O gün baya bi kalabalıktı Moramıdın Kahvesi. İkindi namazından çıkan ihtiyarlar kahvenin dışındaki sandalyelere sıralanmışlar, ikindi güneşine sırtlarını vermişler, ılık güneşli havanın tadını çıkartıyorlardı. “Mart içeri, Cingen dışarı” diye bir söz vardı Buldan’da. Söylenen bu söz tam uyuyordu bu zaman için. İçerde ise gençler her zamanki gibi kâğıt oynuyor, ellerini masaya adeta taban çakar gibi vuruyorlardı. Ara sıra hile yapanlara karşı bağırarak uyarıyorlar, aralarında tartışıyorlar, kahveci Halil İbram’da sesleri yükselen masalara “Denk durun, ses etmen” diye söyleniyordu. Velhasıl neşeliydi kahve. Ama neşeyi Çolak Ali’nin buruşuk yüzü bozdu. Asık suratıyla girdi geldi kahveye.
- Ne üle, enki surat, Cingen Üsen’in iç donu gibe ne gararıp durun Çolak Ali” diye seslendi Donsuzların Fehmi, Çolak Ali’ye. Yan masadaki Dilki Memet gah gah güldü bu lafa. - Üle Fehmi abe, nerden gördün Cingen Üsen’in iç donunu ya gahbe herif ya. Çolak Ali geldi oturdu Donsuzların Fehmi’nin yanına. - Fehmi abe, bene hurdan bi çay söyle de içem, marangoz Şükrü Usta’yı beklebbarım, Moramıdın Gaveye sen gidigo, ben aakandan gelen dedi. Ben de o gelesiye gada bi çay içigoyan, dedi Çolak Ali. - Üle Ali senin elin yüzün bozuk, bişeyler va yalım deyve biyon bene, dedi Dilki Memet. - Söylenme Memet abe, söylenme, aklıma geldikçe içerem süzülüyo, biyanlarım büzülüyo, dedi Çolak Ali. Bi yandan da gelen çayın şekerini karıştırıyor ama nerdeyse bardak yerinden fırlayıp çıkcek gitcek gibi karıştırıyordu sinirinden. Donsuzların Fehmi,
- Üle oğlum, deyve bakam Allah Allah, delirtme adamı deyince Çolak Ali başladı anlatmaya.
- Üle abe, bizim yüznumaranın kapısı kapanmebbadı. Musdufacığı bile bozukdu. Ele güne gaaşı, gelen giden gaaşı mahcup oluyoduk. Anam üle Ali, hurdan bi marangoz bulgede yeni bi kapı çakdıralım dedi bene. Eh ana dedim, endim geldim çaaşıya. Marangoz Şükrü Usta’ya- Ge bizim oğlan bizim yüznumaraya bi kapı çakıve deye aldım gittim bunu bizim eve. Aldı ölçüyü ben gireytesgün alan gelen dakıveren Ali abe, dedi. Neyse gireytesgün ağşama yakın bulundu geldi. Berenağrı bi kapı çakmış, umuzladı geldi. Çakdı çivilerini, tırkazını da dakdı yerine, anam bi gave bişirivedi, içdi zıkkımlandı gitti evine. Neyse uzatmıyalım. Biz yeni kapı dakdırdık deye sevindik, gece oldu yattık. Ben geceleri apdesthaneye bek giderim, üç dört yon kakdığım olur. Şeke hastalığı va yalım bubam ırahmetliğinkinden bende. Neyse ben yüznumaraya varıp geliyom emme uyku seesemi hiç kapıyı açmıdan varıp geliyom. Üle sabaalan bi kakdım bakdıydım, bizim galleş marangoz kapıyı yaş ağaçdan çakmış, tahtaları yarılmış, ben dangalakda o yarıklardan sabaa gada gelip geçmişsim kapıyı açmadan. Hiç farkına bile vaamamışsım ben şaşda. Ondan ötüre endim geldim bazara, gulağından dudcem alcem gitcem yapceğin işi adam gibe yap decen. Donsuzların Fehmi bi yandan kahkalarla gülüyor bi yandan da,
- Kak üle ya gahbecik atılırda, bu gada atılmaz ya tomtomcu herif ya hiç yaş ağaç yarılırda adam geçcek gada yarılırmı deyinceye gada, Çolak Ali sinirinden yerinde durumebbadı - Zaten bende va gabahat, hiç sizin gibi adamlarlan muhabbet edilirmi, ben dangılakda va gabahat, sizin gibelere adam sandım da annadıveedim, diye söylene söylene çıkdı gitti Moramıdın Kahveden.