12- BULDAN’DA DOKUMACILIK
Dokumacılık çok eskidir. Türkler kendi ihtiyaçlarını dokumaya Çağış(Çarşambayı Laziki) bölgesinde devam ettirip, uygarlıklarını(Dokumacılığı) yapmışlardır. Yün ve kılları eğirerek iplik etmesini bilmişlerdir. Asıl dokumacılığın gelişmesi Tripolis ve Hierapolis şehirlerinin Türkler tarafından alınması, buralara Türklerin yerleşmesi ile başlar. Esasen Pamukkale’deki sıcak su, şaşkın(Adi) boyayı has boya ettiği için bu çevre dokumacılığın beşiğini teşkil ediyordu.
Buldan’da dokumacılık uzun yıllar ilkel usullerle yapılagelmiş, pamuğu çarşıdan alınır, önceleri kirmanla sonra çıkrıkla eğrilip iplik elde edilirmiş. Bu kaba ipliklerle çok sağlam mallar dokunurmuş. Mekiği boynuzdan, masura kâğıt veya kargıdan yaparlar, mekik el ile atılırmış. 1910 senesinde şimdi rağbeti azalmış bulunan “Çekme tezgâh” İstanbul’da görülüp Buldan’a getirilmiş, o tarihin modern tezgâhı olmuştur. Buldan’ın el tezgâhlarından pamuklu ve ipekli ihtiyaçları dokunmuş. Yıllarca Buldan, Ege bölgesinin dokuma fabrikası haline gelmiş, havlu, peştamal, ipekli mendil, ipekli peştamal, yatak yorgan ve karyola çarşafları ile ün salmıştır. Bu itibarla Buldan denilince ilk akla gelen bu güzel dokumalardır. Osmanlı devletinin kurucusu Gazi Osman beyin, ondan sonraki beylerin dokuma ihtiyaçlarının Buldan’dan götürüldüğü söylenir. 1402 de Germiyan hükümdarı ikinci Yakup Bey Buldan’ın (Çarşambayı Lazikiye) nefis kırmızı şallarından Timurlenk’e hediye etmiştir. Buldan’ın 1779 tarihinde bucak olması üzerine, Nahiye müdürünün gayreti ile dokumacılığın gelişme çareleri aranmış. Bursa’dan ustalar getirilmiş, ustaların tarifiyle, on numaradan yirmi numaraya kadar ipliklerle, kaba üslük, peştamal gibi basit dokumalar dokumaya başlamış. Sanatı çabuk kavrayan Buldanlıların dokudukları bu dokumalar etrafta çabuk meşhurlaşmış. Gezici seyyar tüccarlar türemiş, bunlar gittikleri yerlerden daha iyi usuller görüp getirmişler. Bilhassa Aydınlı dokumacılardan öğrendikleri ipekli peştemalları Aydınlılardan daha güzelini, her çeşidini yaparak Aydın pazarına götürdüklerinde, o zamanki Aydınlı hanımlar çok beğenerek ipekli peştamal ihtiyaçlarını Buldanlılardan almaya başlamışlardır. Buldan dokumacılığı her gün biraz daha ileriye gitmekle Denizli dokumacılığını geride bırakmıştır. Hatta Babadağ’dan ustalar gelerek Buldanlı dokumacılardan alaca, çarşaf dokumasını öğrenmişler, bu iki desen üzerinde son yıllarda Buldan’ı geçmişler. Eskiden Buldan dokumacıları imal ettikleri malları Yoncanın altına getiriler, mallar evvela tarafsız ustabaşılar tarafından muayene edilir, eni ve boyunun doğruluğu, boyasının haslığı kontrol edilir, kötülere kötü damgası ile damgalanıp satıştan men olunarak sahibine geri verilirdi. O dokumacıya para cezası verilirdi. Bu durum ikinci defa vuku bulunca para cezası bir misli artırılırmış. Aynı dokuma kötü mal imal ettiği takdirde müsadere olunup sanattan men edilirmiş. Dinlemeyeni meydan dayak atma cezası da verildiği söylenir. Bu disiplin altında imal olunan Buldan’ın el dokumaları eski devrilerde Bursa, İstanbul, Babadağ, Tavas malları arasında kıymetini artırmış, alıcısını çoğaltarak ismini dillere destan etmiştir.
