Bankalardan kredi kullanmanın neredeyse imkânsız olduğu 50 li yıllar. Gariban dokumacının hepsi tefecinin eline düşerdi çaresizlikten. O dönemin Buldan piyasasının meşhur tefecilerinden “Ayaklı Banka” lakaplı tefeciden borç alan Halil Bayar, ödeme zamanı geçince parayı ödeyemeyince ayaklı banka, onu dükkânına çağırır. Çaresiz, ayağına giden Halil Bayar’a “Borcunu ödeyemeyecek durumda olduğunu biliyorum. Şu çuvalların içi peştamal dolu. Borcu karşılığında bir dokumacıdan aldım. Sana bir hafta müddet, git sat gel, ödeşelim”. Çaresiz teklifi kabul eden Halil Bayar, Cuma sabahı pazarcılarla birlikte Enigöl pazarına gider. Ahilik geleneği olan peştamal kuşanma törenini iyi bilen Bayar, buradan yola çıkarak küçük esnafları tek tek dolaşır. Bıkmadan usanmadan her çırağa, her kalfaya ve ustalarına bu geleneği anlatır. Geleneği beğenenler kapış kapış peştamalları satın alır. Akşama kadar iki çuval peştamalı eritir ve Buldan’a geri döner.
Sattığı malların parasını ertesi günü ayaklı bankanın dükkânına teslim etmeye gider. Parayı alan tefeci Halil Bayar’ın senedini vermez. “Şu senin komşunun havlularını da sat gel, öyle vereyim”der. Çaresiz teklifi kabul eder, çuvalı sırtladığı gibi dükkândan çıkar gider. Perşembe günü Nazilli pazarına gider. Orada yayınır ve ucuz pahalı demeden havluları akşama kadar satar ve Buldan’a geri döner. Ertesi günü havlu paralarıyla ayaklı bankanın yanına gider. “Bana imzalattığın senedi getir, al parayı der. “Önce para” deyince “Gönül haddini bilecek, Ayaklı banka senedi verecek, Halil Bayar’ın vicdanı el verirse, sana hak ettiğin parayı verecek”
Ufak tefek tefeci, heybetli Hali Bayar’ın bu çıkışı karşısında çekinir ve senedi verir. Senedi orada yırtan Bayar, cebinden iki tomar para çıkarır. “Bunun yarısı senin, yarısı malı işleyen komşumun. Gidip ona vereceğim. Hadi bana eyvallah”