O yıllarda hızlı bir şekilde Batılaşmadan düğünlerde nasibini almaya başlar. Şehrin sinema salonlarında bir gecede yapılan ve daha az masraflı, aynı zamanda daha kolay ve daha rahat olan baloları önceleri şehrin zengin eşrafından aileler tercih etmeye başlar.
Ekmeğini düğünlerden çıkaran Bayraktar’da balolara çabuk adapte olur. Düğün sahipleri mahalli düğünlerde olduğu gibi balo içinde bir bayraktarla anlaşır. Bayraktar balonun başından sonuna kadar her işiyle ilgilenir.
Kasabanın ileri gelenlerinden Avukat Ali Beyin kızı ile çiftlik sahibi Halil Ağanın oğlunun balosuna Bayraktar Aliihsan’ı tutarlar. O gece sinemada film oynamayacaktır. Akşam erken saatte sinemanın kapısında beklemeye başlar. Gelen davetlilerden davetiye sormaya başlar. Davetiyesi olmayanları içeri almaz. Bu sırada peştamal üslük örtülü iki koca karı nine kapıya gelir. Bayraktar “Davetiyeniz var mı nineler” deyince biri “Ne davetiyesi oğlancazım, duyduk düğün va dedile geldik”. “Siz kız evinin mi yoksa oğlan evinin mi akrabası oluyorsunuz?”. “Ne akrabası evladım. Biz gelinin ninesinin mahalle komşusuyuz”. “Ha öyle mi, geçin o zaman en önlere oturun, özel misafirler”.
Balolarda o zamanlar sahnede spiker bulundurma âdeti vardı. İlçede bu işi yapan üç kişiden biri olan Nuri Hoca sunuculuk yapıyordu, damadın kardeşinin arkadaşı olduğundan dolayı. Davetlileri coşturmak için sandalye kapma yarışı. Balon patlatma yarışı yaptırıyordu. “Saygıdeğer sayın davetliler şimdi orkestra eşliğinde balon patlatma yarışı yapılacak. Lütfen pistler çifte” deyince salonda gülüşmeler başlamış. Yarışı düğünlerin vazgeçilmez çifti ziraatçı Cemal Bey ve eşi kazanmış her zaman olduğu gibi.
Bu arada kapıda beklemeye devam eden Bayraktar tam kapıları kapatırken oldukça şık giyimli saçı briyantinli bir İstanbul beyefendisi gelmiş. “Buyur beyim, oğlan evindensiniz herhalde. Sizi akrabalarınızın yanına götüreyim” “Sağ ol delikanlı. Ben Kemal Dirim. Tiyatro ve konser organizatörüyüm. Yarın akşam bu salonda konserimiz var. Salonu merak ettim. Şöyle bir bakayım diye geldim. As solistimiz şahane kadın Sevim Çağlayan olacak. “Beş dakika soluklan beyim. İçeri buyur şöyle. Baloyu ve halkımızı görmüş olursunuz hem” . Kemal Dirim bir kenara oturup olan biteni izlemeye koyulmuş. Bu sırada sunucu Nuri Hoca gösterisini yapmak üzere Bayraktar’ı piste davet eder. Meşhur kasketiyle davetlilere selam çakar. Mikrofonu eline alır ve sahneye işaretini verir, başlar döktürmeye.
Sildim sildim çıkmadı, aman bozulmasın hiçbirimizin alayı, şimdiki kızlar kendi bulur kocayı.
Mikrofonu bırakır ve başlar meşhur Sepetçioğlu oyununu oynamaya. Gösterisini tamamladıktan sonra tekrar bir selam verir ve pistten ayrılır. Bu gösteri Kemal Dirim’in hoşuna gider. Bayraktar’ı yanına çağırır “Evlat, senin gibi marifetli bir elemana ihtiyacım var. Bizim kumpanyada çalışır mısın?”. Tam olarak ne iş yapacağını anlamayan Bayraktar teklifi kabul eder. O yıllarda konserler masrafı kurtarsın diye birbirine yakın iki yerleşim yerinde aynı gece yapılırdı. O gece de Buldan’da yapılacak olan konserin ikinci ayağı olan Sarayköy’de yapılacaktır. Sanatçı ilk çıktığı yerde gösterisini bitirince diğer ilçede gösteri yapmak üzere özel taksiyle yola çıkar, yanına da koruma yapsın diye ekipten biri verilirdi. Bayraktar ertesi gece yeni işine başlar. Kemal bey ona ilk iş olarak dansöz Tamara’nın yanına eskort olarak görevlendirir. Her iki ilçede ona yardımcı olacaktır. Kostümlerle dolu bavulunu taşımakta vardır işin içinde. O gece Tamara sahneye çıktığında ön sıralarda oturan bir grup sarhoş genç laf atmaya başlar sahneye. Tamara’nın bu durumdan rahatsız olduğunu fark eden Bayraktar duruma müdahale eder. Gençlerin lideri tanıdık biridir. Her içkili düğünde olay çıkarıp kavga dövüş eden Gara Uma’dır. Birbirlerine karşı güç denemesinde bulunmaktan bugüne kadar kaçındıkları için aralarında mesafe ve resmiyet vardır. Ama sarhoş kafayla Bayraktar’ı dansözün dostu gibi yorumlar. Dansöz Tamara sahnede dans gösterisini salondan müthiş bir alkış alarak tamamlar.
Dinar – Sandıklı konseri vardır. O gece uvertür sanatçılardan biri rahatsızdır. Kemal bey Bayraktar’a “ Onun yerini sen dolduracaksın, itiraz istemem” der. Buldan düğünlerindeki amatör sanatçılığından başka tecrübesi olamayan Bayraktar’a sahne için kostüm verirler.
Dinar’daki konserin açılış sanatçısıdır. Bildiği fıkra ve türkülerden başlar söylemeye. Aslında sesi çok iyi değildir. Düğünlerde en çok hem okuyup, hem de oynadığı türküye geçer.
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu, hiç çıkmıyor içerimden sızısı
Sepetçioğlu Enigöl’den keşlik getirmiş, satamamış kendi yiyip bitirmiş
Sildim sildim çıkmadı, naşırfanın kalayı
Şimdiki kızlar kendi bulur kocayı.
Salondan yuh sesleri yükselmeye başlamış. Seyircilerden biri ayakkabısının tekini sahneye fırlatınca “Allah senden razı olsun kim attıysa, ama madem iyilik yapacaksın ötekini de at da işe yarasın. Ne zamandır böyle güzel pabucum olmamıştı” deyince seyirci gülmeye başlamış. Salonda hava yumuşayınca en iyi bildiği oyun havasını çalgıcılardan çalmasını istemiş. “Çalın bakalım bir göt oyunu da döktürelim” çalgıcılar hayatında ilk kez duydukları bu oyun havasının nasıl çalındığını bilmiyorlarmış. “Sen bir mırıldan, biz çalmaya çalışalım” demişler. “Bu oyunun diğer adı da firgidi. Dinlen bak notalarını, firigidi firigidi fin fingirde” zor günlerinde hep yanında bulundurduğu Beyciğim Rıza’da gelmiştir o gece. Hemen onu da sahneye çağırır, ikisi kıçlarını tokuştura, tokuştura müthiş bir gösteri yaparlar ve sahneden alkışlarla ayrılırlar.
Ellerine sağlık Muhteşem.
Kalemine ömrüne sağlık Ahmet abi güzel bir yazı ve anlatım