Türkiye’mizde 1955 senesinden bu yana gelişen ve memleket ihtiyacının üstünde mal imal eden resmi ve özel dokuma fabrikalarımızla Buldanlı dokumacılar rekabet edemez ve iplik fiyatları ile mamul malını satarken bir denge kuramaz olmuştur. Bunun üzerine dokumacılar tezgâhlarını motorluya çevirmişler, bugün 1900 el tezgâhı, 450 den fazla motorlu tezgâh vardır. 500 e yakın kasnak makinası faaliyettedir. Kasnak makinalarında Halep üslüğü, masa örtüsü gibi işler işlenir. Yegâne geçim vasıtası dokumacılık olan Buldanlı hayatını başka yollardan kazanma çareleri aramaktadır. Anadolu’nun her kasabasında Buldan malı satan birkaç seyyar satıcıya rastlanır. Oralarda yerleşmiş, başka işlerle uğraşan birçok Buldanlı görmek mümkündür. Bu sebeplerle 1955 sayımında 13000 üstünde olan merkez nüfusu çok azalmış, 1960 sayımında 10431 e düşmüştür. Yirmi seneden beri Buldan’dan başka yere göç eden varsa da 1955 senesine kadar zenginleşen giderdi. Bu tarihten sonra Buldan’da geçimin temin edemeyenler daha iyi geçim temini amacıyla göç etmektedirler. İstanbul’a, İzmir’e, Aydın’a göç edip yerleşenler çoktur. Buldan’da yeni iş sahası açılmadığı müddetçe dağılmanın önüne geçilemeyeceği bir gerçektir. Buldan’da yaşayanlar el tezgâhlarından nafakasını güçlükle temin etmektedir. Çalışkan, aza kanaat getiren bir halkı vardır.
Buldan arazi bakımından fazla ziraate elverişli bulunmaması ve şimdiki şehir merkezi ve karşı yamaçların o devirde dokumacılıkta boya maddesi olarak kullanılan Palamut ağaçlarıyla kaplı bulunması nedeniyle, ilk gelen aileler bu özellikleri için buraya yerleşmişler. Mesleklerini bu şekilde devam ettirerek Osmanlı Hükümeti(Devleti) kuruluncaya kadar Germiyanoğulları ismi altında Bizans İmparatorluğu devrinde en parlak devirlerini ve en sonunda Osmanlı Devletine katılarak bugüne gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu devrinde en parlak devirlerini yaşamış, sarayın ihtiyaçları olan en ince ipekli dokumalar Buldan’da basit olarak kabul ettiğimiz, insan gücüyle çalışan el tezgâhlarında dokunarak ismini yurt çapında duyurmuştur.
Osmanlı Devletinin duraklama ve gerileme devrilerinde de Buldan dokumacılığı gereken ilerlemeyi gösterememiş, yıllardan beri alışılagelen ilerleme duraklamıştır. Cumhuriyet devrine 1926-1928 yıllarında elle dokunan çekme tezgâhlar Buldan’da kurulmaya ve çoğalmaya başlamış. Bu tezgâhlardan evvel mekiği elle, ipliklerin arasından fırlatan çok basit manada eni en çok 10-80 cm olan dokumalar dokunmakta iken, 12 saatte bir insan gücü ile en çok 3-4 metre dokuma yapılabilirken, çekme el tezgâhlarının kurulması iel dokuma genişliği 140-160 cm kadar genişlerken, 12 saat çalışmasında 20-25 metre arasında iş gücü artışı, geçici Cumhuriyetimizin ilk sanat yönünden olumlu sanat devrimidir.
1952 senesinden sonra şehrimizde 1949 yılında faaliyete geçen Belediyeye ait elektrik dizel grubu, sanayi cereyanı bulunması nedeniyle, halen faaliyette bulunan 1 Nolu Dokumacılar Kooperatifi, Sümerbank fabrikalarında bulunan kullanılmış motorlu dokuma tezgâhlarından ilk parti 55 adet getirerek dokumacılığı teknik yönünden ortaklarına arzu edenlere çok ucuz fiyatla satarak, motorlaşma devrini açmıştır. Motorlaşmanın ve günün icatlarına uymanın gözle görülen kalkınmasını gören meslek sahipleri, bu tarihten sonra kendi güçleriyle günün icatlarına uyabilecek nitelikte yeni veya kullanılmış olarak dokuma tezgâhı satın alarak işletmeye başladı. 1957 senesinden sonra havluculuk Buldan’da gelişmeye başladı. 1972 yılında bu gelişmenin sonucu Buldan’da dokunan 11500 düzine havlu Hollanda ve İspanya gibi Avrupa ülkelerine ihraç edildi. Bugünkü durumumuz Avrupa piyasasıyla rekabet edecek güçte değildir. Avrupa’da işçi ücretlerinin çok güzel oluşu, buradaki dokumacıların kendi iş güçlerine katmak suretiyle Avrupa geçici de olsa ihraç imkânı olmuştur. Gönlümüz arzu eder ki dünyada gelişen tekstil sanayinin bütün yenilikleri de Buldan’ımızda olsun.
Kaynak – Cevat Buldanlıoğlu (Belediye Başkanı), Âlime Mustak (Dördeylül Mahallesi)