Değerli Buldanlılar, geçtiğimiz günlerde yukarı parkta arkadaşlarla sohbet ederken yan masada bazı gençlerin istemeyerek konuşmalarına kulak misafiri oldum. Gençlerin bazıları, Buldan’ı pek sevmediklerini, sanki Buldan’da birçok şeyin son 25-30 senede yapıldığını, daha önceleri sanki hiçbir şey yokmuş Buldan’ımız her şeye yeni kavuşmuş gibi konuşuyorlardı.
Özür dileyerek sohbetlerini böldüm. Bakın gençler şu yaşadığımız güzel Buldan’ın kıymetini iyi bilin, doğduğunuz, okuduğunuz, büyüdüğünüz, çoluk çocuk sahibi olduğunuz yaşadığınız bu kenti öyle küçük görmeyin. Sizlerin eskilerden pek bilgi sahibi olmadığınızı görüyorum. Zaman zaman Buldan’da YAŞAM Gazetesinde eski Buldan’dan bahsettiğim çok oldu ama size sıkılmayacaksanız biraz bahsetmek isterim, dedim. Gençler memnun olacaklarını söylediler. Bende başladım anlatmaya. 1950 yıllarında İzmir’e her gün beş tane otobüs kalkardı buradan. Ferah Turizm adı altında şoför H. Mehmet Uçar abi tarafından şimdiki Kordon Apartmanı olduğu yerde yazıhanesi vardı. İki tane futbol kulübümüz vardı. Biri babamın da futbol oynadığı Buldan Gençlik Kulübü(Genelde Demokrat Parti ağırlıklı), diğeri Mekikspor Kulübü (Cumhuriyet Halk Partisi ağırlıklı).
Şimdiki Pekdemir marketin bulunduğu Numune Kardeşler sineması, arkadaki boşluk yazlık sinema, yukarı parkın binası kışlık, parkın bulunduğu yazlık daha sonraları Kızılay sineması, bir arada Güzelleştirme sineması vardı ama o uzun ömürlü olmadı. Bir ara üçü de aynı zamanda faaliyet gösterdi. Sizler keşke o yazlık sinema dönemlerini yakalayabilseydiniz, keyfini yaşasaydınız. Güzelleştirme binası yokken 1960 yıllarının başları iki tane voleybol sahası vardı. O zamanlar el tezgâhlarının olduğu dönemler, yazın saat dörtten sonra akşam ezanına kadar iddialı bir sinema parasına çok güzel maçlar yapılırdı. En az 250-300 seyirci topluluğu olurdu. Bizler o zamanda ortaokulda okuyorduk, hani nerde böyle aktiviteler söyleyin gençler. Gömmüşsünüz avuç içi kadar sanal dünyanın içine kafanızı kaldırdığınız yok, biraz araştırın, Buldan’ın mazisini, kültürünü hangi şartlarla bugünlere gelindiğini. Buldan sanata ve sanatçıya çok değer verir. 1950 yıllarında zamanın değerli ses sanatçıları tiyatro toplulukları Buldan’ a gelmiştir. Münir Nurettin Selçuk’tan tutun, Behiye Aksoy, Gönül Yazar, Nigar Uluer, adını sayamayacağımız gelmişlerdir. Belik bunlar sizin için pek bir şey ifade etmeyebilir. İçinizden sorarım hanginiz tiyatro kültürünü yakaladınız. Bizler taş plaklardan Hafız Burhanlar, Müzeyyen Senarlar, Hamiyet Yücesesler ve Zeki Mürenlerle büyüdük. 1970 -80 li yıllarda birçok meşhur sanatçılar turnelere gelmiştir. Birçoklarıyla tanışıp sohbet etme şansını yakalamıştım. 1979 yılında İbrahim Tatlıses Kızılay sinemasında Sarıgöl ile ortaklaşa program yapmıştı. Siz aşağı parka ismi verilmiş olan Talat Tarakçı, Cumhuriyetten sonra Belediye Başkanlığı yapan merhum hakkında ne biliyorsunuz sorarım. Bakın dinleyin, Atatürk Meclise bütün Belediye Başkanlarını toplar, herkesin ordumuz için ne yapabilirsiniz der. Herkes bir şeyler söyler. Sıra bizim Başkana gelir ve şöyle der. Paşam ben ordumuzu 6 ay beslerim der. Atatürk’ten çok büyük bir övgü alır. İşte bizim böyle güzel değerlerimiz vardır. Belki bugünkü gibi lüks yaşantılarımız yoktu belki ama çok güzel komşu ilişkilerimiz, dostluklar, büyüğe saygı, küçüğe sevgi vardı. Bir alışveriş kültürümüz vardı ki sepetler vardı. En altta sert gıdalar konur, onun üstüne ezilecekler, daha üzerine marul, ıspanak, maydanozla örtülür alınanlar görülmesin göz hakkı denen bir şey vardı. Çocuklar görür canları çeker diye. Görürlerse zaten verilirdi çocuklara. Şimdi öyle mi beyaz torbalarda her şey ortada görünüyor. Birde moda oldu fileler dağıtılıyor parayla marketlerde parayla satılıyor. Bunlarla alışveriş yapın diyorlar. Bizler 50-60 sene önce gördük yaşadık o kültürü, şimdi yeni bir şey gibi tanıtılıyor. Gençler biraz şu internet ve cep telefonlarından başınızı kaldırıp aile büyüklerinizle sohbetler yapın konuşun, Buldan’ın geçmişi hakkında bilgi sahibi olun. Buldan’ımız öyle kolayca harcanacak bir yer değildir. Gerek yaşam tarzı, gerek giyim, yemek kültürü, konuşma tarzı, tekstildeki gelişmesi, suyu, havası ve sembol olmuş insanlarıyla Denizli’nin kazalarında fark yaratmıştır. Bakın devlet katkısı olmadan Buldan’daki kamuya ait binaları Buldanlı hayırsever işadamlarımız tarafından yaptırılmıştır. Var mı acaba etrafımızda böyle bir kaza örneği. Ne olur biraz araştırın, bilgi sahibi olun, beni tanıyan bazı gençler amca bu telefonlar olmasa nasıl bir hayat olurdu diye soruyorlar. Bende bu insanlar nasıl yaşamış bir sorun araştırın diyorum. Sürçü lisan ettiysek affola, gençler hepinizi seviyoruz. Sizler geleceğimizsiniz. Herkese saygı ve sevgiler, daha güzel bir Buldan için el ele verin. Bu vesile ile Buldan’ımızda yaşayan ve dışardaki değerli Buldan’ımızın kıymetli hemşerilerimizin mübarek Kurban Bayramını candan kutlar, daha nice sağlıklı bayramlar görmelerini niyaz ederiz.