Fırınının üstüne bir ev yaptıran Asgel Etem amca, çoluk çocuk gelmek istemeyip eski evde kalmak isteyince, evi Buldan’a yeni tayin olan sıhhiye memuru Aziz Bey’e kiraya verir.
Mahalleye yeni taşınan memur ailesinin eşyalarının içindeki buzdolabını ilk kez gören komşular ve çocuklar merakla bu ev eşyasını görmek için eve taşınmadan bakmaya giderler.
Yeni komşular mahalleye taşındıktan bir süre sonra Hanım Aşa Nine gelini Ümmü’ye “ Gelin, yeni gomşulara seslen de, gomşularla hoşgeldine gelcez deyive!” Ümmü yan komşusu Safure nineye ve Dilborlu Fadime ‘ye de haber vermeye gider. Ardından yeni komşu Nazire Hanım’ın kapısını çalıp, komşuların oturmaya gelmek istediğini söyler. Oturmaya giden komşular eve girer girmez merakla ilk kez gördükleri ev eşyalarını görmek için tek tek odaları dolaşırlar.
Kısa bir süre oturup” En kısa zamanda bizlere de bekleriz” deyip kalkarlar. Bir müddet sonra Nazire Hanım komşularına oturmaya gider. Hanım Aşa ninenin eve komşular da çağrılır. Misafire bir dibek kahvesi yapar gelin Ümmü. Kahveler içilirken kapı çalar. Kapıda içi ayakkabı dolu bir sepetle gelen çocuk çırak “ Beni kavaf Kuyumcu Süleyman amca gönderdi. Nine oğlun bayramlık ayakkabı siparişi vermiş. İçinden beğenin.” Misafir Nazire Hanım’ın gözü önünde ayakkabıları yere döker. Hanım Aşa Nine “ Oğlum bayram önü gelin ve çocuklar için göndermiş. Sağ olsun!” Gelin ve Nine kendileri ve çocuklar için birer çift seçerler. Geri kalanları sepete doldurup, kapıda bekleyen çırağa verip, gönderirler.
Bu gördükleri karşısında şaşkına dönen Nazire Hanım “ Sizler ayakkabı almak için pazara, ayakkabıcı dükkânına gitmez misiniz?” “ Gızcasım! Bizim buralada garıla bazara gitmezle! Gonu gomşu gına sona! Evin ihtiyacını adamla görü!” “Bizim oralarda da pazar harcı görmeye ekseri kadınlar çıkar. Sizde gidin, yavaş yavaş alışırsınız.” “Adamlar izin vermezler bize” “Sizde adamlar evde yokken çıkarsınız pazara” Memur karısı Nazire Hanım kafalarına yeni bir fikir sokmuştur. En kısa zamanda Perşembe pazarına gitmeye karar verirler. Perşembe sabahı adamlar evden gider gitmez peştamal üslüğü örtünen koluna bir sepet takıp pazarın yolunu tutarlar.
Hanım Aşa Nine gelinine tembih eder yolda.” Ümmü, fiyatını sorduğun bir malı, hemen çek hundan bene deme sakın ha. Bazalık edelim, işimize gelirse alırız.” Birkaç şey aldıktan sonra bir portakal satıcısına uğrarlar. “Portugal kaç para oğlancazım!” “Nine! Alın bakalım. Size üç kilo beş lira” Ümmü gelin hemen karşı çıkmış. “Üç kilo beş, pahalı!” “ Siz bir fiyat verin, sizinkini duyalım.”demiş kayaf. Hanım Aşa Nine de katılmış pazarlığa “ Kilosunu iki liraya ver de alalım!” Kayaf bu teklife şaşırmış ama belli etmemiş. “ Hesap bilmiyor herhalde bunlar” diye düşünmüş.” Tamam, sizin dediğiniz gibi olsun” Kilosu iki liradan portakal almışlar.
Evin yolunu tutmuşlar. Yolda Ümmü “Ana, bazâlık etmeyi de öğrendik. Memur garısı olmak vamış bu dünyada! Oğluna söyle, bundan böyle bazara biz çıkalım!”