İkinci Dünya Savaşının olumsuz etkilerinin devam ettiği sıkıntılı ve zor yıllar, 1945-50 arası.
Düğün yapan herkesin durumunun müsait olmadığından, sadece durumu iyi olanlar gelinlik ve damatlık diktirebiliyormuş. Düğün sonrası sakladıkları bu kıyafetleri mahallede veya çevresinde durumu iyi olmayanlara emaneten düğünlerinde giysin diye verirlermiş.
Mahallesinde tek damatlık takım Salih Özdilek’de varmış. Yakın arkadaşı Akdan Çakır da yakında evlenecekmiş. Çakır’a “Damatlık diktireceğin parayla başka masraflarını karşılarsın. Düğününde benim damatlık takımı giyersin. Sana tam gelir.”
Akdan Çakır düğünde damatlığı giymiş. Takım biraz bol geliyormuş ama emanet olduğu için bedenine göre ayarlatamamış.
Üç gün süren düğünün sonuna yaklaşmışlar. Gelini alıp gelmişler oğlan evine. Bahçede gerdeğe girmeden önce som defa damadı oynatıyorlarmış. Yakınları, arkadaşları damadın ceplerine para koymaya başlamışlar. Damadın samimi arkadaşlarından Ak Memed İsmail ağız tadı bozulmasın diye yapılan bulamaç tepsilerinden kimseye çaktırmadan iki lokma almış ve damadın ceket cebine koymuş.
Akşam yemeğinden sonra gerdeğe giren Akdan Çakır ceplerine konanlara bakmak istemiş. Elini ceket ceplerinden birine attığı anda eriyen bulamaçların paraları birbirine yapıştırdığını fark etmiş.
Gelinin yanında yapılan bu oyundan mahcup olmuş” Ulan Ak Memed İsmail! Gün gelir ben de bunun acısını çıkartırım.” .
Aradan bir iki yıl geçmiş Ak Memed İsmail’in düğünü yaklaşmış. Akdan Çakır da planını işletmeye başlamış. Pazardan aldığı yaş haşhaşları evde çizmiş. Bir miktar afyon elde etmiş. Ve bir küçük şişeye koymuş.
Ak Memed İsmail’in düğününün sonuna doğru gelini alıp gelmişler. Damat gerdeğe girmeden önce hazırlattığı afyonlu bulamaç tepsisiyle oda kapısına gelmiş.” Sen benim düğünümde bulamaçları ceket cebime koyup emanet damatlığı berbat etmiştin. Sen cekete yedirmiştin. Ben sana ellerimle yedireyim. Ne de olsa arkadaşız. Aynı oyunu yapmaya vicdanım el vermedi. Bulamaçtan iki top zorla damada yedirmiş Birkaç saat sonra gerdeğe giren damadı bir uyku bastırmış. O gece sabaha kadar ölü gibi uyumuş kalmış.
Sabir Güven’e teşekkürler….