1-Ne yerde, nede kendi canlarınızda meydana gelen bir musubet (afet, hastalık) yoktur ki biz onu yaratmazdan önce bir kitapta (saptanmış) olmasın. Doğrusu bu, Allaha kolaydır.
- ( Başınıza gelecek olayları önceden bir kitapta yazdık) ki elinizden çıkana üzülmeyesiniz. Ve
(Allahın ) size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah kendini beğenip öğünen kimseleri sevmez. Hadid suresi ayet 22–23
İnsan, mütevazı olmalıdır, nail olduğu nimetin Allahın bir ihsanı olduğunu bilip şükrünü ifaya çalışmalıdır. Eğer cenabı hak, takdir buyurmamış olsa hiçbir kimse bir şeye sahip olamaz. Bunu böyle inanmak zorundayız. Zira doğru olan budur.
BİR HADİSİ ŞERİF
—Ben resullerin rehberiyim, fahırlanmak yok. Ve ben nebilerin hatemiyim, iftihar yok ve ben ilk şefaat ediciyim ve ilk şefaati kabul edilecek olanım. Tefahur yok. Yani: bunları bir şükrane olarak söylüyorum. Yoksa ululanmak için değil.
Peygamber efendimiz bu hadisi şeriflerinde bize büyük bir ders vermek de. Şöyle ki: toplum içinde maddi ve manevi yönden dikkat çeken bir durumda olabiliriz. Örneğin mal, mülk, makam, mevki, ilim ve irfan gibi yetki ve salahiyet sahibi olabiliriz. Bunlar bizi gurur ve kibre sevk edip yanlış ve hatalı işler yapmamalıyız. Zira yapılan yanlış işler topluluğumuz için bir yıkımdır, bir felakettir. Ayrışmaya, kaçışmaya değil kaynaşmaya mecburuz. Maddi ve manevi kalkınmamız buna bağlıdır. Mevlana hazretlerinin dediği gibi ‘ tevazu ve alçak gönüllükte toprak gibi’ olmalıyız.
2- KÖTÜLÜĞÜN CEZASI, YİNE ONUN GİBİ KÖTÜLÜKTÜR. KİM AFFEDER, BARIŞIRSA ONUN ÖDÜLÜ ALLAHA AİTTİR. DOĞRUSU O ZÂLİMLERİ SEVMEZ. Şura suresi ayet 40
Başlangıçta kötülükte bulunanları sevmediği gibi kötülüğe fazlasıyla mukabelede bulunanları da sevmez. Bunlar birer zulümden ibarettir. Bu hususta af ciheti tercih edilirse insanlar arasındaki kin ve düşmanlık duygusu ortadan kalkar. Başlangıçta kötülüğü yapan kişi yaptığı kötülükten pişmanlık duyabilir. Muhatabına gelip ‘Sana büyük kötülük yaptım, iftira attım hakkını helal et diyebilir. Oda affederse manevi yönden mükâfata nail olur. Bu hususta rabbimiz ve efendimizin emirleri şöyle
İyilikle kötülük bir olmaz ( sen kötülüğü) en güzel olan şeyle sav. Birde bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost dur. Fussılet suresi ayet 34
Zulümden sakınınız, çünkü zulüm, kıyamet gününde zulmetlerdir. ‘Zalim olanlar kıyamet gününde, hidayet nurundan mahrum kalacak, zulmetler içinde cehenneme boylayacaklardır’.
3- ALLAH TEÂLA İSE MÜFSİT OLANLARI SEVMEZ. Maide suresi ayet 64
Onları arzularına nail kılmaz, daima onların fesat ateşlerini söndürerek kendilerini hiçbir şey elde edemeyen bir halde bırakır.
Görev aldığım tarih den 1982 yılına kadar çarşı camiinde mukabele okudum ve okunmasına öncülük yaptım. O faaliyetimi yıllarca devam ettirdim. Bu arada Abbas Camii cemaatinden bazı kardeşlerimiz kendi camilerinde de mukabele okunmasını istediler. Hemen bir ekip oluşturarak orada da
Mukabele okunmasını sağladık. Böylece ramazan ayı çok verimli geçti. Kısa bir zaman sonra diyanet işleri başkanlığından bir müfettiş geldi. Bana ‘ hafız mısınız, mukabele okuyor musun’ diye sordu. Bende İzmir, Isparta, Denizli de, şimdi de Buldan da okuyorum dedim. Hakkınızda şikâyet var dedi.
Bende şikâyetin içeriği nedir dedim. Oda ‘ Menfaat temin etmek’ dedi. Ve şunu ilave yaptı ‘ hafızlara maddi destek sağlamak gelenektir’ dedi. Ve konu kapandı. Böylece ayeti kerimenin yorumunda geçtiği üzere bozguncular emellerine nail olamadılar. Zira onların amaçları kurana hizmet eden hafızları suçlu duruma düşürmekti. Her alanda bozgunculuk yapanların şerrinden korumasını Allah tan niyaz ediyorum.
4-KENDİLERİNE HAİNLİK EDENLERİ SAVUNMA, ZİRA ALLAH, DAİMA HAİNLİK YAPIP GÜNAH İŞLEYEN İNSANI SEVMEZ. Nisa suresi ayet 107
‘Emanet, saklanmak üzere bırakılan bir hak tır. Bu, ister Allaha ait olsun, ister kullara ait bir hak olsun, maddi olsun, manevi olsun. Hepsine şamildir. Binaen aleyh muhafaza etmek üzere bize tevdi edilmiş bir para emanettir. Bize emniyet edilen ırz ve namus, şahsi veya içtimai sır emanettir. Her ne suretle olursa olsun bize tevdi edilmiş olan bir emaneti muhafaza etmek ve onları yerine eda etmek bir vazifedir. Onlara riayet etmemek ihanettir. Allahın emirleri ve teklifleri de bize birer emanettir. Onları da güzelce eda etmek lazımdır. Üzerimize aldığımız herhangi bir vazifede emanettir. Onları laikiyle yapmamak emanete hıyanettir. Müslümanlıkta emanetin mevkii çok yüksektir. O emanete hıyanet etmek toplum hayatını alt üst edecek kadar büyük felaketler doğurabilir. Emanet ehline verilmek ve kendimize verilen emanetleri de hıyanet etmemelidir.’
İslam Dini sayfa 254 Ahmet Hamdi Akseki - 09-12-2014