Üniversite Yılları, Evliliği, Mesleki ve Siyasi Yaşamı
Dr. Behçet Uz, Ahmetli Köyü yolunda iki genç doktorla sohbeti sırasında aldığı karar sonrasında, babası Müftü Salih Efendi’ nin de bağını satarak gösterdiği fedakârlıkla İstanbul’da Tıp eğitimine başlamak üzere yola çıkmıştır.
Elinde Mithat Oral’ın mektubu, önce İzmir’e, oradan vapurla İstanbul’a gitmiş ve Kadıköy Yeldeğirmeni’nde bir pansiyona yerleşmiştir. Birkaç gün sonra Ekrem Top’u bulmuş ve Ekrem Top kendisine gerekli yardımlarda bulunmuştur. Besim Ömer, Ziya Nuri, Kadir Reşit Paşa, Mazhar Paşa, Akil Muhtar, Celal Muhtar, Celal İsmail, Hamdi Hoca ve Adnan Adıvar gibi büyük hocalardan dersler alacağı Tıp Fakültesi’ne kaydolmuştur. Ekrem Top vasıtasıyla İstanbul’da Türk Ocakları ile tanışmış ve aktif olarak içinde yer almıştır. Sonrasında ise Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti içinde rol üstlenmiş ve 1911 yılında Talebe Cemiyeti’nde yapılan seçimde en yüksek oyu alarak Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti Reisi olmuştur. Tıp fakültesi öğrencileri ve geleceğin doktorları olarak yaz tatilinde memleketlere gitmeyip, Çanakkale’den başlayarak Aydın’a kadar tüm vilayet ve kazaları dolaşıp tetkikler yapılması konusunda Talebe Cemiyeti başkanı olarak bir görüş ortaya atmış ve pek çok arkadaşı da kendisini desteklemiştir. O yaz tatilinde bu kararlarını uygulamışlar, yaz tatili boyunca Anadolu’nun birçok yerinde halkın sağlığı ile yakından ilgilenmişlerdir. Dr. Behçet Uz’un Anadolu halkına hizmet etme aşkı Tıp Fakültesi öğrencisi olduğu bu dönemlerde başlamıştır. Tıp Fakültesi öğrencisi iken 1914 yılında babası Müftü Salih Efendi’nin vefat haberi gelmiş ve bu haber genç yaşında onu derinden sarsmıştır.
Dr. Behçet Uz, Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra fakülteden hocası olan ve kendisinin azmini ve çalışkanlığını çok beğenen Prof. Kadir Reşit Paşa’nın yanında hem Fakültedeki çocuk polikliniğinde hem de Şişli Etfal Hastanesi’nde asistan olarak çalışmaya başlamıştır. Gerek Şişli Etfal Hastanesi’nde, gerekse Tıp Fakültesi’nde yoğun bir tempoda hastalara şifa dağıtmak için fedakârca çalışmıştır. O dönemde memleketin işgal atında olmasından dolayı Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durum, birinci dünya savaşı sonrası Anadolu insanının yoksulluğu ve ıstırabı, hasta ve yaralıların acıklı halleri, herkeste bir endişeye ve ümitsizliğe yol açmış durumdadır. Hal böyleyken 15 Mayıs 1919 da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberi tüm yurtta artık bardağı taşıran son damla olmuştur. Dr. Behçet Uz, İzmir’in işgal edildiğini bir akşamüstü Prof. Kadir Reşit Paşa ile birlikte hastaneden çıkarken haber almış ve gözyaşlarını tutamayarak yolda ağlamaya başlamıştır. O esnada Kadir Reşit Paşa’nın ağzından dökülen şu sözler kendisini teselli etmiştir: ‘’Bu milletin müstesna bir talihi vardır. İçinden biri çıkar, bizleri kurtarır.’’ Tam da o günlerde, İzmir’in işgal haberinden dört gün sonra 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıkarak Türk Milleti’nin bağımsızlığı ve özgürlüğü yolundaki ateşi yakan Mustafa Kemal Paşa, vatanımızın kurtuluş hareketini başlatmıştır. Dr. Behçet Uz yıllar sonra 9 Eylül 1922’ de İzmir’in kurtuluşu günü Konak Meydanı’nda Mustafa Kemal’i gördüğü anda kendisini tutamayarak hıçkıra hıçkıra ağladığını, Hocası Kadir Reşit Paşa’nın sözlerini hatırlayarak ‘’Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa’’ diye bağıra bağıra alkışladığını anılarında anlatmıştır.
