Bundan 65 - 70 yıl önce Alemşahlı Köyü’nde camii yapılacak. Buldan’a usta marangoz, yapıcı bulmaya gelirler. Galip Mustafa amca (Galip Ahmet abinin babası) ve Kerem Özdoğan amcayla (Kerem Salih ve Şoför Kerem Ahmet abinin babaları) ile anlaşırlar.
Bunlar iki samimi arkadaşlar. Daha sonra iki arkadaş köye giderler; nerde vasıta tatbikî tabanvayla. Uzun bir yolculuktan sonra köye varırlar. Muhtarı bulurlar. Muhtar bunlara yatacak yer ayarlar ve köylüleri meydana toplar ve şöyle der “Bundan sonra her gün bir aile yemeklerini hazırlayacak” diye tembih eder.
Ertesi gün yemek faslı başlar, öğle bakla, akşam bakla haşlaması. Ertesi gün bakla yoğurtlaması, akşam baklanın başka bir yemeği derken 10 gün geçer. Tam da baklanın mevsimi, imkânlar, görgüler bugün ki gibi değil.
İki arkadaş ayıp olmasın diye seslerini de çıkartamazlar. Bir gün cuma namazına gidilecek, giderken yolun kenarından bakla bahçesinden Kerem amca 2-3 dal bakla koçanı koparır ve dalları ceketinin içine yaprakları ensesinden görülecek şekilde yerleştirir.
Köylüler caminin yanında toplamışlar oturuyorlar, iki arkadaş yaklaşınca “Buyurun ustalar hoş geldiniz” diye yer gösterirler. Tabi bunlar oturunca ensesindeki yeşillikleri gören köylüler merak edip sorarlar “Ustam bu ensendeki nedir?” Usta da onun hiç farkında değilmiş gibi hani nerde deyip elini ensesine götürür. Ceketinin içinden kökleri ile birlikte çıkarır ve şöyle der “Tevekkeli 10 gündür bakla yediğimizden kök salmış mübarek” deyince köylüler gülmekten kırılırlar.
Muhtarın kafası dank edince ustalar mesaj alınmıştır der. Köylülere tembih eder, “bundan sonra her gün ayrı ayrı yemek yapılacak” der. Belki de köylülerin haberleri yok yaptıkları yemekten birbirlerinden.
Böylece ustalarda rahat etmişler. Allah gani gani rahmet etsin.
Kaynakça: Galip dedenin torunu Cip Ali Mehmet