1926-1930 ile 1934 – 1938 yıllarında iki dönem Belediye başkanlığı yapan Talat Tarakçı, zamanında büyük bir kaza ola, hareketli bir ekonomiye sahip olan ama yerleşim görüntüsü olarak büyük bir köy görüntüsündeki Buldan’ımızı Cumhuriyet yönetimine yakışır medeni bir şehir görüntüsüne kavuşturmak için kararlar almış. Alınan kararlar ve gerçekleşen çalışmalardan tespit edebildiklerimizi yazıyorum. Bu uygulamalar ve çalışmaların yapıldığı yıllar ve 1980 lere kadar yurdumuzun vilayet olmuş birçok şehrinde bu çalışmalar henüz yoktur. Şahsi kanaatim Talat Tarakçı Buldan için çağı yakalayan bir idareci, yıllar sonrasını görebilen bir başkan, ezilen halkı uyandıran, sade Buldan’ı değil Ege bölgesindeki dokumacıları bir çatı altında toplayarak örgütleyen süper bir insan imiş. Her insan gibi hatalı tarafları olmuş, fakat artıları eksilerinden çok fazla imiş.
1- O günkü Belediye Meclisi yeni mezar yerinin Bozalan köyü yakınındaki Hacellezler denilen taşlık ve ormanlık alanın olması kararını almış. Halk çok uzak olduğu için rahatsızlık duymuş. Şehrin ovaya doğru yayılması, yol kenarından geçen yolcuların dualarından istifade vs, sebepler düşünülmüş. O günlerde Paşalıların kahvehanede Talat Tarakçı ve Deveci Halil’in bulunduğu bir grup sohbet ediyormuş. Sohbet esnasında masalardaki birisi Tarakçı’ya “Yeni kabristanlığı Hacıellezlere yapacakmışsın. Orası şehre çok uzak, insanlar gidip gelemeyecek. Şurada tepenin arkasındaki Deveci Halil’in tarlasına karar alırsanız daha iyi olurdu, şehre daha yakın” diye şaka yollu konuşmuş. Deveci Halil lafı ciddiye alarak “Tarlamı benim elimden alacak yiğit göremiyorum.” Demiş. Onurlu ve inatçı bir kişiliği olan Tarakçı başlamış konuşmaya” Hacıellezler kabir yerini iptal ediyorum. Yeni kabir yerimiz Halil Ağanın tarlasıdır”. Belediye meclisinin yeni karar almasından sonraki süreçte taraflar senelerce mahkemelerde uğraşmış. Böylece bir şaka şehrin en verimli topraklarından bir kısmının harcanmasına yol açmış. Kaynakça- Hacı İbrahim Üstün( 1922-2005)
2- Eski kabirlik içinde yaşlı meşe ve çitlembik ağaçları varmış. Değişik ağaçlar yabani otlar ve bunların içinde vahşi bir yaban hayatı varmış. Çakal, tilki, sahipsiz köpekler, büyük yılanlar. Kabir bakımsız olduğu için kabrin kaldırılmasını isteyenlerde varmış. Atalarının kabirlerinin bulunmasından dolayı kaldırılmasını istemeyenlerde varmış. Belediye meclisi kararıyla ailelerin kabirlerini ücret ödemeden yeni mezarlığa taşıyabilecekleri Dellal Sururi vasıtasıyla halka duyurulmuş.
