ferituz@gmail.com
ÖĞRETMEN SÜLEYMAN TUNÇ’UN ARDINDAN
Bu ay aslında başka bir yazı hazırlığı içindeydim. Fakat 3 Kasım günü sevgili İlkokul öğretmenim Süleyman Tunç’un vefat haberi gelince, Süleyman Öğretmenim için birkaç satır bir şeyler yazmak ve aziz anısı için tarihe not bırakmak istedim.
1978 Eylül’ünde İlkokula Dört Eylül İlkokulunda başladığımda üç tane birinci sınıf vardı. Şu anda yeni binanın olduğu yerde, tarihi ana binanın bulunduğu alt bahçeden ve yanlardan merdivenle çıkılan bir üst bahçe ve iki sınıftan oluşan küçük bir ek bina vardı. Bu küçük binada birinci sınıflar eğitim görürdü. Ben ilkokula başladığımda, sanırım o sene ilkokula başlayan öğrenci sayısı fazla olduğu için üç tane birinci sınıf olmuştu. Ondan dolayı A ve B şubeleri ek binada, C şubesi de mecburen ana binada eğitimini yapıyordu. A şubesinin öğretmeni rahmetli Nuri İşçioğlu, B şubesinin öğretmeni Osman Keskin, C şubesinin öğretmeni de 3 Kasım günü kaybettiğimiz rahmetli Süleyman Tunç’ du.
İlkokula başladığım gün hiç unutmuyorum, o sene okulların açıldığı ılık bir Eylül sabahı babamın elinden tutup okula doğru yürürken sabah erken saatlerde dokuma tezgâhını çalıştırmış bir atölyedeki radyodan yüksek sesle Vardar Ovası türküsünü işitmiştik. O anda babamın, ‘’Bu türkü Atatürk’ün en sevdiği türkülerden biridir’’ dediği hala kulaklarımda. O günden bu yana ne zaman bu türküyü dinlesem bu anı gelir gözlerimin önüne. Ben B şubesinde, kendisine sağlıklı ve uzun bir ömür dilerim Osman Keskin öğretmenimin sınıfında ilkokula başladım. A ve B şubeleri karşılıklıydık. Süleyman Tunç’un öğretmeni olduğu C şubesi de tarihi ana binadaydı. Birinci sınıf bittikten sonra ikinci sınıftan itibaren bizler de ana binaya geçiş yaptık. Ek binaya yeni birinci sınıf öğrencileri geldi. İlkokul dönemimiz boyunca ayrı şubelerde de olsak aynı dönemin çocukları olarak arkadaşlarımızla gerek okulda gerekse okul dışında hep beraberdik. Dördüncü sınıfın sonlarına doğru ise tahmin ediyorum okulda artan öğrenci sayısı nedeniyle yeni sınıf ihtiyacı oluşunca, bizim B şubesi iptal edilerek öğrencilerin yarısı Nuri İşçioğlu öğretmenin, diğer yarısı da Süleyman Tunç öğretmenin sınıflarına aktarıldı. İşte ben de bu aşamada Süleyman Tunç öğretmenin sınıfına geçiş yapan öğrenciler içindeydim. Dolayısıyla ilkokul eğitimimin dördüncü sınıfının son bölümünü ve beşinci sınıfın tamamını Süleyman Tunç öğretmenimizin sınıfında okumuş oldum.
Süleyman Tunç o dönemlerde otuzlu yaşlarının ikinci yarısında, genç, donanımlı, disiplinli ve mesleğini seven, öğretmek arzusu içinde olan idealist bir öğretmendi. Ders müfredatının öğretilmesinin yanı sıra eskilerin adabı muaşeret dediği görgü kuralları, toplu yaşam kuralları, büyüklere saygı konularına, temizlik ve düzene, genel kültüre, kitap okumaya çok önem verirdi. Lise eğitimini adeta Köy Enstitülerinin devamı niteliğindeki Öğretmen okulunda almış olduğunu vurgular ve bundan dolayı da gurur duyardı. Gerçekten de Türk Eğitim sisteminin inşasında büyük katkısı olan, ilkokullara öğretmen yetiştirmek gayesi ile kurulan Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonra bu boşluğu uzunca bir dönem 1974 yılına kadar Öğretmen okulları doldurmaya çalışmıştır. Sonrasında Öğretmen okulları Eğitim Enstitüsüne dönüştürülmüş, lise dengi seviyesinde ise önce Öğretmen Liseleri sonra Anadolu Öğretmen Liseleri yer almış ve nihayet 2014 yılında Anadolu Öğretmen Liselerinin de kapatılmasıyla lise seviyesinde öğretmen okulu kalmamıştır. Günümüzde öğretmen olmak için sadece Eğitim Fakültelerini veya Fen Edebiyat Fakültelerinin ilgili bölümlerini bitirmek ve ardından önce KPSS yazılı sınavını sonra da mülakat aşamasını geçmek gerekmektedir.
Süleyman Tunç öğretmen de Köy Enstitülerinin kapatılması sonrası açılan Öğretmen okulunda yetişmiş ve aynı geleneğin bir nevi devamı niteliğinde olduğu için, öğretmen okulunda sadece teorik eğitim öğretim dersleri değil, el becerileri, zanaat ve güzel sanatlar anlamında da yetkinlikler kazanmış ve birikimini öğrencilerine aktarmak için fedakârca çaba göstermiştir. Bizim dönemden önce ve bizim dönemden sonra da birçok öğrenci yetiştirmiş, hepimizin yaşam serüveni içinde iyi yerlerde olmamızda büyük katkıları olmuştur. Emekliliğine yakın dönemlerde artık idareci pozisyonuna geçerek bir süre Dört Eylül İlkokulu Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur.
Aydınlık, uygar ve demokratbir Türkiye’ ninvar olması için çaba gösteren, öğrencilerine doğruluğu, vatan ve millet sevgisini öğreten, ileri görüşlü bir Cumhuriyet aydını Öğretmenim Süleyman Tunç ile en son 2023 yılı yazında uzunca bir sohbet etmek fırsatı bulmuş ve elini öpmüştüm.
Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Öğrencilerine ışık olan öğretmenlerin yolu da ışıklar içindedir.
Aziz hatırasına saygılarımla…
Yorumlar
Kalan Karakter: