Hacı Arap Mehmet Mercan, gençlik yıllarında İzmir’e çalışmaya gitmiş. Un fabrikalarında işçi olarak çalışırken Nakşi tarikatına girmiş. Babası Osmanlı devletinde ve Cumhuriyet devletinde posta memurluğu yapmış, medrese eğitimi almış. İlk eğitimini babasından almış. Evlendikten sonra Buldan’da dokumacılık yapmış.
Namaz kılarken Allah- u Ekber deyip ellerini bağlayınca, Kuran okumaya başlayınca bu dünyadan ayrılırmış. Kâbe gözünün önüne gelir, Peygamberimiz (SAV) imam olurmuş. Bu duygu ve yaşayış içinde kendinden geçer, huzuru ilahide burnu dizlerine değecek kadar eğilirmiş. Namaz kılarken ve tefekkür ederken, kendinden geçer, yüksek sesle Allah(CC) diye bağırırmış. Biz bazen Abbas Camiinde namaz kılarken bu sesi duyar korkardık. Zira ortaokul, lise çağlarımızdı.
Bir gün Hacı Arap Mehmet yaya olarak Hacca gitmeye karar vermiş. 1970 yılı. O zamanlar mendil(Yağlık)ve grapon dokuyormuş. Başlamış hac yolculuğu hazırlığı yapmaya. Çevreden tanıyanlar “Bu devirde yaya gidilmez” diyerek yaya gitme fikrinden vazgeçirmişler. Aralarında para toplamışlar. Otobüs firması yetkilisi de yolcu ücreti almayacağını söylemiş. Bu şekilde hacca gidip gelmiş. Ölünceye kadar da örnek bir hacı olarak yaşamış.
Kaynakça – İdris Mercan(1940)
RESİMDEKİLER- Kadı Hacı Hilmi Dede, Münabit Osman Ağa, Kıp Kıp Asım Gürdenli ve kardeşi Sarhoş Faik, Avukat Sadettin ve Sarhoş Emin, Kuyumcu Fevzi’nin kardeşi Mustafa, Odacı Arap İdris, Ben Ben Osman