Kumarbaz istedikten sonra her yerde, her ortamda kumar oynar derler ya işte yıllar önce şehir içi veya şehir dışı mekanlarda yörenin kumarbazları belirlenen gün ve mekanlarda buluşurlarmış. O mekanlardan biri de Abbas Meydanındaki Hoca’nın kahvesinin üst katıydı.
Buluşma sırası Buldan’a geldiğinde Abbas Meydanında Kadillak taksiler dikkat çekerdi. Aydınlı çiftlik ağalarından biri de o gün Buldan’a erken gelmiş. Kahveye oturmuş ve etrafına kahve söylemiş ve muhabbet sırasında sürek avcılığına meraklı olduğunu, yanına alabileceği keskin nişancı bir avcı aradığını söylemiş. Mahalle sakinlerinden biri “ Mahallemizde Efe Dayı lâkaplı bir yiğidimiz var. İstersen çağırtalım. Gelsin” Efe Dayı’yı evden ağanın yanına alıp getirirler. “ Anlat bakalım Efe! Ne tür marifetlerin var? “ Tek tüfekle ilanı üç kere selam verdikten sonra alnı çatısından vururum uzaktan !” “ Neden üç kere selam verdikten sonra vuruyon?” “ Üçüncü selamdan sonra ilan yanına yaklaşan adamı sokar ağam!” Bu cevap ağanın çok hoşuna gider. O geceki seanstan sonra Efe Dayı’yı yanında götürür. Ertesi günde sürek avına çıkarlar. Efe’ye domuz sürüsünün geçtiği gediğin orta önezesinde pusuya yatmasını söylerler. Av başlar, atılan kurşunlar ürken domuz sürüsü Efe’nin yattığı yerden geçer. Tüfeğini kendine siper ederek korunmaya çalışsa da yara bere içinde ve tozun toprağın içinde kalır. Yardıma gelen avcılar “ Dayı’ Sen bu tüfeği domuzlara gösterdin herhalde. Domuz tüfeği gördü mü insanın üstüne yürür.Sen acemi avcı çıktın be!“ diye dalga geçerler.Belli etmez o sırada ama tufaya getirildiğini düşünür.
“ Nasıl olsa bir gün bu deyuslar Buldan’a gelirler. Ben biliyom onlara ne etceme!” Kendince bir plan yapar ve gelecekleri günü beklemeye başlar.
Abbas Meydanında Kadillak’ları gören Efe Dayı gumarcıların geldiğini fark eder. Hemen planı uygulamaya başlar. Bir heybe dolusu afyon otu ve ablasına götürür. “ Bizim gız! Bu otlardan bene bir tepsi dolusu bezirme yapıve, bol keşlik gat, tadı yerinde olsun. Acele et!” Ablasının yaptığı bezirmeleri akşama yetiştirir ve lokalin kapısını çalar. “ Hayır getirdim! Açın kapıyı!” “ Akşam akşam hayır mı olur bilader!” der kapıyı açan işletmeci. “Hayırın sabahı akşamı mı olur, Gelen hayır geri çevrilmez. Al şu tepsiyi misafirlere dağıt, sevabına!” Tepsiyi bırakıp, evine döner. Ortalığın iyice kararıp, el ayağın çekilmesini bekler.
Gece olunca bağ testeresini çıkarır. Ağanın arabasının kapı kilidine ucunu sokar ve bir hamlede açar. Torpido gözünün içine bir torba esrarı zula eser. İz bırakmadan arabadan ayrılır. O yıllarda yukarı parkın altında, eski hükümet binasının, kapı girişinin solundaki bölümde hizmet veren karakola gider. “ Aziz komiseri görcem! Mühim bir ihbarda buluncem!” Komiserin odasına alırlar Efeyi. Kumarcıların esrar satıcısı ve içicisi olduklarını, şu anda lokalde kumar oynadıklarını söyler. Lokali basan polis, afyon otundan yedikleri bezirmelerle kafaları bir hoş kumarcıları toplar ve nezarete atar. Arabadaki esrarı aramada bulurlar. Efe Dayı da kendine yapılan oyunun intikamını fazlasıyla almışolur.