Perşembe pazarının Yukarı Çarşıda kurulduğu 1960'lı yıllar. Bambıl Amad, Yarangümeli sokakta kurulan küçükbaş hayvan pazarını dolaşır gelir ve Havuzlu Kahvenin dışında oturup çayını yudumlarken Yaylalı Veli’yi görür ve “Veli gel bir çayımı iç” diye çağırır. -“Yayla gölünde sülük nasıl tutulur, biliyon mu?”. -“Yayla gölünden sülük nasıl tutulur iyi bilirim. Önce bir sepet ve urgan lazım”. Pazardan bir sepet ve urgan alırlar. Doğruca yayan olarak Yaylanın yolunu tutarlar. Gölün kenarında sülük tutan birinden sülüklerin nasıl tutulduğunu öğrenirler. İlk sülükleri tutarlar ama sülükleri koyacak şişe yoktur. Bambıl Amad -“Sen burada beni bekle, ben Aşçı Asım’ın lokantasına gidiyorum”.
Acele Buldan’a iner ve lokantanın merdiven altında yığılı olan rakı şişelerinden bir çuvel doldurarak geri döner. Topladıkları sülükleri şişeleri iki çuvala koyarlar. Omuzlarına çuvalları alırlar ve Buldan’ın yolunu tutarlar. Buldan’a geldiklerinde ikindi olur. Yarangümeli toptancı dükkânının önünde kamyona mal yüklemektedir. Kamyonun şoförü rahmetli Kırmızı Mustafa amca, muavini ise Kör Kadir’dir. Bizim iki kafadar akşam karanlığı olsun diye Havuzlu Kahvede beklemeye başlarlar. Hamallar çuvalları kamyona yüklemeye başlarlar. Bambıl Amad, Kör Kadir’i bulur ve usulca ona -“Kadir, biz Veli’yle iki çuval malımız var. İstanbul’a gideceğiz. Bizi çuvalların arasına gizle”. -“Ne var çuvalların içinde?”. -“Şişeler var”. -“Şişenin içinde ne var diyom”. -“Kekik suyu var” deyince, -“Tamam, patronlar görmeden ben sizleri kamyona yerleştiririm bir köşeye”. Gece karanlığında onları kamyona yerleştirir, üstlerinden brandayı örterler ve kamyon İstanbul’a yol alır. Kör Kadir ertesi sabah erkenden Beyazıt meydanına yakın bir yerde bunları acele indirir. -“Sizi aynı yerden alırım”. Bizim iki şaşkın bir hafta boyunca Kör Kadir'i beklerler. Kör Kadir bir hafta sonra gelir, onları alır geri götürür.