Buldan pazarının yukarı çarşıda kurulduğu 1960 öncesi. Sülük satıcılarını gören BambılAmad’ın aklına bir fikir gelir. Pazarda aylak aylak gezen Yaylalı Veli’yi bulur. “Ben sana boş şişe bulup, köye getireyim. Sen gölden sülük tut. Getirip satalım” der. Aşçı Asım’ın lokantasına gider. “Asım amca, bana boş rakı şişesi lazım. “Merdivenin altı şişe dolu, istedeğin kadar al oğlum”. Bambıl hemen eve gider, eşeğe iki heybe atar. Lokantanın önüne gelir. Heybelerin içine alabildiği kadar boş şişe ile doldurur. Yaylalı Veli ile birlikte Yaylanın yolunu tutarlar. Veli sülük tutma işini iyi bilmektedir. Gölün kenarında sülük tutma işine başlarlar. Veli tuttuğu sülükleri şişelere katar, BambılAmad, şişenin içine su katar, kapağını kapatır ve heybelere doldurur. Akşama doğru Buldan’a inerler. Mekiksporlokalinin önünde Elemli Halla’nın kamyonuna yerli malı yerleşmektedir. Hamal başı Afyonlu Ali’ye usulca yaklaşırlar. “Biz İstanbul’a gitcez. Bize çuvalların arasında bir yer aç. Sülük satmaya gidiyoz. Para kazanırsak yol parasını öderiz”. Afyonlu Ali malların üstüne branda örtemeden önce bunları kamyonun arkasına yerleştirir. Cuma sabahı İstanbul’a varan kamyondan sülük dolu heybelerle Sultanhamam’a iner bizim iki kafadar. İndikleri muhitten fazla uzaklaşmadan iki gün içinde sülükleri satarlar. Geri dönüş için yol yordam bilmediklerinden, bir hafta sonra Cumaya gelecek Elemli Hallanın kamyonunu beklerler. Bu süre içinde kazandıkları para ancak karınlarını doyurmaya yeter. Geceleri tenha bir köşe bulup uyurlar. Cuma sabahı gelen kamyonu görünce sevinçten uçarlar. Şoföre Buldan’a götürmesi için yalvarırlar. Kütahya’ya kadar boş kasada, sonrada kömürlerin üstünde Buldan’a dönerler.