Manav sergisinden beklediği işi yapamayan Peydahlı, “Manavlıktan yeterli kazanç elde edemedik. Yeni bir iş bakalım.“ Patron, “ben araştırdım, İstanbul‘da kokoreç satışları patlamış. Sakatat işi yapalım. Mezbahadan toptan bağırsak, ciğer, böbrek alır perakende satarız.”
Girecekleri yeni yerin açılış işlemlerine başlayan Peydahlı, önce bir dükkân kiralar. “Patron, yeni işimiz için şatafatlı bir levha yaptıralım.” “O işle sen ilgilen Bayraktar.” Hemen bir tabelacı bulurlar. Sakatatçı Buldanlı şen ortaklar diye bir sipariş verir. Tabelacı sakatatçı kelimesini biraz ayrık yazar. Ali okulu mezunu olan Bayraktar bu ayrıntıya dikkat etmez ve tabelayı asar.
İlk günden itibaren işler giderek artar. Aynı mahallede işleri azalmaya başlayan bir kasap bunlara bozulmaya başlamıştır. Bayraktar’ın işlerine ket vurmak için hıyanetlik düşünmektedir. Bir sabah Bayraktar dükkânı açmaya geldiğinde kalabalık görür. Kapıya uyuz bir at bağlamışlar ve belediye zabıta ekipleri zabıt tutmaktadır. Olayı önce anlamaya çalışan Bayraktar zabıtalara “neden iş yerini mühürlüyorsunuz” diye sorar. “Hakkınızda ihbar var. Sakat hasta at, eşek alıp etlerini satmışsın.“ “ Çavuş! Yok öyle bir şey. İftira atmışlar. Biz namuslu esnaflarız“ “Tabelaya bile sakat atçı yazdırmışsın. Dükkânı mühürleyip para cezası kestik.” Bu durum karşısında kirayı ödemekte zorlanan ortaklar, bu işi de zarar ederek bırakırlar.