BULDAN'DA YAŞAMAK 3
Yayınlanma :
19.09.2023 14:58
Güncelleme
: 19.09.2023 14:58
ÜNİVERSİTE SINAVINDA BİR BULDANLI
Buldan, Güllü, İzmir ve Denizli’de geçen ilk ve orta öğretim yıllarım 1959 yılında sona ermişti. Hepimizin okullarımızdan mezun olarak çeşitli üniversitelere müracaat ediyorduk. O yıllarda şimdiki gibi bir merkezi sınav sistemi yoktu. Dolayısıyla farklı okulların sınavlarına girmek için ayrı ayrı başvurmak gerekiyordu. Ayrıca yüksek öğrenim kurumları çok az sayıdaydı ve sadece belirli şehirlerde mevcuttu. Yani liseden mezun olan herkes üniversite öğrencisi olma imkânı bulamıyordu.
*
Kimimiz tıp,kimimiz hukuk, kimimizde mühendislik veya mimarlık fakültesine başvurmuştuk.Bende İstanbul Yıldız Mimarlık (günümüzde Yıldız Teknik Üniversitesi) ön elemelerinikazanarak imtihan tarihinden bir hafta önce İstanbul’a geldim.Sınava girecek arkadaşlarlabuluştuğumuzda Beşiktaş’ta açılalı iki yıl olmuş Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurslarınakatılmış olan arkadaşlarım okulu överek benim de kaydolmamı ısrar ettiler.
FARKLI BİR OKUL
“Tatbiki” günümüz diliyle “Uygulamalı” demek. Yani “Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi”nin farkı, sanatın gündelik hayatta kullanımına yönelik “uygulamalı sanatlar” üzerine odaklanmasıydı.Okul, Almanların meşhur“Bauhaus” ekolünü benimsemiş bir eğitimi esas alıyor, üretime odaklanıyordu. Bu nedenleöğrencilerin tasarladıklarını atölyelerde yapma imkanları vardı.Hocaların,bölüm başkanlarının çoğu Alman’dı ve çoğunluğu sanat okulu çıkışlıydı.Okulun beş bölümü vardı: Tekstil, Seramik, Grafik, Dekoratif Resim ve İç Mimari.
KAYGIYLA UMUT ARASINDA
Ben de sınava girecek arkadaşlarımın tavsiyesine uyup Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nin (Günümüzde Marmara Üniversitesi)sınav için kaydımı yaptırdım ama fazla da ümitlenmedim.Zira sanat okulunda (meslek lisesinde) teknik resimden başka bir resim çalışması yapmamıştık. Gerçi ilkokulda resmim çok çok iyi idi. Öyle ki sınıf süslemelerini, duvar yazılarını, ilkokul öğretmenim rahmetli Nazım Hocamla birlikte yapardık. Hiç unutmam, bu çalışmaları yaparken eğer yanımızda başkası yoksa Buldan lehçesiyle konuşurduk. Sanat okulunda ise teknik resimde en düşük notum on üstünden dokuzdu. Yani gayet başarılıydım. Ama dediğim gibi… Uzun yıllardır desen çizmediğimve hazırlık kursu da almadığım için sınavı kazanabileceğimde pek umutlu değildim.
*
Her bölüme yaklaşık150 müracaat yapılmıştı.Ben hayalim olan iç mimari bölümüne kaydımı yaptırdım.Yetenek sınavı içinistenen malzemeleri temin ettim.Birinci gün, canlı model olarak büyük bir saksıda aslan pençesibitkisinin resmini yaptık.İkinci günü renk kompozisyonu çalışması yaptırdılar. Sınavın üçüncü günüdehayali bir resim çalışması istediler:Resimde bir köprü, insan ve ağaç figürleri olması bekleniyordu.Ben de Buldan’danDenizli’ye giderken, Sarayköy yakınlarındaki Büyük Menderes nehri üzerindeki köprüyühatırlayabildiğim kadarıyla resmetmeye çalıştım, tabii içine insan ve ağacı da ilave ederek. Sonuçların iki gün sonra ilan edeceğini söylediler. Merak ve heyecanla iki gün uyuyamadım çünkü Yıldız Teknik okulu imtihanı hiç iyi geçmemişti.Bütün ümidim bu sınavdaydı. İki gün sonra neticeleri öğrenmek için Beşiktaş’taki okula vardığımda, okulun önü mahşer yeri gibiydi.Meraklı anne babalarında gelmesiyle müthiş bir kalabalık oluşmuştu.Okulun daracık girişindeki bekçi kulübesinin camına asılı listeye ulaşmak ne mümkün!Zar zor listeye yaklaştım ama ismimi göremedim.O an sanki dünya başıma yıkıldı, kalabalığı yararak okul duvarının dibine çöktüm. Başım ellerimin arasında aklımdan neler geçmiyor ki… Anneme, babama, ağabeylerime ne derim, İstanbul’da ne yaparım? Hala kızım Türkan ablam ve Nazım eniştem sağ olsunlar, geldiğimden beri çok güzel ağırladılar beni…Ama nereye kadar? Denizli’ye dönsem ne yaparım?Tüm bu düşünceler ardı ardına gibi aklımdan geçip duruyor. Sınavda başarısız olmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum…
*
Tam o esnada bu sınav için bir aydır resim dersi alan sanat okulundan arkadaşım İlker yanıma geldi:Güler yüzle “Tebrikler Varol’cuğum!” diyerek…Ona üzgün bir şekilde “Dalga mı geçiyorsun, ben kazanamamışım” deyince beni kolumdan çekip ayağa kaldırdı ve kalabalığı yararak listenin başına götürdü. İç Mimari listesinin başına baksana dedi… Gözlerime inanamadım…Gerçekten de en başta benim ismim yazılı!Hiç ihtimal vermediğimden olacak, listenin tepesine bakmamışım meğer.O sevinçle İlker’e bir sarılmışım ki gülerek “yavaş arkadaşım kemiklerimi kıracaksın” dedi. On dakika önce dünyanın en karamsar insanıyken, şimdi dünyanın en mutlu insanı ben oldum. Şu dünya ne garip değil mi! Bu sevincimi bütün aileme duyurdum.Hepsinden övgü ve tebrik aldım. Bu mutluluğumun yanında tek üzüntüm Denizli’den gelen, hazırlık kursuna katılan arkadaşlarımın hiçbirinin sınavı kazanamaması oldu.Onlar adına çok üzüldüm.Hiç değilse biri kazansaydı en azından birbirimize destek olurduk.
