Esnemek, hapşırmak, geğirmek, öksürmek, yellemek, göz seğirmesi, kulak çınlaması, vücut titremesi, vücut kıllarının diken diken olması, herhangi bir organın ağrıması… Vb. Bedenen ve ruhen sağlıklı bir insan vücudunun, bir sağlık sorunuyla karşılaştığında yaptığı ani tepkiler, refleks hareketleri.
İnsan yüzünün bir refleks hareketi olan esnemek, vücudumuzdaki kanda, özellikle beynimize giden kandaki oksijen oranının düşmesi sonucu gerçekleşir. Beyinde, esnemeyi sağlayan merkez “Hipotalamus” bölümünde bulunur.
Esneme olayı anne karnında başlar. Vücudun içinde bulunduğu oksijen şartları çerçevesinde, esneme sıklığı değişiklik gösterir. Örneğin, kapalı ve havalandırılmayan bir salonda bulunan insanlar, zaman ilerledikçe daha çok esnerler. Esneme olayının uyku ile bağlantısı ise beyni uyanık tutmak ve uykuyu bastırmak amaçlıdır. Esnemenin insan duygularıyla da ilgisi vardır. İnsanların durgun olduğu vakitlerde, canımız sıkıldığında esneme olayı görülür. İnsan, yatmadan önce ve uykudan kalktığı vakit daha çok esner. Esneme duruma, vücudumuzun kendini sakinleştirme çabasıdır. Örneğin, önemli bir sınav öncesinde genellikle esneriz. Bu durum, heyecan durumumuzun azaltılması anlamına gelir. Uykusuz, aç, yorgun olunca da sık sık esneriz.
Esneme olayı bulaşıcıdır. Yüz hatlarımızdaki değişimi gören kişiler bundan etkilenir ve esnemeye başlar. Bu olay tıpkı gülme olayında karşısındakinin etkilenip gülmesi gibidir. Bir başka örnek; bir kişi burnunu, ensesini, kaşını vs. başının bir yerini kaşısa yanındakiler de ani refleks hareketiyle aynısını yaparlar.
Esneme, kültür farkı olmaksızın tüm insanlarda görülen biyolojik bir harekettir. V kas gerginliğinin azalması sonucu meydana gelmektedir. Bilimsel araştırmalarda insanların %90’ı günde bir ile on beş kez arası esnemektedir. Yemek yedikten sonra ve geğirirken esneme olayı artmaktadır. Bir başka istatistikte insanların %70’i bir başkasının esnemesini gördüğünde esnemektedir. Esnemeyi ağzımızı açmadan gidermeliyiz. Eğer kuvvetli esneme olayı varsa ağzımızı elimizle kapatmalıyız.
Hayvanlarda da esneme olayı görülür. Kuşlar, maymunlar, etçil hayvanlar, evcil hayvanlar(at, eşek…) sık sık esnerler.
Esnemek ile ilgili Peygamberimizin(S.A.V) hadisleri…
Ebu Hureyre Radıyallahü Anh’tan nakledilen bir hadis “Esnemek şeytandandır. Sizden biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu karşılasın. Çünkü sizin biriniz (esnerken mübalağa ederek) “haaa” deyince şeytan (sevincinden) güler.”
Sahih-i Buhari Kitabı, Cilt-9, Sayfa-58, Hadis sırası-1357
Ebu Hureyre r.a’dan rivayette Hz. Muhammed (S.A.V.) şöyle buyurmuştur, “(Kulun medar-ı sıhhat ve hiffeti olan) aksırığı Allah(c.c.) muhabbet eder. (Eseri gaflet olan) esnemeyi de fena görür. Ey müminler! Sizin biriniz aksırıp Allah’a (c.c.) hamd ederse, onun Elhamdü lillah dediğini işten her Müslümana Yerhamükallah diye mukabele etmek, aksıran mümin için hak olur. Esnemeğe gelince, şüphesiz o şeytandandır. Birinize esnemek hali geldiğinde, gücü yettiği derecede onu gidermeye çalışsın! Çünkü biriniz esneyip “haaa” diye ağzını ayırınca onun gafletine şeytan güler.”
Sahih-i Buhari Kitabı, Cilt-12, Sayfa-165, Hadis sırası 2014
HİKÂYE-1
Adamın biri uzak bir şehirdeki akrabasına ziyarete gitmiş. Akşamüzeri akrabasının evine varmış. Karşılıklı hoşbeş sırasında misafir, açlığı sebebiyle sık sık esniyormuş. Bu durumu gören ev sahibi, misafire şöyle demiş:
Esir, esir esnersin,
Ya uykusuzsun, ya susuz!
Misafirde ev sahibine şöyle cevap vermiş:
Bizim eller, bizim eller,
Bizde yatmadan yemek yerler!
Ev sahibi bu sözlere şöyle karşılık vermiş:
Bir yel esti, bir yel esti,
Bu âdeti bizden kesti!
Bundan sonra misafir söyleyecek söz bulmamış, aç açına yatmış.
HİKÂYE-2
Bir kişi atı üzerinde uzun bir yolculuğa çıkmış. Epeyce yol aldıktan sonra, güneş batarak gün dinlenmek üzereyken, bir çeşme yanına varmış. Çeşmenin yakınında bir dam(üstü toprak örtülü) ev varmış. Atını çeşmede sulamış, otlaması için bir ağaca bağlamış. Gitmiş evin kapısını çalmış. İçeriden birisi “Kim o?” diye seslenince “Tanrı misafiri” demiş. Kapı açılmış. İçeri buyur edilmiş. Hal, hatır, sohbet başladığında, ev sahipleri “Misafir aç gelmiştir.” düşüncesiyle, sofra hazırlamaya başlamışlar. Bunu bilmeyen misafir, açlığından esnemeye başlamış. Lafı döndürüp dolaştırıp esnemeye getirmiş. Şöyle demiş “Ee arkadaşım, insan üç şeyden esnermiş: Yorgunluk, uykusuzluk, açlık. Sizin kapınızı çalmadan önce, biraz ilerideki çeşme başında atımdan indim. Atımı suladım. Otlaması için ağaca bağladım. Kendim de ağacın dibinde oturarak ağaca dayandım. Uyuyakalmışım. Uyandığımda karanlık bastırdığı için sizin kapınızı çaldım, Allah razı olsun buyur ettiniz” . Kendince mesaj vermek istemişti ama bu arada yemek sofrası kurulmuş, misafir yemeğini yemiş, karnını doyurmuş, döşekte rahat bir uyku uymuş.
KAYNAKÇA: İnternet, Sahih-i Buhari Diyanet İşleri Bakanlığı Yayınları, Uzman Dr. Soner Özer, Süleyman Çiçek(1903-1986), Aliksan Şenözen(1937)