Ali Efe’nin Haydar bağlarında bekçilik yaptığı dönemler. O yıl üzüm bol olur ve güzün nefirgeler toplanmaz, asmalarda kalır. Zaten üzüm para etmemiştir. Bu yüzden kimse bunları kesip, toplamamış.
Efe Dayı zebil olmasın diye bütün bağların nefirgelerini toplamış ve evine taşımış. Üşenmemiş onları güzelce yıkayıp sıkmış ve dededen kalma iki küpe şarap yapmak amacıyla doldurmuş. Hanay altında beklemeye bırakmış.
Akşamları çıktığı kahvelerde “ Bu sene şarap kurdum. Bir aya kadar ihtiyacı olanlara veririm.” Diye herkese reklam etmeye başlamış. Bu arada satacağı şaraplar için “Amerikan Bar” ın müsteciri Liston Hebip’in yanına gitmiş. Belki toptan veririm düşüncesiyle “ Ağam! Bende iki küp şarap var. Alcesen toptan uygun bir fiyata bırakayım.” “ Ben gurma şarap satmeyon mekanımda Efe!” “ O zaman sattığın şarapların boş yeşil şişelerinden biriktirive. Galonluk olsun” diye tembih etmiş Haftada bir uğrayıp, biriken şişeleri evine çekmiş.
Mahallede o hafta sonu Topal Üsen’in düğünü varmış.Düğüne neredeyse herkes gelmiş Buldan’ın dört bir köşesinden. Ne yemek yetişiyor, ne de masalara içki.. Efe de bir masada gençlerle kadeh tokuşturuyormuş. Efe’nin hanay altında kurma şarap olduğunu duyan gençlerden biri,diğer masalara servis yapan arkadaşlarını bir kenara toplamış.” Yedekte rakı,şarap tükenmek üzere.Bu kadar insanı memnun etmek zor. Benim aklıma bir fikir geldi. Efe buradayken, onun şarabından getirelim!” Bağları olan gençlerden biri hemen evin ahırından eşeği çözmüş, tahta askıları asmış. Dört boş su tenekesi yerleştirmiş askılara. Düğün evinin yakınlarına gelince arkadaşlarına haber göndermiş ve Efe’nin evinin yoluna koyulmuşlar. Yolda tatlı su çeşmesinden boş tenekeleri doldurmuşlar. Vakit kaybetmeden. Bir huni ve naşırfanın yardımıyla küpün birini iki tenekeye boşaltmışlar yerine iki teneke suyu dökmüşler küp dolu görünsün diye. “ Öteki küpü de boşaltalım, nasıl olsa iki teneke daha su var “ demiş Kayan Sali ama diğer gençler Efe’yi düşünmek lazım, biri ona kalsın diyerek karşı çıkmışlar. Kimse görmeden içi şarap dolu tenekeleri eşeğe yükleyip düğün evine geri dönmüşler.
Efe Dayı’nın oturduğu masaya da bir galon şarap koymuşlar. “ Kendi malın gibi iç! Arkası daha çok!” diye imada bulunmuşlar ama Efe Dayı bu laftan huylanmamış.
Aradan birkaç hafta geçince, araklayıcı gençler Türkan Şoray kahvesinde Efe Dayı’ya şarap siparişi vermişler. “İki şişe doldur, gel. Beğenirsek devamı gelir siparişin” İlk siparişin heyecanıyla derhal eve gidip, hanay altındaki küplerden aksi gibi su dolu olanından iki şişe doldurmuş gece karanlığında ve siparişleri gençlere teslim etmiş. “Tadına bakalım sen buradayken” deyip şişenin birini açıp çay bardaklarına doldurmuşlar: Yeşil şişelerden şarap yerine su dökülünce, Çingen üsteliği veren gençler, olup bitenden hiç haberleri yokmuş gibi “ Efe Dayı, bize şarap yerine su sattın! Ayıp senin bu yaptığın!” diye bir de ekşimişler. Neye uğradığını bilemeyen Efe Dayı, bu işin nasıl olduğunu bir türlü kavrayamamış “ Bu işte bir bit yeniği var amma, haydi hayırlısı” diyerek su şişelerini alıp gitmiş.
Ertesi sabah küpleri kontrol etmeye hanay altına indiğinde, birinin şarap dolu, diğerlerinin su dolu olduğunu görünce; “ Bu olaydan sonra bu şarap ta satılmaz” deyip geri kalan küpteki şarabı sirkeye çevirip, konu komşuya dağıtmış, hayır olsun diye!
BU SÖZ GÜNLÜK HAYATIMIZ İÇİNDE " KOLAY VE EMEKSİZ KAZANILAN ŞEYLER ELDEN KOLAY ÇIKAR" GİBİ BİR ANLAM YÜKLEYEREK KULLANDIĞIMIZ BİR ATASÖZÜDÜR. BU YÜZDEN YAZILIŞI DA GERÇEK ANLAMINDAKİ YAZILIMDAN FARKLIDIR.
Anlatılan hikaye ne kadar güzel ve hoş olursa olsun başlığının içerdiği derin anlama hiç yakışmamıştır.Ahmet Kızılöz öğretmenimizin bu atasözünün gerçek anlamını bilmediğini ve bu yüzden yanlış başlık kullandığını düşünüyorum. Affınıza sığınarak şunu belirmek isterim.Atasözünün doğru yazılışı ve anlamı şudur:'HAYY'dan gelen HU'ya gider.' yani ALLAH'dan gelen ALLAH'a gider. Sürç-ü Lisan ettim ise affola.