A- DOĞUM
Aşerme zamanında hamile kadın ekşili, tuzlu şeyler yemek isterse, yüzü çirkinleşirse, karnının sağ tarafı fazla büyük olursa kız çocuk doğar. Eğer kadın güzelleşirse, tatlı yiyecekler arzularsa erkek çocuk doğar. Aşererken en çok karşılaştığı şeye benzeyeceğine inanılır.
Çocuğa ad verme- Baba tarafının hakkıdır, baba tarafından birinin adı verilir. Ad verme zamanı, doğduktan 5 ezan zamanı geçtikten sonradır. Hoca, bebeğin kulağına ezan okur, adı ile çağırır. Çocukları yaşamayan aileler, Dursun, Yaşar, Yaşara gibi adlar verirler. Çocuk 40 gün evden çıkarılmaz. 40. gün çocuk banyo yaptırılır, bu suyun içine 40 adet küçük taş atılır. Bu müddet içinde anneye cenaze ve yeni evli kadın gösterilmez. (Kırkbasan diye hastalığa tutulur) Kaynak- Fadime Uçar(yaş 68) Gölbaşı Mahallesi
Tecrübeli mahalle ebeleri vardır. (Örnek- Gedik Ebe). Kasabada bunlar doğum yaptırır. Doğumdan üç gün sonra ebe ile iki üç komşu çağrılır, yemek yenir, mersin otu kurusu kına gibi dövülür, içine tuz karıştırılıp, bunun suyu ile çocuk banyo yaptırılır. Yine mersin tozu pudra gibi çocuğun vücuduna sürülür. Bu güzel koktuğu için ağzına da konur. Ağzı güzel olsun denir. Ebeye hediye verilir. Bir gün sonra çocuk bir daha yıkanır. Mersinleme olduğunda, çocuk büyüdüğünde derisi kokmaz. 40 gün sonra kırk çıkarılır. Çocuk ve anne yıkanır. Banyo suyunun içine 40 taş atılır. Bu taşlar caminin yanındaki sokaktan toplanır. Yıkandıktan sonra çocuk önce sağ, sonra sol komşuya gezmeye çıkarılır. Komşular çocuğa para veya yumurta verir. Bu gezme akrabaların hepsine yapılır. Çocuk yürümeye başlayınca ayaklarına ip bağlanır. Bu ipi hoca makasla keser ve ayakları arasından yumurta yuvarlar. Bu işlem ileride çocuğun düşmemesi içindir. Çocuğun eli babasının cebine sokulur, ne kadar para çıkarsa bununla helva alınır, ekmekle birlikte komşulara hayır olarak dağıtılır.
B- ASKERE UĞURLAMA
Askere gitmeden bir hafta önce, askerlik hazırlıklarına başlanır. Askere gidecek genç için kaput bezinden çanta dikilir. Askere gidecek gencin evine “Asker evi “ denir. Kaputtan dikilen çantanın içine iç çamaşırı, çorap, iğne, iplik, mendil, karadut ekşisi,(Vapur ve tren tutmaması için) konur. Asker evinde helvalar yapılır, yumurtalar kaynatılıp yolda yemesi için bu torbaya konur. Konu komşu da çeşitli yemeklerle o eve akşama sohbete gelirler. Askerin yolda yemesi için kuru yiyecekler de getirilir. Nişanlı gençlere ise yavuklusu(Nişanlısı) tarafından işlenmiş mendil gelir. Hele yakın akrabalar helva gibi tatlı getirmezlerse ayıplanır. Askere gidecek olanlar birtakım davul zurna tutarlar, böylece eğlence başlar. Gitmezden bir gün önce bir uzun sırık hazırlanıp ucuna bayrak takılır. Askere gidecek olanlar kol kola bayraklı değneği ellerinde taşıya taşıya önde davul zurna ile kasabayı dolaşırlar. Bayrağı taşıyan Bayraktar denilen kişi bu uzun değneği evlerin pencerelerine uzatır, bunun ucuna pencerelerden mendil, peşkir(Yüz havlusu), gibi eşyalar bağlanır, ayrıca para veren de olur. Gece gençler arasında eğlence yaparlar, çeşitli mahalli oyunlar oynayıp, türküler söylerler. Sabah askere gidecekler Alanyazı da toplanırlar, delikanlıların askerden sağ salim dönmeleri için imam veya müftü dua eder, tekbir sesleriyle uğurlanırlar.
Sadece askere gidecek gence bir büküm yufkadan ısırtılır ve bu geri kalan yufka askere giden gencin kirli çamaşırları arasına sarılıp sandığın dibine yerleştirilir. Askerden gelinceye kadar saklanır. Askerin bahçe kapısından çıkmasından sonra arkasından su ve yağ dökülür. Bu yolunun su ve yağ gibi akan yani yolunun açık olması manasına gelir. Askerler giderken şu türküyü söylerler. Kaynak – Osman Kayan (Yaşı 75 Düzalan Mahallesi)
Damdan toprak döküldü, makinayla kirlik dikildi
Asker olan oğlanlar, iskeleye döküldü
Nişanlı olanların, belleri büküldü
Asker oldum gidiyorum, daha bene ne diyor.
