Hoddukçu Yıldırım çiçeği burnunda yeni evlidir. İşinden artan boş zamanlarda eşinin çalıştığı kuruma gider. Oradaki çalışan personele de kendisini sevdirir. Sıcakkanlı davranışlarından dolayı geldiğini isterler çalışanlar.
Bir yaz günü öğleye doğru yine işyerine gider. Eşi Almanya’dan gelen bir gurbetçinin işini kısa sürede halletmiştir. Bu nedenle muameleden gördüğü ilgiden menün kalan Almancı kurumda çalışan personele tek tek Almanya’dan bir daha geldiğinde ne istiyorsan getireyim diye sorar. Herkesten zorla adını ve siparişini alır. Ve bir kâğıda not alır. Yıldırım’ın eşi Almancıya Yıldırım’a bir şey sormadın deyince Almancı “Kusura bakma unuttum. Size ne getireyim?”. Yıldırım “Gerek yok, ben bir şey hak etmedim, istemem” dese de Almancı ısrar eder. Yıldırım şaykayla karışık “Naylon kızlar çıkmış, deyola, bir tane gönder” deyince, eşinin bakışları değişir. Yıldırım lafı hemen değiştirir. “Bizim oğlan, naylon gömlek gönder yeter bene”.
Tatil biter Almancı geriye döner. Aradan bir iki ay daha geçer ve Almancının gönderdiği hediyeler işyerine gelir. Eşi ve arkadaşları hediye paketlerini almaya giderken Yıldırım’ı çağırırlar. Herkes merakla postanede paketleri açarlar. Yıldırım’ın paketinin içinden naylon gömlek yerine müstehcen dergiler çıkar. Derdini bir türlü eşine anlatamayan Yıldırım, kızgınlıkla dergileri yırtıp atar ama eşini ikna edemez.
Ertesi yıl Almancı gelir gelmez Yıldırım bakar ve neden yanlış hediye gönderdiğini sorar. O da yanlışlıkla hediyelerin karıştığını söyler. Yıldırım bunları git şimdi hanıma söyle, beni kurtar”.