Turan mahallesinde oturan rahmetli Şeytan Mehmet dede bağına eşeğiyle gider gelirmiş devamlı. Ona gözü gibi bakarmış. Aradan birkaç yıl geçmiş, eşek yaşlanmış ve kuvvetten güçten düşmeye başlamış.
Hanımı bir gün “Adam, bu eşek iş görmez oldu. Azad et bunu. Yenisini alalım”. Şeytan Mehmet amca yukarı çarşıya gitmiş. Paşalıların kahvesinde otururken Koreli girmiş içeri. “Evlat, gel otur şöyle, çay söyleyeyim sana”. Koreli çayını yudumlarken konuyu açmış. Başlamış anlatmaya. “Benim eşek kocadı. Onu satıp yerine yenisini almak istiyorum. Bana yardımcı ol” demiş. “Önce eşeğini göreyim, sonra sana genç bir eşek bulurum ben”. Kalkmış eve gitmişler, Koreli ahırdan çıkarmış. “Eşek o kadar da yaşlı değil, ben bunu okuturum” diye düşünmüş. Ben bunu götüreyim. Sana yenisini bulmaya giderim” demiş. Mehmet amcanın eşeğini almış, götürmüş, para pul vermeden.
Bir iki hafta eşeği besler, satmak için pazara çıkarır. Ama müşteri bulamaz. Çarşıda Mehmet amcayı görür. “Yeni eşek aldın mı?” diye sorar. “Daha almadım Koreli oğlum”. “Bende katır gibi bir eşek var, onu sana vereyim”. Mehmet amcadan aldığı eşeği önce güzelce tımar eder. Sonra zeytinyağıyla hayvanın her yerini yağlar ve Mehmet amcanın evine götürüp, aynı eşeği sahibine satar. Bahar geldiğinde Mehmet amca bağa gitmeye başlar. Bir gün hanımı ve eşeğini alır, odun getirmeye giderler. Odunları eşeğe yüklerler, kendileri yaya köye doğru yol alırlar. Eşek yolda hızlanır, gözden kaybolur. Şeytan Mehmet amca ve eşi eşeğe yetişemezler. Eve geldiklerinde eşek kapının önünde beklemektedir. Eşeğini gören Mehmet amca çok sevinir. Ama hanımı kızgındır. “Mehmet! Bu eşek bizim sattığımız eski eşek, Koreli bunu allayıp, pullayıp sana geri satmış”. “Nerden bildin hanım”. “Evin yolunu kendi buluyor. Bu bizim eski eşek, daha anlamadın mı?”
Veli Kırmızı’ya teşekkürler.