6 - HALK GİYİM KUŞAMI
A- KADINLARDA GİYİM VE SÜSLENME
Kadın giyimi yaşa göre değişmektedir. Ayrıca özel günlerde gecelerde de değişiklik görülür. Genç kızlar saçlarına kına yakarlar, 20-30 tane olmak üzere ince örük örerler. Başlarına oyalı yazma, krep bağlarlar. Boyunlarına renkli boncuk dizisi takarlar. Genç kızlar başlarına fes takmazlar. Bu genç kız olduklarına (Bekâr) olduklarına işarettir. Saçlara tarak, şılak(Parlak) tel, saç tokası takarlar. Nişanlı genç kızlar tel kırma üslük(Başörtüsü) bağlarlar. Yüzlerinin parlak olması için küllü su ile yıkarlar. “Yağlı düzgün” denilen kendilerinin hazırladıkları krem sürerler, kaşlarına sürme çekerler. Yanaklarına kırmızı krapon kâğıdı ile boyayıp üzerine beyaz pudra ile pudralarlar, böylece yanakları elma gibi kırmızı olur. Hatta görücüye çıkacak kızlar ocak başında uzun müddet oturarak kırımız kırmızı yanakları ile görücüye çıkarlar.
Elbiselere gelince, önce kirlik denilen gönek (Gömlek) üzerine cepken altına şalvar giyilir, bele uçkur bağlanır. İlbade adı verilen cepken en makbulüdür. Bu sim tel ve sırma ile işlemelidir. Uçkurun uçları işlemelidir. Kanbulas adlı uçkur en kıymetli uçkur yani kuşaktır. Zenginler ayakkabı giyer zengin olmayanlar ise kırmızı nalin(Nalın, takunya) giyerler. Başa giyilen fesin iki yanına düzme(Yapma) gül sokulur.
Gelin ve genç kadın giyimleri daha değişik tarzda olur. Taze gelinler “Taka” adı verilen elbise giyerler, başlarına kasnak geçirirler. Bu kasnağın etrafı üç sıra turalı altınla süslenir. Üç eteğin altına şalvar giyilir, yeni gelinler potin giyerler, terlik yerine şıkırdaklı nalın giyerler, kadınlar başlarına fes giyerler, fesin alın hizasına gelecek kısmına tuğralı altınlar dizilir. Tam ortasına da 80 lik denilen altın dikilir. Üst kısmına renkli krep dolanır, üzerine elmaslar takılır. Elmas sayısı sabit değildir. Kaç tane varsa hepsi takılır. Fesin iki yanına yapma gül sokulur. Saçlar 40 örük olur. Her bir örüğe ve birkaç örüğe birden mecit altın veya urbi altın takılır. Kulaklara kurbağa küpe veya çeyrek küpe takılır. Boyuna sıtma(Kısma) denilen sık ve üst üste dizilmiş altın dizileri bağlanır. Kollara gümüş ve teneke bilezikler geçirilir. Her parmağa ayrı ayrı yüzük takılır. Ellere boğumlu kına yakılır. Düğüne giden bir genç kız ise yeni evlenmiş bir gelin elbisesi giyer. Sokağa çıkacak bir kadın Abdaslık denilen bol bir elbise giyer.
B- KADINLARIN SÜSLENME MALZEMELERİ
Kına, sıtma (Sık dizilen altın dizisi, boyuna takılır) tura, gül suyu, sürme, rastık taşı, karanfil, Müslüm çorap,(İnce çorap), yağlı düzgün(Yumurta akı ve zeytinyağı karşımı elde edilen yağlı krem) boncuk, altın, düzme (Yapma), gümüş, gül, bilezik, teneke bilezik, yüzük şılak, tel, titremen(Parlak taşlı saç tokası), küllü su(Su kül ile karıştırılır, kül dibe çöker, suyu ile yüz yıkanır), tarak,
B- 1- KINA
Buldan’da kadınların süs malzemeleri olarak kullandıklarının başında kına gelir. Kına bayramlarda, düğünlerde el- ayak ve saçlara yakılır. Küçük yaştakilere sade yakılır. Genç kız, gelin ve yaşlılar ise parmaklarına bir desen vermek için “kına yakmadan önce bir iple parmaklarına teker teker bağlarlar. İpi bir parmağa birkaç defa aralıklı bir şekilde dolayıp bağlarlar. Birde ince çubukları bağladıkları olur. Üzerine kına konur. Kuruyan kına yıkanınca ip ve çubuk olan yerler beyaz kalır, diğer yerler ise kınalıdır. Böylece eller desenli bir hal alır. Karşıdan bakınca ellere boyalı bir ip dolamış görüntüsü verir. Arife günleri yakılan kınalar özel bir anlam taşır. Çünkü büyükler o gün yakınacakları kına ile büyük sevaplar kazanacaklarına inanırlar. Arife günü dışında yakılan kınalar sadece süs içindir. Saçlara sürülen kınanın üzerine ise boya sürülür. Kınanın saçlara yumuşak ve parlak tutuğuna inanılır. Kınanın üzerine sürülen boyalar şu malzemelerden yapılır. Mazı, karanfil, rastık karıştırılarak dövülür, tülbentten süzülerek bir kapta kaynatılır, soğumaya bırakılır, soğuyan bu mayi saçlara tel tel sürülür, saçlara yapıştırılır. Bir gece ve gündüz bekletilir. Ertesi gün saçlar bol su ile yıkanır. Böylece saçlara istenilen renk, yumuşaklık ve parlaklık sağlanır. Bu kına ve boyadan kaşlara da sürülür. Böylece saçların ve kaşların aynı renk olması sağlanır. Yıkanan saçlar çok ince olarak ayrılır. 20-30 tane ince örgü yapılıp yan yana getirilerek tek ipe dizilir. Örülen her bir saç kümesi Örük adını alır. Örüklerin üzerine altın takılır. Başa oyalı bir krep örtülür. Krep altından da örüğe takılan altınlar görülür.
B-2- TURA
Alına takılan altınlara tura denir. Bunlar başa giyilen fese benzer bir başlığın üzerine tam altına gelecek şekilde sıralanarak dikilir.
B-3 SITMA
Boyuna takılan, sık olarak dizilmiş altın dizisine Sıtma denir.
Devam edecek.