Başkan Talat Tarakçı gayrı resmi olarak, şehirde sarhoş, ayyaş, otçu varsa bir şekilde hepsinin gönlünü almış. Karnını doyurmuş. Belediye çavuşları nezaretinde, ellerine gazyağı tenekeleri ile eski kabristanlığı değişik noktalardan dört bir yandan, bir gece yaktırmış. Kaynakça – Süleyman Eralp (1919-2011
3- Yıl 1938. Çeltik Salih Özdil’in Çarşı mahallesindeki Fetçiler yokuşunda bulunan evlerin avlu giriş kapısını yenilemek istemiş. Nişanlı imiş. O zamanlar Belediye başkanı Yukarı Parktan üst taraftaki mahallelere bina yapımı ve tamir ruhsatı vermiyormuş. 1937 yılındaki kabir yangınından sonra 1938 de harita mühendisi getirterek, şehrin fen haritasını yaptırmış. Kabristan ve çevresindeki tarla ile boş arazilerin yerleşime açılması için imar planı yaptırmış. Buldanlıları imara açılan yerlerden arsa alması için zorlamak amacıyla ruhsat vermiyormuş. Halk ruhsat zorlamasıyla bölgeye insin, şehir Akçeşme’ye doğru, düzgün yapılsın istiyormuş. Çeltik Salih kayınpederi Harımcı İbrahim Çavuş ile Belediye Başkanı Talat Tarakçı’nın samimiyetine güvenerek, kapının tamiri için bir dilekçe yazmış. Belediyeye giderken, kayınpederi ile Tarakçı’nın yukarı parkta tavla oynadıklarını görmüş. Belediyeye gitmekten vazgeçmiş. Selam vererek dilekçeyi başkana vermiş. Talat Tarakçı dilekçeyi okumuş. Çeltik Salih’e dönerek yavaş sesle “Oğlum Salih, birinci söyleyeceğim şudur. Dilekçe kurşun kalemle yazılmaz, sen bu dilekçeyi al. İkinci söyleyeceğim şudur. Sen bu dilekçeyi vermedik ol, ben almadık olayım. Üçüncü diyeceğim de Abbas mahallesin de Bodrumlu Ali ustaya git, ölçüsünü aldır, kimse görmeden taktır.( Bodrumlu Ali usta marangoz Osman Aydınlı’nın eniştesi, Marangoz Hafız’ın damadıdır). Çeltik Salih kapıyı taktırmış. Belediye çavuşu akşam evin önünden geçerken eski kapıyı görmüş, sabah geçerken yeni kapıyı görmüş. Kendi kendine şöyle demiş. “Hayret yani, kapı bir gecede yeni olmuş”. Kaynakça- Aliksan Şenözen (1937-2016)
4- Yıl 1935- Buldan’ın yeşillendirilmesi, ağaçlandırılması amacıyla her aile bir tane ağaç dikmeye mecbur edilmiş. Dut, çınar, akasya, çam benzeri ağaç dikilecek, garantili tutması için birkaç sene devamlı sulanacak. Her aile diktiği fidanı koruyacak. Belediye çavuşları ağaçları kayıt altına alacak, Belediyede kaydı olacak, büyüyen bu ağaçlar bulundukları yere isim devamlı kontrol edilecek. Aile ağacını ister evi önüne, ister yol kenarına, ister dere kenarına, ister boş ve uygun araziye dikebilecek. Zamanla büyüyen bu ağaçlar bulundukları yere isim olmuş. Örnek olarak Karşıyaka mahallesinde bakkal dükkânlarının ve çeşmenin çevresindeki dikilen dut ağaçları nedeniyle halk arasında Dutdibi diye anılır. Yine Girne mahallesinde küçük bir meydanın adı halk arasında Dutdibi diye söylenir. Karşıyaka mahallesindeki ağaçlar çevre düzenlemesinde kesildi. Girne mahallesindeki ağaç sağlam duruyor. Kaynak- Sadık Uyum (1906-1981)
