Her sene Kasım ayının 3. günü Ekim ayı enflasyon oranının açıklanması ile birlikte geride bırakılan 12 aylık dönemin Üretici fiyat endeksi (ÜFE) dikkate alınarak ‘’Yeniden değerleme oranı’’ belirlenir. Yeniden değerleme oranı, takip eden takvim yılı için vergi, harç, ceza ve diğer mali yükümlülüklerin güncellenmesinde esas alınan yıllık bir artış oranıdır.
Nitekim 3 Kasım 2025 günü açıklanan Ekim ayı enflasyon oranı sonrasında 2026 yılı için uygulanacak yeniden değerleme oranı belirlendi ve % 25,49 olarak açıklandı. 2026 yılının vergi ve harçları, trafik cezaları, pasaport, kimlik, ehliyet, yurt dışı çıkış harcı, IMEI kayıt ücreti, motorlu taşıtlar vergisi ve devlete ödenecek diğer mali yükümlülükler ayrıca bir yasal düzenleme olmadığı takdirde bu oranda arttırılacaktır. Cumhurbaşkanının yeniden değerleme oranını %50 ye kadar arttırma veya eksiltme yetkisi vardır.
Yeniden değerleme oranı her ne kadar vergi ve harç ödemelerinin ne kadar artacağına yönelik bir oran olsa da yılbaşında asgari ücrete, memur ve emekli aylıklarına yapılacak artış oranları hakkında bazı ipuçları vereceği düşünülebilir. Bazı senelerde paralel oranlarda artış görülse de genelde yeniden değerleme oranı ile asgari ücret artış oranı arasında fark olduğu izlenmektedir. 2019 yılına kadar nispeten dengeli olan oranlar özellikle 2021, 2022, 2023, 2024 yıllarında yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle ve 2023, 2024 yıllarında asgari ücrete yılda iki kez artış yapıldığı için asgari ücret lehine daha yüksek olmuş fakat 2025 yılında yeniden değerleme oranı %43,93 açıklanmasına rağmen asgari ücrete %30 artış yapılarak asgari ücret aleyhine gerçekleşmiştir. 2026 yılı asgari ücret artışının geçen sene olduğu gibi önümüzdeki yılsonu hedef enflasyona göre belirleneceği düşünülürse bu sene de asgari ücret artışının %25,49 olarak açıklananyeniden değerleme oranının altında kalarak %20 gibi veya biraz üstünde olacağı ön görülebilir.
Enflasyon, özellikle kronik hale gelen enflasyon ülke ekonomilerinin istikrarı için çok önemli bir sorundur. Enflasyona erken evrede müdahale ederek kronik hale gelmesinin engellenememesi durumunda ekonomi ve toplum psikolojisi üzerinde meydana getireceği tahribat çok yüksek olmaktadır. Türkiye’de üç sene öncesine göre görece daha düşük bir seviyede olmasına rağmen ne yazık ki kronikleşmiş durumdaki enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi zamanı, ekonomi yönetimindeki kişiler tarafından bile 2027 senesi olarak işaret edilmektedir. Hal böyle olunca yeniden değerleme oranı ile asgari ücret artış oranının farklılık göstermesi de doğaldır. Kamu gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılamaya yetmediği dönemlerde yeniden değerleme oranı memur ve emekli maaşlarının, asgari ücret artışının üstünde olabilmektedir. Çok yüksek enflasyonun yaşandığı senelerde ise alım gücünün düşmesi ile birlikte toplumda artan tepkinin karşılanması ve eğer seçim dönemine isabet ediliyorsa popülist yaklaşımlarnedeniyle memur, emekli ve asgari ücret artışları yeniden değerleme oranının üzerinde olmaktadır.
Bu döngü uzun yıllardır devam etmektedir. Vergiler ve harçlardan oluşan kamu gelirlerinin artış oranını temsil eden yeniden değerleme oranı ile halkın büyük çoğunluğunu oluşturan çalışan kesim ve emeklilerin gelirlerindeki artışın dengeli olabilmesi için kamu harcamalarındaki israfın ve kamuda yeterli ve gerekli sayının üstündeki istihdamın önlenmesi en önemli şarttır. Özel sektör girişimlerinin artması ile birlikte hem üretim ve buna bağlı olarak istihdam artacak, hem de devletin vergi gelirleri yükselecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: