Tanıdıklarını ismiyle, tanımadıklarını o anda aklına gelen bir aktör adıyla hitap ederdi, bir tek sigara istemek için. “ Orhan abi! Bir sigara ver, ateşini de yakıver” insanlara karşı hiçbir kötülüğü olmazdı, kızdırmadıktan, damarına basmadıktan sonra, Buldan’ın bir dönem renkli simalarından Şahin.
Kendini seveni bilir, onların dediklerini yapar, onların sözünden dışarı çıkmazdı. “Güller arasında seni bensiz gören olmuş” şarkısını yanık sesiyle, ondan başka o kadar güzel ve anlamlı okuyan olmazdı. Gerçi her şarkıdan birkaç mısra söylerdi çarşıda, pazarda, parkta, her yerde ama bu şarkıyı bir başka güzel söylerdi, sigarasını verip, bir de yakıverdiğin zaman.
Buldur Memed’in üç oğlu vardı. Üçü de baba mesleğine özenerek şoför olmuşlardı. Bunların en büyüğü İsmail abi Mekik Taksi’de çalışıyordu o yıllarda. Durakta İsmail abi varsa mutlaka onun yanına giderdi. O da sigarasını yakar, çayını söyler ve taksisinin arka koltuğuna oturtur. Şahin de ona sevdiği şarkıları okuyuverirdi.
Bir kış gününün akşam vakti, gazeteci Amed’in dükkânının önünde bir kalabalık oluşmuş. Çember içine almışlar insanlar Şahin’i. Yine birileri damarına basmış ki üstünü başını parçalamış, evden alıp geldiği kasap bıçağını yerdeki taşlara çarptırıp kıvılcımlar çıkartıyordu öfkesinden. Belki de kime kızdığını bile unutmuştu ya da bilmiyordu ama o haliyle tehdit oluşturuyordu. O kalabalığa gelen bir polis onu yatıştırmaya çalışıyordu ama nafile. Şahin’in öfkesi dinmiyordu. Etrafına zarar vereceğinden korkan polis tabancasını çıkarmış, tetikte bekliyordu. O sırada işten durağa gelen Beyazların İsmail, kalabalığı görünce; oraya doğru gider: Çemberi yarar ve Şahin’i o halde görünce polise “Müsaade et! Ben onunla konuşur, sakinleştiririm.” “ Sen nesi oluyorsun bunun?” “ Onun dilinden ben anlarım Ben onun can dostu sayılırım” Hemen Şahin’in yanına yaklaşmış. “ Gel koçum sen benle bakayım. Ben seni arabamla gezdirip, geleyim” deyip koluna girmiş Kalabalığı yarıp, duraktaki taksisine bindirmiş ve 15 dakika bir Buldan turu yaptırıp sakinleştirmiş.
Bükülü bezin altın çağını yaşadığı tezgâhlarda çalışan gençlerin elleri bol para görüyordu. Her Perşembe akşamı özel tuttukları durak taksilerine doluşup, Denizli’ ye çevre il ve ilçelere eğlenmeye giderlerdi. İşte o yılların bir Perşembe akşamı, sinemacıların şavrole taksisini kullanan Beyazların İsmail’le dört genç Denizli’ye gidip gelmek için pazarlık ederlerken Şahin gelir yanlarına.
Pazarlıkta anlaşan gençler taksiye yerleşirken, Şahin de arkaya biner hemen. “ Gençler! Sizce mahsuru yoksa bu garibanı da gezdirip gelelim Denizli’ye” teklifte bulunur Şoför İsmail. Gençler tamam deyince Denizli’nin yolunu tutarlar. Denizli girişinde o zamanlar İnceoğlu un fabrikası vardı. Fabrikaya yaklaştıkları sırada yolda perişan bir yaya olarak Buldan yönüne gitmekte olan Muhtar Kadir’in babası Süleyman’a yı görürler. “ Gençler! Şu Buldanlı amcanızı alalım, başına bir hal geldi herhalde. Gece vakti yaya olarak Buldan’a gidilmez.” Islık çalarak kendilerini görmesini sağlarlar ve 50 metre kadar geri gelmek zorunda kalırlar. Bu sırada yolun karşısında yanlarına gelmeye çalışan Süleyman’a yı asfaltın ortasında bir taksi çarpıp kaçar. Gençler yaralıyı karga tulumba atarlar. Gençleri yol üstünde eğlence yerine bırakan Beyazların İsmail, Şahin ile birlikte yaralı hemşerisini acil servise götürür. Acil de polisler bizimkileri sorguya alırlar. “ Yolda sen mi çarpıp getirdin?” “ Buldan’dan yolcu getirdim” deyince “ Senin ve olay anında yanında olanların ifadesini alacağız” Önce Şoför İsmail’in ifadesini alırlar. Sıra Şahin’e gelince; “ O ifade veremez Verse de kanunlara göre geçerli olmaz dese de başlarlar Şahin’i sorgulamaya. Nihayet sonunda onun konuşmalarının sorularla ilgili olmadığını görünce anlarlar durumunu.
Kafasına dikiş atılan Süleyman’â yı ayılması için beklemeye başlamışlar. Ayılınca sorgulama sırası ona gelmiş. “ Sana bu taksici mi çarptı?” Süleyman’â daha tam kendine gelemediğinden tatmin edici net cevaplar veremiyormuş. Olay şehir dışında olduğundan, hastane polisi soruşturmayı Jandarma’ya havale etmiş. Gece yarısına kadar orada kalıp ifadeleri alınmış. Komutan “ Sizi bu gece alıkoyacağız nezarette!” deyince Beyazların İsmail “ Benim şahitlerim var hem de dört tane” “Neredeler peki şu anda?” “ Eğlenmeye gelmişlerdi. Bıraktığım mekândadırlar” Jandarma nezaretinde gençleri aramaya giderler. Gençler de İzmir asfaltı üzerinde onları beklemektedir. O dört gencin ifadesini alan komutan’a Şahin cebinden çıkarıp bir güzel kalem hediye eder. Bu jest komutanın hoşuna gider. “ Bu delikanlının hatırına sizi nezarete atmıyorum. Binin arabanıza. Doğruca evinize gidin.”
Sabaha karşı gençleri Alanyazı’da bırakan Beyazların İsmail, önce Şahin’i evine bırakır. Sonra da Yaka Yolu’na kadar arabasıyla gider. Son emaneti Süleyman’â yı sırtına alır ve onu da kazasız belasız evine teslim eder.
İsmail Aksoy’a teşekkürler….