5- Buldan’da dokumacılık var ola geldiğinden beri hammadde dışarıdan gelmiş. İp, boya, diğer kimyasallar gelmiş, kumaş olarak dışarı götürülmüş. Bu durum beraberinde ticaret yapan esnafı ortaya çıkarmış. Bazen ip, kimyasal satan esnaf ayrı, kumaşı satın alan esnaf ayrı olmuş. Bazen aynı esnaf ip, kimyasal satmış, kumaş satın almış. Bu ticaret Osmanlı devleti döneminde Denizli’deki Ahilik teşkilatı tarafından kontrol edilmiş. Osmanlı’nın son zamanları ile Cumhuriyetin ilk yıllarında bazı esnaflar tekelleşme yaparak ip ve kimyasalları istediği fiyattan satmış, dokunan ürünleri istediği fiyattan almış. Talat Tarakçı 1937 de Türkiye’nin ilk kooperatiflerinden olan 1 No lu Dokumacılar Kooperatifinin kuruluşunda öncülük ederek, dokuma üreticisinin haklarının korunmasını, ezilmemesini sağlamış. Tekelci zihniyet o zamanda boş durmayınca Talat Tarakçı dokumacılık ile uğraşmamasına rağmen, dokumacıya ucuz iplik temini için kimseye haber vermeden Adana’ya giderek, Çukurova iplik fabrikasının bir yıllık üreteceği ipliğin parasını peşin vererek Buldan’daki dükkânından dokumacıya piyasanın yarı fiyatına ip satışı yapmış. Kaynakça – Durmuş Halil İnceoğlan (1928-2015)
6- Türk Hava Kurumu 1925 yılında kurulunca Belediye başkanlarına THK şubeleri açmaları için yazı gönderilmiş. Talat Tarakçı şube açma ruhsatı ve depozitonun yatırılması için Ankara’ya gitmiş. O günkü Büyük Millet Meclisi binası karşısındaki bürokratların yemek yediği ve yattığı Ankara Palas Oteline yerleşmiş. Atatürk’ten randevu talep etmiş. Çok şık giyindiği için hiç sorun yaşamamış. Atatürk’le buluşmuşlar. Kısa bir süre sohbetten sonra Atatürk kendisine “Sıkıntılı bir durumda devlete ne kadar yardım edersin?” diye sorunca şöyle cevap vermiş. “Elimdeki bitinceye kadar”. Bu cevap üzerine Atatürk, Tarakçı’nın arkasını sıvazlamış. Kendisine teşekkür etmiş. Kaynakça – Totocu Turgut Erensoy (1934-2019)
7- Ege bölgesindeki dokumacılık yapan üreticiler Babadağ, Kızılcabölük, Karacasu, Çal, Karahallı, Denizli merkez, köyler, Dinar, Kiraz, Uşak vs, yerleşim yerlerinden, Perşembe günü Buldan’a ürünlerini satmaya gelirmiş. Talat Tarakçı 1 No lu Dokumacılar Kooperatifi öncülüğünde bu yerlerden gelen dokuma üreticilerinin ortak olduğu Dokumacılar Birliği’nin kurulmasını sağlamış. Buldan merkezli Dokumacılar Birliğinin amacı, dokuma üreticisinin alışta ve satışta çok kazanmasını sağlamak, her türlü haklarını korumak, ezilmesini ve sömürülmesini önlemek imiş. Kısa zamanda Dokumacılar Birliğinin kasasında çok para birikmiş. Birlik başkanı Talat Tarakçı imiş. Buldan böylece Ege bölgesinde dokumacılığın merkezi olmuş. Tüm üreticiler eşit şartlarda üye imiş. Birlik yönetimi, kasasındaki paraya güvenerek aldığı bir kararla banka kurmaya karar vermiş. Bankaya isim koymuşlar. Mekikbank. Bankanın merkezi Buldan’da olacak. Denizli, İzmir ve İstanbul’da şubeler açılacak. Ama Talat Tarakçı’nın parlayan yıldızı ve ileri görüş yeteneğinden, ayrıca menfaatlerinin kaybolacağından korkan o günün Buldan sömürgecileri, ayak oyunları ile Tarakçı’yı yıpratacak faaliyetlere hız vermiş. Özellikle dokumacıya kooperatif yoluyla ucuza iplik temin etmesi, üreticinin dokumasını ederine peşin para ile satın almasından