Osmanlı devlet kaynaklarında Merkez Efendinin doğum yeri, en güvenilir kayıt olarak iki yer gösterilir. Denizli sancağı- Buldan kazası- Sarı Mahmutlu köyü ve Kütahya vilayeti- Lazikiye kazası- Aydaz bucağı- Sarı Mahmutlu köyüdür. İlk eğitimini babası Hafız Mustafa ve ailesinden aldığı ancak köyden kaç yaşında ayrıldığı ve Denizli’ye ne zaman geldiği net değildir. O tarihlerde şu anki Buldan yerleşkesinin olduğu yerin ormanlık bir bölge olduğu tahmin ediliyor. Ancak Buldan’ın kuruluşunda ilk yerleşmeye başlayan ailelerin, Çağış bölgesindeki Çarşamba-yıLazikiye diye bilinen kasabadan(veya kazadan) geldikleri biliniyor.
Anadolu Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra Anadolu’da beylik ilan edilerek küçük devletler oluşmuş. Osmanlı beyliği, diğer beylikleri emri altına alarak, büyük devlet olma yolunda ilerlerken, emrine aldığı beyliklerin beylerinin aile bireylerini öldürmemiş. Aksine boş ve geniş Anadolu topraklarında değişik bölgelere yerleştirmiş. Göçebe Türk topluluklarını (Yörük, Türkmen) özellikle Bizans sınırlarında iskâna (Yerleşik düzene) zorlamış. İşte böyle dağıtılan beyliklerden bir aile obası Dımbazlar köyü Başalan bölgesine, başka bir beyliğe ait aile obası Sarı Mahmutlu köyüne yerleşmiş.
Sarı Mahmutlu’ya yerleşenler, Osmanlı devleti kendilerine, kendilerini orada zorla yerleşime mecbur tuttu diye, erkek çocuklarına 1980 li yıllara kadar Osman ismini vermemiş. Bugün Sarı Mahmutlu ve Dımbazlar’da “Bey” lakaplı aileler var.
Haziran 2010 yılında Sarı Mahmutlu köyünde Bey ailesinden Musa Güngör (1930-2017) ile yaptığım sohbette özetle şu bilgileri aldım.” Atalarının bir bey ailesinden geldiğini, şu anki köy yerleşim yerinin üçüncü yerleşim yeri olduğunu, çevrede değişik zamanlarda iki yerleşim yaşandığını, Merkez Efendinin Gocagöl yaylasındaki ilk yerleşim yerine yerleşen Yörüklerden olduğunu, Gocagöl yaylasındaki büyük kabrin Merkez Efendinin atası olup olmadığını bilmediğini, Merkez Efendinin kendi atalarından olduğuna dair büyüklerinden bir şey duymadığını, ikiz kardeşi Haydar Güngör’ün (1930-2015) Denizli’ye doktora gittiğini…”
Merkez Efendinin Denizli’de medrese eğitimi aldığı, çok zeki olduğu için kısa zamanda ilmini ilerlettiği biliniyor. Nasıl ki 2000 li yıllardan önce köy okullarında bir iki öğretmen olurdu, öğretmen bir sınıfın öğrencileri ile ilgilenirken, diğer sınıfların başına ya o sınıftan ya da bir üst sınıftan yetenekli bir öğrenciyi sınıfla ilgilenme sorumluluğu verirdi. İşte Merkez Efendi de medresede okurken böyle sorumluluk almış. Hatta daha 15li yaşta öğretmenlik hakkı verilmiş. Daha o yaşta Kuran-ı Kerim’i yorumlayış farklılığı “İlim öğrenmek kadın- erkek her Müslümana farzdır” emrine uygun, ilim öğrettiği öğrencilerini aynı sınıfta kız- erkek birlikte okutması, belki Merkez Efendinin gelecekte “Büyük Adam” olacağının sinyallerinden biri idi. Bu davranışının, yobaz(Kara cahil) veya kendini çekemeyen fesat kişiler tarafından padişaha şikâyet edilmesi, önünün açılmasına sebep olmuş. İlminin gelişmesinde Denizli medresesi, Bursa Veliyüddin Medresesi, Amasya Habip-i Karamani tekkesi, İstanbul Etyemez tekkesi, Koca Mustafa Paşa Asitanesi(Sünbül Efendi tekkesi) etkileri olmuş. Tasavvufa yöneldikten, Halveti tarikatına girdikten sonra, ilmini geniş çevrelere yaymaya başlamış. Sırayla Aksaray’da Kovacı Dede (Sevindik Dede) zaviyesi, Manisa Bezm-i Âlem Hafsa Sultan tekkesi, Koca Mustafa Paşa Asiyanesi, kendi yaptırdığı tekkede ilim öğretmiş. Fatih ve Ayasofya camilerinde vaaz vermiş. Merkez Efendi üç evlilik yapmış. Etyemez Şeyhinin kızı, Sünbül Efendinin kızı Rahime Hatun, Padişah Yavuz Sultan Selim’in kızı (Sadrazam Lütfi Paşanın hanımı olan, daha sonra boşandığı) Şah Sultan oluyor. Uşak vilayet merkezinde kabri olan Şeyh Ahmet Efendi, Merkez Efendinin Şah Sultandan olan oğludur.
Merkez Efendinin İstanbul Eminönü bölgesi Merkez Efendi Mahallesi, Merkez Efendi caddesi üzerinde bizzat kendisi ve talebelerinin yaptırdığı tekkede şu bölümler bulunuyor. Bir mescit, tevhidhane, derviş hücreleri(öğrenci odaları), Merkez Efendi vakfı olan bir hamam, Merkez Efendi türbesi, şifalı su kuyusu, mağara görünümlü Merkez Efendi çilehanesi. Merkez Efendinin birkaç şiirinden(ilahisinden) başka eseri yoktur. Satırlara yazacağına, Sadırlara(gönüllere) yazmayı tercih eden, insan irşat etmeyi yeğleyen bir mühendistir. 90 yılı aşan ömründe Türk- İslam dünyası ve Anadolu coğrafyasında müstesna bir yere sahiptir. Denizli Çamlık’ta her sene baharda bir gün Merkez Efendi’nin torunlarıyız diyen bir grup piknik yapıyorlar. Bu grup üyelerine ulaşabilmemiz mümkün değil ama bu yazımızı okuduktan sonra Merkez Efendi’nin torunlarının bize ulaşmalarını bekliyoruz. Bu konuda bilgi olarak yardımlarını bekliyoruz.
Kaynakça- 1 – Denizli Valiliği İl Kültür Müdürlüğü, Türk Kültür Tarihinde Denizli Sempozyumu- Bildiriler- 27-30 Eylül 1988, sayfa 74/86, hazırlayan- Mehmet Seyhan Tayşi
2- Haziran 2010 – Sarı Mahmutlu köyü söyleşi notları
3- Eğitimci Cevdet Kazak mektubu
4- Buldan sempozyumu, 23-24 Kasım 2006
Merkez efendi denilen zatın ismi nedirki