Sonra rabbin şunlardan yanadır ki cehaletle kötülük işlediler, sonra onun ardından tevbe ettiler, uslandılar. Bütün bunlardan sonra rabbin, elbette bağışlayandır, esirgeyendir. Nahil suresi ayet 119
Bu ayeti celile gösteriyor ki: Bir insanın halikini inkar etmesi veya onun hükümlerine muhalif harekette bulunması mutlaka bir cehalet eseridir. Çünkü o tam bir aklı, irfanı olan bir kimse, haliki kâinat hazretlerini inkâr edemez, onun teklifatına muhalefette bulunamaz. Bir bilgin şahıstan bir günah suduruda onun nefsanî temayüllerinin aklına, bilgisine, velev muvakkaten olsun galip gelmesinden ileri gelmektedir. Yoksa aklını, ilmini güzelce istimal eden hevasatı nefsaniyetine mağlup olmayan bir zat, hiçbir vakit kasten masiyete cüret edemez. Şayet bir gaflet eseri olarak bir günahta bulunursa hemen tövbe ederek cenabı hakkın af ve setrine ilticada bulunursa hemen tövbe ederek cenabı hakkın af ve setrine ilticada bulunur. İşte haliki kerim hazretleri böyle tövbeleri kabul edeceğini bizlere tevşir buyurmaktadır.
‘Ey Davut, biz seni yeryüzünde (senden öncekilerin yerine) hükümdar yaptık. İnsanlar arasında adaletle hükmet, keyfine uyma, sonra seni Allahın yolundan saptırır. Allahın yolundan sapanlar ise hesap gününü unuttuklarından dolayı onlara çetin azâb vardır. Sad suresi ayet 26
Toplum içerisinde yaşayan insanlar olarak zaman zaman iyi, kötü olaylarla karşılaşırız. Din eğitimi almış bir insan olarak o alanda hizmet yaptım. Görev yaptığım yıllar içerisinde olumlu ve olumsuz nice olaylarla karşılaştım. Bu yazımda bunlardan bir tanesini izah etmeye çalışacağım. Önce şunu ifade edeyim her vatandaşın bir memur hakkında şikâyet etme hakkı vardır. Bende böyle bir şikâyete maruz kaldım. Şikâyetin içeriği ise kanunen yapmam gereken mesleki hizmetler ayrıca yalan ve iftiralarda bulunmuşlar. Şikâyet edenler normal yolu bırakıp o tarihte izmirde faaileyette bulunan örfi idare kumandanlığına şikâyet ediyorlar. Kumandanlık en doğru bir kararla şikâyetin incelenmesi ve karar verilmesi için ilgililere iletiyorlar. Olayı tahkik yapmak için bir kamu görevlisine görev veriliyor. Görevi alan kişi gerekli çalışmayı yapıyor ve mahkemeye verilmemi önenerek dosyayı İlçe idare kuruluna veriyor. Onlarda dosya üzerinde çalışıyor ve beni sevk kararı alıyorlar. Bu karar üzerine yasal hakkım olan itirazımı Denizli İl idare kuruluna yaptım. İl idare kurulu Buldan ilçe idare kurulunun hakkımda aldığı sevk kararını kaldırıyor. Bir müddet sonra il disiplin kurulunda müzakere yapılıyor. Oy birliği ile lehimde karar veriliyor.
İnsanoğlunu hak ve hukuktan uzaklaştırmak için nefis denen düşman devreye girer. O kişiyi adaletten saptırmak için gereken çalışmayı yapar. Nefis o kişinin aklına ve iradesine hakim olursa ne acı ki
adil bir karar veremez. Böyle bir duruma sebebiyet vermemek için yüce Allah Davut peygambere şöyle hitap ediyor.’ İnsanlar arasında adaletle hükmet, keyfine uyma, sonra seni Allahın yolundan saptırır. Allahın yolundan sapanlar ise hesap gününü unuttuklarından dolayı çetin azab vardır. Sad suresi ayet 26
Aziz okuyucu ilim bir nurdur, ışıktır bizi en doğru yolu gösterir ve yolumuzu aydınlatır. Bu vasıftaki bir bilgin kişi asla yaratıcısı olan Allahın varlığını ve birliğini inkâr edemez. Nefsi onun aklına ve ilmine galip gelemez. Amerikalı bir gayri Müslim bir ilim adamı Allahın varlığı ve birliği hakkında öyle deliller ortaya koydu ki memleketimizin en yüksek ilim adamlarımız bu delilleri kitaplarına aldılar bizlerde okuduk ve inancımız daha da kuvvetleşti.
Gerçek durum bu olduğu halde ne yazık ki ‘ataist’olduğunu söyleyen.’din afyondur’ diyen öte yandan gündeme gelen bir konu ile ilgili olarak tahkikat yapma görevi verilen kişi aklını hâkim kılıp en doğru kararı vermesi gerekirken olumsuz görüş belirten insanları da biliyoruz. Allaha şükür karar verme durumunda olan en adil kararı veren insanlarımız çoğunlukta olduğu için en adil karar çıkıyor ve akıl kazanıyor nefis kaybediyor. Hülasa her hususta aklımızı rehber edinelim böylece doğruyu buluruz.
07–04–2015