Bilindiği üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir Milletvekili Sayın F.Alpay ÖZALAN ile Milliyetçi Hareket Partisi Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet SANCAKLI tarafından hazırlanan
“Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanun” Taslağı TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşüldü. TBMM Meclis gündemine alındığında Kanun Teklifi görüşülmeye bu sefer, Mecliste başlanacak.
Uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü kanun haline getirilemeyen “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları” konusunun masaya yatırılması ile spor kamuoyunda beklenti üst seviyeye çıkmıştı. İyi niyetli çabalara bir şey diyemem. Takdire şayan bana göre. Bazı konularında tam olarak bilinememesine de. Ama hemen hemen her parti CHP başta olmak üzere kendi bünyesinde “Spor Kurulu” oluşturdu. Bu kanun teklifinin spor kurulu olan partilere makul bir süre önce sunulup, görüş istenmesi yerinde bir davranış olurdu. Bu niye yapılmadı? Zira Türk Sporu konusunda herkesin söyleyecek bir sözü vardır. Dinlenmeliydi en azından.
Kanunda önemli bir eksiklik var. Bu kanun, spor adına çıkarılacak Cumhuriyetimizin ilk spor yasası. Spor sicil affı niye düşünülmedi? Diyebilirler ki, niye af getirelim? Ben size anlatayım niye lazım? Önce ülkemizin af geçmişine bir göz atalım beraber. Ülkemizde bugüne kadar 52 adet kapsamı değişmekle birlikte af kanunu çıkarıldı. Vergi afları hariç. Onlarda 30-35 kadar olmuştur. Başka aflarda (emlak vergisi affı, imar affı vs) sayarsak bu sayı yükselir. Memur sicil affı, öğrenci affı, adli suçlara dair aflar, orman affı vesaire.Hatta bu ülkede şoför affı dahi çıkarılmıştır.Yani affın uğramadığı yer kalmamıştır, spor hariç.
Sporda niye af gerekli olduğunu ben size isim yazmadan yaşanmış bir örnek ile kısaca sunacağım…Şöyle ki;
Genç yaşta bir sporcumuzu babası bir rahatsızlığı nedeniyle doktora götürür. Doktor muayene eder ve bir ilaç yazar. Genç sporcu bu doktorun yazdığı ilacı kullanır. Öyle ya babası ve doktoru bu ilacı kullanmasını ister. Bir yarışma sonrasında, doping kontrolünde sporcunun idrar tahlili sonucunda doping sayılan bir yasaklanmış madde bulunur. Babasıyla birlikte genç sporcu şaşırır. Bu madde de nerden çıktı? Ben bunu kullanmadım ki? Nasıl olur? Derken kullandıkları ilacın tahlilini isterler. Türkiye’de bir tahlil laboratuarında yapılan tahlil sonucunda, kullanılan ilacın aslında farklı bir madde içerdiği ortaya çıkar. Bu rapor ilgililere sunulur. İnanmak istenilmez. Burası Türkiye ya, herkes bir numara yapabilir. Başka bir ülkeye tahlil için ilaç örneği gönderilir ve çıkan sonuç beklenmeye başlanır. Bir süre sonra sonuç gelir. Sonuç aynıdır, ilaç başka madde içermektedir. Sizce sportif ceza soruşturma sonucu ne olmalıdır bu durumda? Bende sizinle aynı fikirdeyim. Ama gelin görün ki, spor ceza işini yürüten uluslar arası kimileri bu genç çocuğa 1 yıl yarışmaktan men cezası verdiler, niye dopingli madde kullandı diye? Bu yaşta bir çocuğu sportif ceza yönünden sabıkalı kıldılar. Hem de spor kamuoyunda ağır bir suç sayılan doping suçundan…Bu genç ne düşünmeli..Ya babası ne hissetmeli…Sizce burada adalet tecelli etti mi? Onların yerinde siz ve oğlunuz olsaydı? Bu affı yine de istemez miydiniz? Biraz dürüst olalım.
Bu örnekleri çoğaltabilirim, benim bizzat şahit olduğum, duyduğum, öğrendiğim, bilmediğim daha niceleri sporda adalete erişemediler. Eriştirilmediler.
Bundan ayrı olarak, hayatını spora vakfetmiş, ülkemizi uluslar arası arenada temsil etmiş, Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonalarından madalya ile ülkeye dönmüş, havaalanlarında coşkuyla karşılanmış, başka sporcularımız da var. Bunlar hala bu kazandıkları madalyaları boyunlarında taşıyorlar..İsimlerini tahmin edebilirsiniz, çokça bir sporcumuz yok aslında. Bilerek, bilmeyerek, farkında olmadan yani şu ya da bu sebeple herkes hata yapabilir ya da mağdur edilmiş olabilir. Bu sporcuların boyunlarındaki madalyaya sahip çıkanlar, laf açıldı mı bu madalyalardan övgüyle söz eden siz büyükler, bu yasada niye bunları düşünmüyorsunuz? Sporcuların affı daha mı zor onca adli suça karışmış adli hükümlülerden…vergi ödemeyenlerden… kaçak bina yapanlardan…daha saymayayım…
Sayın Cumhurbaşkanımız da bir sporculuk geçmişine sahip. Bu konu, kendisine örneklerle ve gerekçelerle izah edilemez mi?
Allah (c.c.), kullarını affetmenin bir yolunun da, kullarının da affedici birer insan olmalarından geçtiğini bildirmiştir.Allah’ü Teâlâ (c.c.) kullarına da affetmenin büyüklüğünü ve güzelliğini, Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla anlatmıştır.
Gazi Meclisin Değerli Milletvekillerinin bu kanun teklifi önlerine geldiğinde “spor sicil affı” konusunu değerlendirmelerini ve spor kamuoyunun beklentisi olan spor sicil affı talebini geri çevirmemelerini umuyorum.Spor sicil affının kanuna eklenmesi gayet olumlu karşılanacaktır.
Victor Hugo’nun dediği gibi,”Af, insanlık dilinin en tatlı kelimesidir.” Bu vesileyle Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını ve başta güzel ülkemiz olmak üzere, tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini diliyorum. Bir başka yazımda görüşmek üzere, sağlıkla kalın.
Olaylara objektif bir açıdan bakan Sayın Osman Buldan'ı destekliyor ve tebrik ediyorum. 43 yılını Tenis Sporuna adamış ve hala aktif olarak Milli Takımlarda oynayan bir sporcu olarak öneriyi ayakta alkışlıyorum. Saygılarımla Erol Demir
Kanunda bu düzenleme yoksa büyük eksiklik.Vakit geçmeden eklenmelu.Sporcuya vefa borcumuz var
Sayin Buldan yazmış olduklarına sonuna kadar katılıyorum basarili ve başarı yolunda olan sporcularımızın önündeki engeli kaldırmak için sporcu sicil affı cıkarilmasi ülke sporumuz açısindan yararlı olacaktir
Spor camiasına ve sporcuya verdiğiniz destek için teşekkür ederiz. Federasyon ların hukuksuzca kendilerine rakip gördüklerini doğruyu söyleyenleri yanlışın yanında yer almayanları sindirmek adına kullandıkları disiplin kurulunca verilen cezaların iptali yerinde olacak ve kamuoyu vijdanı bir nebze rahatlayacaktır. Hem savcı hem hakim olan bu uygulama tamamen kaldırılmalıdır.