Beyciğim Rıza çalıştığı kıraathanede işi bırakınca şehrin tek kumar oynatan lokalinde işe başlar. Kumarhane iki katlı ahşap müstakil bir binadır. Gündüzleri alt kat kahve olarak geceleri de üst kat kumarhane olarak çalışmaktadır. Ayda bir veya iki kez dışarıdan gelen kumarcılar için özel seanslar tertip edilmektedir. Bu nedenler eleman ihtiyacı çıkmaktadır. Rıza patronu ikna edip arkadaşı Aliihsan’ı işe aldırır.
Ayda bir çevreden gelen profesyonel kumarcılar için özel gece tertip edilmekte ve o gece yerel halktan kimse lokale alınmamaktadır. Müşterileri memnun etmek için kumarhane patronu her türlü tedbiri almaktadır. Böyle gecelerde bizim iki kafadara çok iş düşmektedir. Gece kazasız belasız geçtiğinde elemanlar ekstradan bahşiş almaktadır. Yine o özel seans yapılan gecelerin birinde Kuyucaklı Mahmut Ağa ve aralarında husumet eksik olmayan Kolağası Mustafa da gelmişler. Gece boyunca yemekler yenmiş, ikramlar yapılmış, her zaman ki gibi. Patron bu iki müşterisini ikna ederek onları barıştırmış. Gece yarısına doğru diğer müşterileri uğurladıktan sonra patron “ Barışmanın şerefine bu gece sizleri bırakmam. Sizi meşhur Yayla gölü kenarındaki lokantaya götürüyorum. İtiraz istemem”.
Kuyruklu Chevrolet taksiler kumarhanenin önüne çekilir. Tam binileceği sırada patron Bayraktar’ı yanına çağırır. “Benim eve gitmem lazım. Sen benim yerime bunlara refakat et. Göl lokantası bu saatlerde kapanmış olabilir. Yanına birkaç şişe içki, bardaklar ve çerez al içerden” . Bayraktar Kolağası Mustafa’nın taksisinin ön koltuğuna oturur ve şoföre kılavuzluk eder. Yayla gölü kıyısındaki lokanta o saatlerde açıktır. İçmeye başlarlar. Muhabbet koyulaşır, vakit gece yarısını geçmiştir. Geri dönmek üzere taksiye binerler. Kolağası Mustafa şoförüne gölün kenarında manzara seyredelim bahanesiyle arabayı kenara çekmesini söyler. Kuyucaklı Yusuf ağayı yalnız denk getiren Kolağası, Mahmut Ağayı arkasından tabancayla iki le ateş ederek vurur. Neye uğradığını anlayamayan Bayraktar’ın da tabanca kabzesiyle vurarak bayıltır. Tabancayı kaçarken yol üzerinde bir pınarın yakınlarına gömerler. Şehre inince Jandarmaya uğrayıp “Bayraktar göl kenarında Mahmut Ağayı vurdu” diye ihbar ederler.
Olaydan bir müddet sonra kendine gelen Bayraktar yanında bir ceset yatmakta olduğunu görünce önce şoka girer, sonra kendini toparlar ve yaya olarak şehrin yolunu tutar. Yolun yarısına geldiğinde karşısına geldiğinde karşısına Jandarmanın aracı çıkar. Jandarmaya gölün kenarında birini vurdular ve kaçtılar, size durumu anlatmaya geliyordum dese de komutan tutuklayın diye emir verir. Olay yerine gidip cesedi bulurlar, morga götürmesi için ambulans çağırırlar. Nezarete atılan Bayraktar ertesi sabah cinayetten tutuklanarak hapishaneye gönderilir. Olayı duyan arkadaşı Beyciğim Jandarma komutanına, savcıya, hâkime çıkar. Bayraktar’ın suçsuz olduğunu, onun bir karıncayı bile incitmeyeceğini anlatır önüne gelene ama tabancanın suç aletini olarak bulunamayışı şüpheli olarak tek kişi Bayraktar’ın olması Beyciğimi kahreder. Ağır cezada yargılanan Bayraktar kasten adam öldürmek suçundan 24 yıl ağırlaştırılmış cezaya çarptırılır. Denizli kapalı cezaevine gönderilir. İlk görüşme gününe giden Beyciğim Bayraktar’dan olayla ilgili bilgi alır. Tabancanın cinayetin işlendiği yer ile Buldan’a giden köy yolu üzerinde bir yerde kaybolduğuna kanaat getiren Beyciğim tabancayı bulmak için ilk olarak gölün kenarından başlayarak şüpheli olabilecek her yeri karış karış aramaya başlar. 9 ay boyunca bıkmadan usanmadan umudunu yitirmeden tabancayı arar.
Bir gün torunuyla birlikte o pınara su doldurmaya gelen yaşlı bir kadın Jandarmaya gelir. “Ben su doldururken torun pınarın etrafında oynuyordu. Ayağına bir şeyin takıldığını hissedip beni çağırdı. Nine, burada bir şey var diye. Biraz etrafı deşeleyince bir tabanca buldum ve size getirdim” tabanca bulunduğunu duyan Beyciğim bunun cinayet aleti olabileceğini tahmin eder ce savcılığa tabancanın arkadaşının davası ile ilgili incelenmesini talep eder. Bir ay sonra gelen raporda tabancada Bayraktar’ın parmak izine rastlanmadığı belirtilmiştir. Olay aydınlığa kavuşur ve suçsuzluğu ispatlanan Bayraktar 10 ay sonra özgürlüğüne kavuşur ve arkadaşı Beyciğimin azmi ve olayı takibi sayesinden.