dünyaya tanıtmak amacıyla 2016 yılında kurulan TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası, dombra, bağlama, sırnay, şerter, kıl-kobız, tar, kemençe, komuz, kıl-kıyak, kuray, nay, kaval, ağız kopuzu, morin hur, garmon, rubab, topşur, çatgan, doyra, jetigen ve kanun sanatçılarından oluşmaktadır.
Türk Dünyası koroları arasında repertuvar, şef, müzisyen değişimlerinin yapılabilmesi ve Türk müziğinin dünyaya tanıtılması amaçları doğrultusunda, Türk Cumhuriyetleri’nin önde gelen konservatuarlarından seçilen başarılı genç müzisyenlerin bir araya getirilmesiyle kurulan TÜRKSOY Gençlik Oda Korosu, kuruluşunu takiben gerçekleştirdiği konserler ve aldığı ödüllerle Türk Dünyası’nın medarı iftiharı olmuştur. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Tataristan’dan (RF) katılan öğrencilerden kurulan koro ilk kez 2015 yılında Ankara’da bir araya gelmiştir.
TÜRKSOY tarafından 2010 yılında, Türk dili konuşan halkların müzik potansiyelinin evrensel klasik müzik diliyle yansıtılması, Türk kültürünün ve Türk klasik müzik beste ve bestecilerinin daha yakından tanınmasının sağlanması amacıyla kurulan TÜRKSOY Gençlik Oda Orkestrası, TÜRKSOY üyesi ülkelerin yetenekli konservatuar öğrencilerini bir araya getirmektedir.
TÜRKSOY’a üye ülke Kültür Bakanlıklarının yanı sıra T.C. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı, Kurmangazi Kazak Ulusal Konservatuarı, Kırgız Ulusal Konservatuarı, Özbekistan Devlet Konservatuarı, N. Ciganov Kazan Devlet Konservatuarı, Ü. Hacıbeyli Bakü Müzik Akademisi ve Z. İsmagilov Ufa Devlet Güzel Sanatlar Akademisi rektörlerinin destekleriyle kurulan orkestra bugüne dek Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İngiltere, İtalya, İskoçya, Fransa, Avusturya, Slovakya, Makedonya, Kosova, Karadağ, Bosna Hersek, Sırbistan ve Arnavutluğun çeşitli şehirlerinde 60’a yakın konser gerçekleştirmiştir.
Sanatsal buluşmalar kapsamında TÜRKSOY her yıl, Türk Dünyası’ndan fotoğrafçıların, ressamların, bestecilerin, heykeltıraşların, opera sanatçılarının ve şairlerin yanı sıra mimarlar, medya mensupları, sinemacılar gibi çeşitli meslek gruplarını da bir araya getirmektedir. Bugüne kadar 1500’e yakın sanatçı bu buluşmalar vasıtasıyla bir araya getirilmiş, aynı mesleği farklı coğrafyalarda icra eden kişilerin birbirinden ilham alarak ortak çalışmalara imza atabilmesi için gerekli ortam oluşturulmuştur.
Bugüne kadar TÜRKSOY çatısı altında gerçekleştirilen, Opera Günleri kapsamında 35’ten fazla konser düzenlenmiş, 350’ye yakın opera sanatçısı bu konserlerde sahne almıştır. 1997 yılından bu yana aralıksız devam eden TÜRKSOY Ressamlar Buluşmaları ise 20 farklı ülkeden 300’den fazla sanatçıyı bir araya getirerek bugün TÜRKSOY koleksiyonunda yer alan eşsiz eserlerin oluşmasına imkân sunmuştur.TÜRKSOY’un faaliyetleri her yıl yükselen bir ivmeyle artmaktadır. Dünyamızı sarsan bu salgın döneminde ise faaliyetlerimize bir kısıtlama getirerek çevrim içi etkinliklere dönüştürmek zorunda kaldık. Temennimiz bu salgının bir an önce bitmesi ve bizim sanatseverlerle yeniden kucaklaşacağımız günlere dönmemizdir.
4. Kültür başkenti uygulamanız hakkında okuyuculara bilgi verebilir misiniz? Türkiye’de hangi şehirde bu tür etkinlik yapıldı bugüne kadar?
TÜRKSOY’un “Türk Dünyası Kültür Başkenti” uygulaması prestij projeleri arasında yer almakta ve her geçen yıl marka değerini yükseltmektedir.
2010 yılında “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi”nde TÜRKSOY tarafından teklif edilmiş ve aynı toplantıda oy birliği ile kabul edilmesinin ardından ilk olarak 2012 yılında “Türk Dünyası Kültür Başkenti” uygulamasına başlanmıştır. Projenin hayata geçmesinin ardından, 2012 yılı Türk Dünyası’nın Kültür Başkenti Astana (Kazakistan) oldu ve daha sonra 2013 Eskişehir (Türkiye), 2014 Kazan (Tataristan, RF), 2015 Merv (Türkmenistan), 2016 Şeki (Azerbaycan), 2017 Türkistan (Kazakistan), 2018 Kastamonu (Türkiye), 2019 Oş (Kırgızistan) ve 2020 Hiva (Özbekistan) Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanını sırasıyla devraldılar.
