Kimler hangi akla hizmet edipte tarihi dokusunu bozduğu Yukarı Çarşı, şimdilerde çoğu kapalı dükkânlarıyla, alışveriş canlılığının olmadığı hüzün verici haliyle sanki kaybettiği güzelliğini ve geçmişini arıyor gibi.
Yukarı Pazarın simgelerinden biri de ismi sadece anılarda yaşayan Deştimanın Hanıydı. Hanın kapısı avluya açılırdı. Avlu girişinin yanlarında iş yerleri de vardı. Bunlardan biri kereste işleyen hızarcıydı. O yılarda inşaatların temel malzemelerinden bir de tahta olduğundan yoğun çalışırlardı. Yaz günlerinde çırak sayısı da ikiye katlanırdı. Han avluları bugünün bir nevi otoparklarıydı.
Hızarda çalışan haylazlar hayvan sahiplerinin ne zaman geleceğini iyi bildiklerinden, onların olmadığı zamanlarda at ve eşeklerin iplerini çözerlermiş. Boşta kalan hayvanlardan çiftleşenler olurmuş. Bu olup bitenlerden sonra birkaç ay geçmiş.
Dağ d birinde minyon tipli, asık suratlı, aksi bir kişiliği olan Hüsmen Dayının ayı, o yaz dönemi curcunasında gebe kalmış. Atının kendi bilgisinin dışında gebe kalmasına çok sinirlenmiş. Bir Perşembe sabahı erkenden hana gelmiş öfkeyle.Han kapısının ağzında oturmakta olan Deştiman Dede’ye başlamış bağırıp çağırmaya.” Seni mahkemeye vecem. Senin handa benim beygir gebe kalmış. Ben de bu yüzden işimden gücümden kaldım. Beygiri işe koşamıyom. Ahırda yatıyo şu anda.” Neye uğradığını bileme"yen Deştiman Dede “ Git işine Hüsmen Dayı! Beni günaha katma. Öyle şey mi olurmuş.”
Hancıdan ters tepki alan Hüsmen Dayı temelli sinir olmuş.Tepesi atmış. Hanın içindeki arzuhalci yazıhanesine dalmış, Ocakçı İbiram amcanın yanına. “İbiram Efendi! Geçen yaz benim beygir bu handa bağlıyken gebe kalmış.Sebep olanları mahkemeye verecem. Bir istida yazıve bene.” “ Hüsmen Dayı! Ben bu hanın içinde ekmek paramı kazanıyom. İşyerim burada. Mülk sahibinin aleyhine iş yapamam. Seran başka bir dava vekili bul kendine.” Buradan da istediği olumlu cevabı alamayınca doğru karşıdaki Hacı Salilerin hanının içine dalmış, avkat Sali amcanın yazıhanesine. Olup biteni bir de ona anlatmış. Parada anlaşan Avkat Sali amca bir dava dilekçesi hazırlamış ve mahkemeye dava açmışlar.
Haftalar sonra dava günü gelip çatmış. Davaya Lüleli Hâkim bakıyormuş. Her iki tarafı dinledikten sonra beygirin gebeliğinin tespiti için bilirkişiden rapor istenmesine karar vermiş. O yılda veterinerin tayini çıkmış ve yeni veterinerde henüz tayin olmadığından Baytar Kâzım mecburen bilirkişi olmuş Baytar Kâzım da Yaylalı olduğundan Hücmen Dayı tanıdık diye kendi lehine rapor yazmasını istemiş. Fakat Baytar Kâzım “ Doğru neyse onu yazarım, kusura kalma” demiş.
İkinci duruşma günü gelip çatmış. Lüleli Hâkim bilirkişiden gelen raporu okumuş.” Beygirin gebelik dönemi sağlıklı bir şekilde geçmekte olup, mal sahibi bedavadan bir tay sahibi olacaktır. Hancı ve handa çalışanların bu olayda bir kusuru yoktur. Bu rapor doğrultusunda Lüleli Hâkim Hüsmen Dayının aleyhine davanın düşmesine karar vermiş.
“ Ben nasıl ödeyeceğim bu mahkeme masraflarını” diye feryat figan etmiş Hüsmen Dayı mahkeme salonunda. Bunun üzerine Deştiman Dede “ Yakında bedavadan bir tay sahibi olcen. Satar ödersin mahkeme masraflarını!”