ferituz@gmail.com
TÜİK verilerine göre suça sürüklenen çocuk sayısı, bir önceki yıla oranla %13 arttı. Çocukların işledikleri suçlarda ilk iki sırayı yaralama ve hırsızlık oluşturuyor. Ne yazık ki, son dönemlerde çocuk suçluların işledikleri cinayet sayısı da azımsanmayacak boyutta.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 6/1-c maddesi uyarınca 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun (ÇKK) 3/1-a maddesi uyarınca daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde; 18 yaşını doldurmamış her insan çocuk sayılmıştır. Kişi 18 yaşından önce ergin (reşit) olsa da çocuk sayılmaya devam edecektir.
Demek oluyor ki, ilk cümlede bahsettiğim çocuk suçluların tamamı 18 yaşının altında. Hatta bazıları 16 yaşında ve daha küçük. Olayı bu boyutu ile değerlendirdiğimizde üzüntü ve endişe verici, korkutucu bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.
Hatırlarsanız geçtiğimiz Ocak ayında bu köşede yazmıştım; Türk Dil Kurumu ile Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi iş birliği yaparak, alanında uzman kişilerden oluşan bir değerlendirme kurulu tarafından 2024 yılı için belirlenen 7 kelime/kavram Türk Dil Kurumu’ nun internet sitesinde halk oylamasına sunulmuştu. Oylamaya değer bulunan 7 kelime/kavram içinden ‘’Kalabalık Yalnızlık’’ kavramı yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasında 2024 yılının kelimesi/kavramı olarak seçilmişti. İşte suça sürüklenen çocukları incelerken aslında insanların 2024 yılı için neden ‘’Kalabalık Yalnızlık’’ kavramını seçtiklerini düşünerek bir değerlendirme yapmak gerekir.
Araştırmalar, sosyal medya ve dijital teknolojilerin kullanımının artmasıyla insanların kendilerini daha yalnız hissetmeye başladıklarını göstermektedir. Sosyal medya ortamında takipçi, beğeni sayılarının önem kazanması, sözde ‘kalabalık’ bir ortam oluşturulması yalnızlık hissine çözüm gibi algılansa da yalnızlık hissini artıran bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Dijital dünyanın gelip geçici ilişkiler önermesi, yalnızlık hissini derinleştirmektedir.
Diğer yandan hayatın giderek artan hızı, artan insan hareketliliğiyle birlikte toplumsal bağların zayıflamasıyla bağ kurmakta zorlanan bireyler, kendilerini kalabalıklar içinde yalnız hissetmektedirler. Bireyin çevresinde insan sayısının fazla olması, kendisinin yalnızlık hissetmediği anlamına gelmemektedir. Aynı ev içinde aile bireylerinin olması, aynı yemek masasında yalnız hissetmeyi engellememektedir.”
Dijital dünyanın çocuklarında, gençlerinde hatta yetişkinlerinde kendilerini kalabalıklar içinde yalnız hissettiren bir ruh hali söz konusu olmalı ki bu 7 kelime/kavram arasında ‘’kalabalık yalnızlık’’ kavramı öne çıkmış. Kendini kalabalıklar içinde yalnız hisseden ve bu yalnızlığı duygusal yoksulluk ile birleşen çocuklar, iç dünyalarında kendilerini değersiz hissetmekte ve toplumda değer görme, farkına varılma, bir şeyler yapabiliyor becerisi sergileme içgüdüsüyle yasa dışı bir takım insanların güdümüne girebilmekte veya doğrudan bir suçlu haline gelebilmektedir. Burada şüphesiz ki çocuğun aile durumu, ailenin sosyoekonomik yapısı, çocuğa aile içinde gösterilen sevgi, aynı zamanda duyulan saygı, gösterilen ilgi başta olmak üzere, arkadaş ve dijital iletişim çevresi gibi önemli faktörler suça sürüklenen çocukların psikolojisini anlayabilmek için belirleyici olmaktadır. Tabi ki sadece aile özeline indirgeyerek genel bir yargıya ulaşmak da yeterli değildir. Çünkü toplumsal düzen içinde çocukluk çağından itibaren tüm gençlik dönemi boyunca aile dışı çevre de bir çocuk için önemli bir büyüklük teşkil etmektedir. Burada da ülkenin sosyoekonomik durumu, ülkenin merkezi ve yerel yönetimlerinin çocuklara verdiği önem, onların çağdaş dünya ile uyumlu eğitim ve psikolojik gelişim düzeyleri üzerindeki rasyonel politikaları, bütünün önemli bir parçasıdır.
Tüm önlemlere ve iyi niyetli yaklaşımlara ve politikalara rağmen suç oranını sıfıra indirmek elbette mümkün olamayacaktır. Fakat Türkiye’ de bir önceki seneye nazaran suça sürüklenen çocukların oranının %13 artmış olması gerçekten düşündürücü ve süratle üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur.
Yorumlar
Kalan Karakter: