- Senin gonşunun düğünü vaa, sen ne oturup durun hey akıdeş gavede, diye sordu Mülayimlerin İzzet, Dıgıdıkların Üsen’e.
Mülayimlerin İzzet sabahleyin erkenden gemişti o gün Moramıdın Kahveye. Devenin havuduna baktığı gibi ters ters baktı Dıgıdıkların Üsen’e.
- Çağrılmadık yere simitciylen macuncu gideemiş. Ne işim vaa benim ünnenmedik yeede, diye kızgın cevap verdi Mülayimlerin İzzet. Accık ters adamdı. Kendine göre doğruları vardı, etrafında onunla bu yüzden çok dalga geçiyorlardı.
- Üle insan gonum gonşulukda aramaz böyle şeyleri dedi Dıgıdıkların Üsen.
- Öyle deme akıdeş dedi İzzet. “Ben küsdüğüm dağın odununu yakmam. Benim onlara lafım yok sözüm yok. Hep benden gördüler iyiliği. Bişey ilazım olur goşdurulaa gelirle. Bi yaz günü gızan kıpan oturup duruz benim evde. Tam yemek vakdi galan. Gonşunun ufak oğlan girdi geldi içeri – İzzet amca, beni bubam gönderdi, gırık nallımanız vaasa veceesiniz- deye. Hoppala gırık nallıma needen çıkdı ülen, nişlicesiniz, dediydim oğlancık- Bubam bazaadan horoz almış da uçmasın deye ayağına gırık nallımaylan bağlıcek, dedi. Ülen gırık nallımasına gada veedim gine de yaranamadım deyusa. Adam düğününe ünnümemiş”
Gaveye o gün anlaşmışlar gibi hep sinirli adamlar geliyordu. Burnundan soluyarak girdi geldi Abdalların Osman. Hemen Dıgıdıkların Üsen seslendi ona.
- Sene ne oldu ülen Osman. Sen neye gızdın geldin. Suratın sirke satıbba.
- Ne olcek ev veegisini yatıran deye gittiydim. Aman yarabbi evin tapusunu istebbala needeyse. Geçen senekinin iki misli. Neymiş böyükşehir olmuşsuk. Üle akıdeş bu işde bi yanlışlık va yalım iyi bakın huna dedim. Aan amca ev veegileri zam etti, dedile. Ben de bizim Muhasebeci Duran’ın yanına vaadım. Hesap edive, yanlışlık vaa yalım deye. O da - Osman akıdeş böyükşehir olunca her bişeyle böyüdü, senin veeginde böyüdü, dedi ben de gızdığımdan yatırmadım zaten cepte para yok. Gızdım geldim galan.
Mülayimlerin İzzet girdi söze.
- Degidi goca akıdeş de. Sen bilmiyomun, ne demişle, Haziranda yılandan, Irmızanda imamdan, Buldanda da Muhasebeci Duran’dan korkcen deye. Naha senin işlerin baklava kessin dişlerin, deyinceye kadar Moramıdın Kahvesinin neşesi gelmişti.