İSTANBUL’UN BULDANILARI
Üniversitede memleketten arkadaşım olmasa da en azından İstanbul’da hemşerilerim vardı. Üniversite öğrenimine devam ederkenhep Buldanlı akraba ve arkadaşlarla buluşmaya, tanışmaya gayret etmişimdir.Daha önceki yıllarda İstanbul’a yerleşen Mesude halamın kızıTürkan ablam, oğlu Tevfik ağabeyim ve aileleri,hem talebelik döneminde, hem de sonraki yıllarımda benisıcak yuvalarında daima sevgiyle karşılamışlardır. İkisine de rahmetlerolsun. Türkan ablam Beyoğlu’nda, Tevfik abimler de Laleli’de otururlardı.Hafta sonlarıgenellikle onlara giderdim.Özlediğim ev yemeklerini yapar, beni şımartırlardı. Rabia yengemin terbiyeliişkembe çorbasının, Türkan ablamın da ıspanaklı böreğinin tadı hala damağımdadır.
*
O yıllarda Buldanlıtüccarların Sultan Hamamı piyasasında yoğun olduğunu öğrendim.Tek tek ziyaretlerine gittim.Çoğubabamın yakın arkadaşları ve tanıdıkları idi,beni çok candan ve sevgiyle karşıladılar.Başta MustafaSezer (namı diğer Melek Hacı), Mithat Süren ve evlatları, (mezun olduktan sonraki yıllarda Mithatamcanın kumaş mağazasının dekorasyonunu yaptım), Yahya Uz, Ethem ve Mustafa Kuru, Ali Balcı, kuzen çocukları Kamil Yarangümeli ve Cengiz Baylar, Ömer Yarangümeli, ilkokul arkadaşım İbrahim Çelebi ve Şemsettin, Yusuf Erdebil, Mustafa Uslu, Sadettin Dirik, Osman Atasay Kamer’ler, Eralp’ler, Cerit’ler… Ve tabii Rüştü Akın… Rüştü Amcam, babamla çok yakın arkadaş olduklarından onunla birlikte İstanbul’da yaşadıkları maceraları anlatırdı.
*
İstanbul’a yerleşen hemen hemen tüm Buldanlılarla öğrenciliğim ve mezuniyetim sonrasında bağlantım sürmüştür. Öyle ki yıllar sonra bir İç Mimar olarak ticarete atıldığımdaİstanbul’da, Bağdat Caddesi’ndeki mobilya mağazam adeta Buldanlıların hafta sonu buluşma mekânı gibi olurdu.Başta doktor Süleyman Öz olmak üzere Mithat Süren veRüştü Akın-nur içinde yatsınlar-ile birer kahve içer, sohbetederdik. Keyifle onların Buldan ve İstanbul’a geliş anılarını dinlerdim.Rüştü Amca ilk geldiği yıllarda ne kadar meşakkatli günler yaşadıklarını veekonomik sıkıntı çektiklerini anlatırdı.Öyle ki Sirkeci’deki birköfteciye gitmelerinin sebebi, cacığın üzerine biraz zeytinyağı damlatması imiş.Bu kadar az paraları varmış yani… Sonralarıİç Mimar olup iş hayatınaatılıp sonra Rüştü amcamın Çırpıcı Çayırı’ndaki Fabrikasındaki makam odasını yaptım.Bendenodasının gayet sade ve gösterişten uzak olmasını özellikle tembih etmişti.Kendisi ticaretten kazandıklarıyla bir vakıf kurup okullar yaptırmıştır. Nemutlu ki, bugün Türkiye’nin dört bir yanında Pamukkale Üniversitesi, Ege Üniversitesi gibi kurumların çoğalmasıylaçok daha fazla gencimiz üniversite okuma fırsatına sahip.

Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: