1942 doğumlu. Buldan’ımızın yetiştirdiği nev’i şahsına münhasır önemli kişilerden.28 kasım günü yaşama veda etti. Ertesi gün Buldan’da toprağa verdik.
Daha önceleri de tanırdım kendisini ancak dostluğumuz 1970 lerin ortalarında Buldan’da doktorluk yaptığı yıllarda başladı. İlkokuldan sonra uzunca bir süre öğrenimine ara vermiş. Çobanlık yapmış, inek gütmüş.
Buldan’da doktorluk yapmaya başladığında bir anda halkın sevgili doktoru olmuştu. O yıllarda doktor hastanın ayağına giderdi. Evlere girip çıkarken zorluk olmasın diye ayakkabısını bağlamaz , devamlı bağsız dolaşırdı.Muayene bitince hızla kapıya yönelir hasta sahibi arkasından yetişip cebine bir para koyabilirse ne konduğuna bakmaz, durumu uygun olmayandan zorla da vermek istese asla muayene ücreti kabul etmezdi.
İş bununla bitmez, hasta sahibinin ilaç alacak parası yoksa ilaçları da doktor alır, parası olmadığı için de eczacıya doktorun hesabına yazdırılırdı. Parayı sevmedi, sevemedi. Ne az ne çok. Hiç sevmedi. İstese çok para kazanır refah içinde yaşardı. Ama bunu hiç istemedi.
Bir gün kahvede otururken yoldan geçen birinin kim olduğunu sorar. Yanındakiler öğretmen olduğunu söylerler. Biraz önce o öğretmeni muayene etmiş ve yirmi lira muayene ücreti almıştır. Bunun üzerine öğretmeni yanına çağırır ve aldığı yirmi lirayı öğretmene geri verir. O günlerde öğretmenler maddi sıkıntı içindedir.
Bu durum çoğu Buldanlıyı memnun etse de bazı çevreler bundan rahatsız oldu. Kendisine kurulan bir komplo sonucunda çok sevdiği Buldan’ı ve halkını terk etmek zorunda kaldı.Bundan sonra tıpta uzmanlık sınavlarına girerek kısa zamanda psikiyatrist oldu.Zekasının sınırı yoktu.Daha sonra hipnoz konusunda da uzman oldu.Bakırköy akıl hastalıkları hastanesinde çalıştı.
Gençlik yıllarımızda o hayhuy içinde farkına varmamışız.Elbette o kadar duyarlı biri olur da şair olmaz mı.Bu yönünü çok sonra öğrendim. Ham şiirler adını verdiği şiir kitapları elime geçtiğinde iki kez şaşırdım.Birincisi karşımda çok çok usta bir şair vardı.İkincisi bu kadar yetenekli biri o ölçüde alçakgönüllü davranıp şiir kitabına ‘Ham Şiirler’ adını vermişti.
Hastalandığını , Ege Üniversitesinde tedavi gördüğünü biliyordum.Ama kendisinin bana söylemesini bekliyordum.Ne var ki o bir türlü hasta olduğunu bana söylemiyordu.Sonunda dayamayıp konuyu açtım.Hastaneye ziyaretine gelmek istediğimi söyledim.Gelmemi istemedi.Ne yapabilirdim.Tabii ki saygı duydum.İsteği üzerine hasta olduğunu kimseye de söylemedim. Durumunu yakından izliyordum. Gittikçe kötüleşiyordu.Telefon konuşmalarımızı kısa tutmaya çalışıyordum.
Bir gün bir sürprizle karşılaştım. Benim için bir şiir yazıp göndermiş.Hayatta aldığım en değerli armağandır. Şöyle demiş:
09.07.2015
MANİ DAR ŞİİR (Mehmet Seyrek’e)
Bir sivri dil
Kirpi kafa
Bir adamdan
Şiir yapa
Af eder mi
Dost dünyası
Tanık fazla
Sunuş hata
Beş parmakta
On beş hüner
Ata usta
Usta dülger
Sedeftendir kemiği
Aromadır iliği
Çatıyı ipek ibrişim örter
Soldan sağa bakışı
İnsanda insan tartışı
Dostluğa dostluk katışı
Sığar mı bir şiire
Sıkı adama
Seyrek demişler
Ender Bulunur.
Dr. Yaşar Ertunç
Şiir böyle. En son aradığımda sesi çok kötü geliyordu.Telefonda ağlamamak için kendimi zor tuttum.Önümüzdeki yaz Buldan’a gel dedim.Gelemeyeceğini biliyordum.Gelirim dedi.Gelemeyeceğini biliyordu.Dostlar bazen birbirine yalan söyler.
Dostlukla kalın.