Kültür Başkenti seçilen şehirler o yıl Türk Dünyası’nın sanat ve kültür insanlarının buluşma noktasına dönüşmekte ve Türk halklarının zengin kültürel mirasının sanatseverle buluşturduğu onlarca etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Kültür Başkentlerinin açılış ve kapanış etkinlikleri ise sanatseverlerin hafızalarından silinmeyecek bir görsel şölene dönüşen sanatsal etkinlikleridir. Okurlarımızın hem Eskişehir hem de Kastamonu’nun Kültür Başkentleri açılış veya kapanış törenlerini canlı olarak televizyondan izlediğini tahmin ediyorum. Türk halklarının müzik ve dans sanatının en seçkin örneklerinin sergilendiği bu etkinliklerden sadece Kastamonu açılış programına Türk halklarını temsilen 18 farklı bölgeden 350'yi aşkın sanatçının katılması bu etkinliğinin önemini yansıttığı düşüncesindeyim.
5. Çalışmalarınızı yürütürken unutamadığınız güzel anlarınız olmuştur. Birini okuyucularımızla paylaşır mısınız?
TÜRKSOY her yıl çeşitli ülke ve bölgelerde farklı alanlarda yüzlerce etkinlik düzenlemektedir. Türk halklarının kültür ve sanatının yaşatılması, gelecek nesillere aktarılması adına düzenler bu etkinlikler hepsi bir birinden değerlidir. Tabii Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 2010 yılında aldığı kararla 21 Mart’ın Uluslararası Nevruz Günü olarak kabul edilmesinin ardından TÜRKSOY tarafından hazırlanan büyük kutlama programı ile 100’den fazla sanatçının katılımıyla BM sahnesinde düzenlediğimiz kutlama Türk dünyasının kültür ve sanat insanları için en önemli hadiselerden biri olmuştur. Türk halklarının sanatının BM Genel Kurulunun yapıldığı salonda sunulması, benim de bu kürsüden konuşma yapmam ve bütün dünya halklarının Nevruz Bayramı’nın kutlanması Türk halkları, Türk Dünyası kültür ve sanat insanları ve şahsen benim için de unutulmaz anılardan biri olmuştur. Bizim Türk coğrafyasında yüzyıllardır kutlanan Nevruzu dünya halklarının ortak kültür değeri olarak öne çıkarma çalışmalarımızın verdiği bu sonucu görmek ve tabii BM kararının ardından ABD başkanı Barak Obama’nın ilk kez halklarımızın Nevruz Bayramını kutlaması, Türk halklarının zengin kültür mirasının dünya genelinde tanıtılması ve yaygınlaştırılması adına ulaştığımız önemli başarılardan birisidir.
6. Türkiye Jokey Kulübünde her yıl düzenli olarak yapılagelen TÜRKSOY Koşusu beraberinde güzel sergi ve konserlere de tanıklık yapar hale geldi. Bir keresinde bu konsere sizde kemanla eşlik etmiştiniz. Bu tür etkinlikler Türksoy’un tanınırlığı açısından faydalı oluyor mu sizce?
TÜRKSOY Koşusu aynı zamanda Türk halklarının kadim geleneği olan at binmeyi de günümüze taşıyan at yarışlarının vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Bildiğiniz gibi ilk kez Türk halkları tarafından evcilleştirilen at, asırlar boyu atalarımızın sadık dostu ve can yoldaşı olmuştur. Halklarımızın destanlarının ve kahramanlık hikâyelerinin vazgeçilmezi olan atların yetiştirilmesi ve at binme alışkanlığının teşvik ettirilmesi için, bu tür ilgi uyandırıcı görsel faaliyetlere ihtiyaç vardır. TÜRKSOY Koşusu çerçevesinde düzenlediğimiz Ata Sporları Sergisi, TÜRKSOY Gençlik Orkestrası ve Korosu mini konserleri gibi diğer etkinliklerimiz de, engin coğrafyada yaşayan halklarımızın zengin kültürel mirasının ve yetenekli Türk müzisyen ve sanatçılarının tanıtılması içindir. Ben de bir müzisyen olarak kemanımla, bu gençlere yakın eşlik ederek onların coşkusuna ve pozitif enerjilerine katılıyorum. Ben, TÜRKSOY Genel Sekreteri olarak gençlerle her zaman yakın diyalog içerisinde olmayı önemli buluyorum. Bu müzik gruplarında benim Kazakistan’da öğretmenlik ve rektörlük yaptığım dönemde öğrencilerim olan ve şimdi dünyanın çeşitli bölgelerinde akademik müzik kariyerlerine devam eden sanatçıların da öğrencilerinin olması bana ayrı bir güç ve mutluluk vermektedir. Yani ben hem aile bağlarımla olan torunlarım, hem de akademik düzeyde müzisyen torunlarımla aynı sahneyi paylaşıyor ve onların başarılarıyla gurur duyuyorum.