rahatsız olanlar iyice azıtmış. Kimi esnaf işi o kadar ileri götürmüş ki o zamanın “Belalı alkolik üçlüsünün eline biraz para ve bir kolon şarap vererek, şimdiki Belediye binasının olduğu yerdeki, Tarakçı’nın yaptırdığı eski Belediye binasının karşısına, Dörteylül okulunun duvarı ile Acıkara Ticaret dükkânının olduğu yerdeki Tekke Çeşmesinin önüne geçirtirler. “Kör başkan, in o makamdan “ diye bağırtırlarmış. Talat Tarakçı ne yaptıysa da bu insanları ikna edememiş, yaranamamış. Seçimi kaybettikten sonra 1941 yılında ömrünün zor kararını vererek Dokumacılar Birliği merkezini Denizli’ye taşımış. Önce Kaleiçi’nde, sonra yıkılan Ulu caminin karşısında “Mal Pazarı, mal yoncası” denilen kapalı dokuma alışveriş merkezi kurulmuş. Bu karar Denizli dokumacılığının yükselişi, Buldan dokumacılığının gerileyişi için dönüm noktası olmuş. Buldan’a dokumalarını satmaya gelen dokumacı, Denizli’ye gitmeye başlamış. Buldan’da o günden sonra dokumacılık ve ticari hala geri gidiyor. Denizli adını dünyaya duyurmuş. 1 No lu Dokumacılar Kooperatifi ortaklarının çoğu hisselerini alarak ortaklıktan ayrılmış. Sermaye azalınca banka kurma hayali sona ermiş. Kaynak- Suat Karcıer (1929-2009)
8- Halkımızın ürettiği süt ürünlerini, pekmez, yoğurt, tereyağını sağlıklı şartlarda satabileceği, dış etrafında Belediyeye gelir temin edecek dükkânların bulunduğu betonarme kapalı pazaryeri (Peynir Pazarı) yaptırılmış.
9- Osmanlı döneminde Denizli ve Aydın’a gitmek için şehir merkezinden şehir kütüphanesi yanındaki beton köprünün olduğu yerdeki yıkılan Kemer köprüden(Kemer köprü Çarşı Cami ile aynı sene yapılmış). Gölbaşı mahallesi Sekiyurt caddesinden, Noterci Esat bağının (Gök Bekir bağı), Kocaköprü alt tarafından Doğanköy (Mecidiye)- Oğuz köyü Yenice yarması- Tosunlar- Köprübaşı Denizli veya Aydın’a giderlermiş. Tarakçı şu an kullanılan Buldan Köprübaşı yolu, bu yol üzerindeki Kocaköprü ile Eldirek köprüleri, Akçeşme’den şehir kabrinin altından Sarıgöl’e giden yolun açılmasını sağlamış. Efe gazozlarından Buldan kavşağı(Çağış mevkii) arası yol 1980 den sonra açılmış. Kaynakça- Fehmi Atıl-(1938)
10- Mezbaha- (Salhane)- Osmanlı devlet yönetiminde şehirdeki kasapların hayvanlarını Yonatça çeşme yanındaki derede açılan bir çukur kenarında kesilir, etleri kağnı ile kasaplara verilirmiş. Tarakçı şu an kullanılan, kapalı modern mezbahayı yaptırmış. Kesilen hayvanların etleri kapalı at arabasıyla Bakırlı yönetiminde kasaplara verilirmiş. Yakın zamanda kapalı, soğutmalı arabalarla dağıtım yapılıyor. Özellikle kasapların açıkta hayvan kesmesi, kaçak, hastalıklı, ölmüş hayvan kesmesi engellenmiş. Mezbahada kesilen etler mühürlenmiş, halkın sağlıklı et yemesi sağlanmış. Kaynakça- Ali Baltalıoğlu( 1930-2020)(Devam edecek).
Talat Tarakçı'nın en küçük ve hayattaki tek oğlu olarak, ne yazık ki bu yazıyı bugün ilk defa gördüm. Çoğunu kulaktan dolma yarım yamalak bildiğim hadiseleri böyle derli toplu görmek beni çok memnun etti ve duygulandırdı. Sayın Süavi Uyum'a çok teşekkür ediyorum. Devamını heyecanla bekliyoruz.