[email protected]
Yoksulluk kavramının toplumda genel kabul görmüş tanımı, temel ihtiyaçlarının tamamını veya büyük bir kısmını karşılayacak yeterli gelire sahip olamama durumudur. Tanımdan da anlaşıldığı gibi hemen herkes yoksulluk denince maddi bir değerlendirmede bulunur.
Yoksulluk türleri oldukça fazla aslında ama hemen hepsi maddi eksiklikten kaynaklı, ulaşamama erişememe durumunu ifade ediyor.
Örneğin mutlak yoksulluk; bireyin hayatta kalması için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır.
Nispi yoksulluk; bireyin belirli bir yaşam düzeyine sahip olarak hayatını sürdürebilmesi için gerekli mal ve hizmetleri karşılayacak gelir düzeyinin altında bir gelire sahip olmasıdır.
Modern yoksulluk; gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan yoksulluk tipine işaret etmektedir.Az gelişmiş ülkelerin insanlarına nazaran görece daha iyi durumda olmalarına rağmen kendi ülkeleri içinde yoksuldurlar.
Geçici yoksulluk; kişilerin yaşam standartlarında ve refah düzeylerinde dönemsel olarak meydana gelen dalgalanmalar sonucunda ortaya çıkan yoksulluktur.
Çevresel yoksulluk; doğal afetler, çölleşme, kuraklık gibi doğal etkenler ya da ormanların tahrip edilmesi gibi insanın verdiği zararlar sonucunda oluşan doğal ya da beşeri yıkımlarınortaya çıkardığı yoksulluktur.
Kent yoksulluğu; kent nüfusu için gerekli istihdam ve gelir olanaklarından yoksun olduğu için “onurlu yaşam” olanaklarına sahip olamayan kitleyi tanımlamaktadır.
Kronik ya da yapısal yoksulluk; uzun süreli, şiddetli bir biçimde yaşanan ve nesilden nesile aktarılan yoksulluk anlamına gelmektedir.
Ancak yoksulluk türleri içinde yukarıda saydığım veya sayamadığım maddi yetersizlik kaynaklı yoksulluk çeşitlerinden bağımsız, zengin ya da fakir, güzel ya da çirkin, kentli ya da köylü, eğitimli ya da eğitimsiz, kadın ya da erkek, genç ya da yaşlı, her milletten, her meslekten, her inançtan insanın kendi iç dünyasında yaşadığı ‘’duygusal yoksulluk’’ durumu belki de insanın hayatı boyunca tadabileceği en zorlayıcı yoksulluk halidir. Maddi yoksulluk ile başa çıkabilme konusunda bireysel ve toplumsal olarak gösterilecek çabalar sonuç alınmasında fayda sağlayacaktır. Fakat insanların duygusal yoksulluk içine girmeleri durumu ne yazık ki son yıllarda oldukça fazla görülmektedir. Yaşadığımız coğrafyada ve toplumda hangi etkiler sonucunda duygusal yoksulluğun arttığının incelenmesi, duygusal yoksulluğa yol açan sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik çabaların güven, adalet, gençleri anlamak, paylaşmak, insani değerlere bağlılık, saygı, doğru iletişim, dürüstlük, hoşgörü ve özgürlük kavramları ile doğrudan ilişkili olarak değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
İslamiyet öncesi Türk Devlerinin değişmeyen,değiştirilemeyen yazısız hukuk kurallarının dört maddesiyle maddi ve duygusal yokluk aşılır; 1-Könilik(Adalet) 2-Tüzlük(Eşitlik) 3-İyilik(Uzluk) 4-Kişilik(İnsanlık)
Değerli dostum, gerçek tarihsel köklerimize baktığımızda aslında çözümün çok kolay olduğunu görebiliyoruz. Katkın için teşekkürler..