7.Bildiğiniz gibi, Buldan ilçesi dokuma sanatları ile ünlü şirin bir Ege ilçesidir. Türk bilgini ve yazar Katip Çelebi Cihannüma adlı eserinde şehrin adını Buladan olarak vermektedir. Yine Türk gezgini Evliya Çelebi seyahatnamesinde Denizli'den söz ederken Cihar Şenbe adıyla Buldan'dan bahsetmiştir. Tarihi kökeni çok eskilere dayanan ve bir çok medeniyetin geçtiği ve izlerini bıraktığı tarihi bir yerdir. Benim soyadım da bu güzel ilçeden gelmektedir. İlerde Türksoy etkinliklerinde yolunuz bu ilçeden de geçebilir mi?
TÜRKSOY Genel Sekreterliğini yapmakta olduğum dönemde Türkiye’nin birçok şehrinde etkinlikler düzenledik. Çalışma hayatımız çok yoğun olduğu için henüz Türkiye’deki birçok ile ne yazık ki gidemedim. Denizli’nin de henüz tanışma fırsatını bulamadığım bu iller içerisinde olduğunu üzülerek belirtmek isterim. Edindiğim bilgilerden Denizli’nin hem tarihi, hem kültürel hem de ata yadigârı geleneklerin korunup saklanması ve yaşatılması yönünden çok önemli illerimizden biri olduğunu biliyorum. Buldan ilçesinin de ismindeki “Bul” kelimesi benim ana dilim olan Kazakçada kumaş benzeri malzemelere verilen ortak addır. Sizin ilçenizin de dokuma sanatlarıyla ilgili olması, bende bu adın kökenine ilişkin ilgi uyandırdı. Türk dilinin Orta Asya’dan Anadolu’ya çok az değişikliklerle gelmesi ilçenizin isminin de eski geleneklerin yaşatılmasına ilişkin olabileceği kanısını oluşturdu. Tabii ki, ilçenizi ziyaret etmek ve Buldan’da ortak bir faaliyete imza atmayı çok istedik. Dünyayı saran bu salgının bir an önce bitmesini temenni ediyorum. Normal faaliyetlere geçmemiz durumunda gelecek sene TÜRKSOY’un geleneksel Nevruz kutlamalarında Buldan ilçesinde de bir konser vererek Türk Dünyası sanatçılarını, müzik ve danslarını Siz değerli Buldanlı sanatseverlerle buluşturmaktan memnuniyet duyarız. Böylece Birleşmiş Milletlerde sahne alan sanatçılarımızı şirin ilçeniz Buldan ile de buluşturarak bir dostluk köprüsü kurmuş oluruz. Bütün okurlarınızı Türk Dünyası sanat ve kültür insanları adına selamlar, saygılar sunarım.
Evet Sevgili Buldan’lılar Türksoy Genel Sekreteri Sayın Prof.Düsen KASEİNOV ile yaptığım bu söyleşi umarım sizlerde Türk Kültürü konusunda yapılmakta olan güzel etkinlikler ve çalışmalar hakkında yararlı olmuştur. Sayın Prof.Düsen KASEİNOV’a teşekkür ediyorum bu yararlı çalışmaları ve samimi sohbeti için.Bir başka söyleşide buluşmak üzere, sevgiyle kalın.
Çok çok tebrik ve teşekkür ederim Saygıdeğer Osman BULDAN Beyefendi. Çok büyük, muhteşem bir iş başardın. TÜRKSOY 2021, 2022 de Buldan'da bir konser tertip ederse, sayende Buldan dünyayı fethetmiş olur. Buldan, Öz-türkçe olarak, KUMAŞİLİ demektir. Üstün başarılar diler, tüm Buldanlılara selam ve saygılar sunarım. Protokol ve Davranış Yönetimi Uzman Öğretim Görevlisi Nihat AYTÜRK
Türk dünyasının tanışmasına, kavuşmasına, köprülerin inşasına hizmet eden her girişim heyecan verici. Emeği geçenlere ve bu söyleşi nedeniyle size sonsuz sevgi ve şükranlarımı sunarım. Var olun.
Türksoy’un etkinlikleri yeterince tanıtılamıyor medyada pek yer almıyor dolayısıyla Etkin bir tanıtım programları yapılmalı opera sergiler iyi duyurulmalı ki insanlar katılanilsin Bu aradaNuldan ilçesininin kazakça bul (kumaş) tan gelmesi ve ilçenin çoğunlukla dokuma faaliyetleri alanınında iştigal olması acaba kazaklardan mı geliyor araştırımasında büyük fayda var
Türksoy hakkında detaylı bilgi edinme imkanı buldum. Zengin kültüre sahip olduğu aşikar Türk Dünyasının kültür mirasını yaşatma adına önemli çalışmalar yapılmasından gurur duydum.Tebrik ederim.
TÜRKSOY'un yaptığı faaliyetler hakkında güzel bir söyleşi olmuş.
Tam da Küffar ve köpekleri ERMENİ soysuzları TÜRKSOY'unu kurutmaya kast eyledikleri bu zaman da; bu konuk çok isabetli olmuş. Ayrıca çok hoş bir söyleşi olmuş. Hülasa çok CAKSI olmuş. Konumunuza ve size başarılar dilerim. Yüreğinize sağlık. Dr.U.ULUTÜRK