Yağcı Nasıf amca her çarşamba sabahı Eşme’ye jipiyle mal toplamaya gidermiş. Bir gün Bayraktar’ın Eşme’de işi çıkmış. Birlikte yola koyulmuşlar. Eşme’ye yakın bir köy yolu girişinde köylünün biri el etmiş. Nasıf amca adamı tanımış. Asker arkadaşı çıkmış köylü. Bayraktar’a “ Sen arkaya geç.” Demiş. Köylü mallarını da arkaya atmış. Malların arasında sıkışan Bayraktar’ın keyfi kaçmış. Eşyaların arasında bir sepet yumurta görmüş. Öndekiler sohbete daldıklarında yumurtaların çoğunu kırmış. Üst tarafına birkaç sağlam kalanı yerleştirmiş. Eşme pazarına yakın bir yerde asker arkadaşını indirmiş Nasıf amca. Pazarda yumurtalarını alıcı bulamayan asker arkadaşı sepetiyle birlikte çöpe atar. Bayraktarlık ücretini alamayan Güneyli Aliksan Buldan’a eli boş döner. Bir hafta sonra Bayraktar Nasıf amca ile Eşme yoluna koyulurlar. Asker arkadaşı çavuş Veli yol ayrımında yüküyle beklemekte olduğunu gören Yağcı Nasıf durur. Yükü arkaya atarlar Bayraktar ile birlikte. Selelerin içindeki zeytinleri gören Bayraktar “ Köyde çok zeytin yetişiyo mu Veli’a ? “ “ Bizde zeytincilikten ziyade çekirdeğinden tespih yapma zanatı gelişti son zamanda. İstersen bir gün köye gel. Sana da öğreteyim.” “Çok para var mı bu işte ? “ “ Zahmetli bir iş ama iyi para getirir.” “ O zaman bu akşam köye beraber gidelim. Misafirin olayım birkaç gün” Akşam üzeri Nasıf amca bunları köye kadar bırakıp Buldan’a yalnız döner. İki üç gün köyde kalan Bayraktar tahsil ettiği düğün parasıyla iki sele zeytin alarak eve döner.
Beyciğim Rıza’yı bulup ona durumu anlatır. Ona zeytin çekirdeğinden tespih yapmayı öğretir. Günlerce uğraşının ardından yüzlerce tespih yaparlar. İş artık satış ve pazarlamaya kalmıştır. Önce Buldan sonra çevre kazaların pazarlarını dolaşırlar. Sattıklarıyla ancak yol parasını çıkartırlar.
Bir gün Eşme pazarına gittiklerinde “Veli çavuşa rastlarlar.. “ Çavuş, iki aydır anamız dinimiz ağladı. “ Ben sana söylemeyi unutmuşum. Bu tespihler şehir hapishaneleri önünde çok satılır.” “ Dalga geçme bizle Veli çavuş.” Sen benim yumurtaları kırmasaydın, bunlar gelmezdi başına. Tespihleri de camilere hayır olarak dağıt!”
Hasan Bozdağ’ a teşekkürler…