Gerek Şişli Etfal Hastanesi’nde gerekse Tıp Fakültesi’nde yoğun bir tempo içinde hekimlik yaparken 1920 senesinin ilk günlerinde bir sabah işe giderlerken tramvayda Hocası Kadir Reşit Paşa; ‘’Ben seni evlendireceğim, hem de sana hemşerin olan bir kız buldum’’ demiştir. Bu duruma çok şaşıran Dr. Behçet Uz, ‘’Hocam 30 Lira maaş ile aile nasıl geçinir? Yarın çoluk çocuk perişan oluruz’’ diye yanıt vermiştir. Prof. Kadir Reşit Paşa’ da, mesleğinde henüz yolun başında olduğunu, ileride çok iyi mevkilere geleceğine inandığını ifade ederek kendisini cesaretlendirmiş, hem de müstakbel eşinin ailesinin maddi durumlarının oldukça iyi olduğunu söylemiştir. Önce nişan, ardından da hemen nikah işlemleri başlamış ve Dr. Behçet Uz hem İzmir’de hem de İstanbul’da ticaretle uğraşan, Buldanlıoğlu Ailesinden Hafız Ethem Efendi’ nin (Buldanlıoğlu) kızı Sıdıka Hanım ile 18 Nisan 1920 de evlenmiştir. En büyük ağabeyi Buldan Müftüsü Rasih Uz gibi o da Buldanlıoğlu Ailesinden bir hanım ile evlilik yapmıştır. Evlendikten sonra bir süre İstanbul’da yaşamışlar fakat daha sonra eşinin ve eşinin ailesinin İzmir’e yerleşme isteklerini Dr. Behçet Uz’da bir süre sonra kabul etmiş ve Profesörlüğe doğru ilerlemekte olan üniversitedeki kariyerini ardında bırakarak Yunan işgali altındaki İzmir’e dönmüştür.
İzmir’de o dönemde çok zorlu günler yaşanmaktadır. Rumların zulmü gün geçtikçe artmakta ve gözlerine kestirdikleri Türkleri tevkif etmekte ve sürmektedirler. O dönemde Milli Teşkilat adamı olduğu için Dr. Behçet Uz’un kayınbiraderi Ahmet Buldanlıoğlu’da Rumlar tarafından tutuklanmış, kendisini kurtarabilmek için çok çaba harcamışlardır. Dr. Behçet Uz, bir iki poliklinikte doktorluk yapmakta ayrıca Tilkilik semtinde Faik Bey’in, Başdurak’ ta Lütfi Bey’in Fakirler Eczanesinde de çalışarak 25 kuruşa hasta bakmaktadır. Bu zorlu günlerin ardından nihayet 26 Ağustos 1922 Dumlupınar Zaferi’nin haberi gelmiş ve İzmir Halkında büyük bir sevinç yaşanmıştır. Rumlar şaşkına dönmüş ve dağılmaya, kaçmaya başlamışlardır. 9 Eylül 1922 günü Büyük Kurtarıcı ve Büyük Önder Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde Türk Ordusunun İzmir’e gelişi sırasında bütün şehir Türk Bayrakları ile süslenmiş ve çok büyük bir sevinç ve gurur tablosu yaşanmıştır. Perişan haldeki Yunan ordusunun Ege Denizi’ne dökülmek üzere Urla ve Çeşme’ye doğru yürüyüşünü Göztepe’de misafir oldukları bir evin bahçesinden izlemek Dr. Behçet Uz’a doyulmaz bir gurur ve zevk vermiştir.
Dr. Behçet Uz, çok sevdiği doktorluk mesleğinde sürekli kendini geliştirmiş ve hem Çocuk Hastalıkları uzmanı olarak hem de Halk Sağlığı ile ilgili çalışmalarında kısa sürede tanınan bir isim haline gelmiştir. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce kutsal doktorluk mesleğinin kendisine yüklediği sorumluluğun bilinci ile hareket eden Dr. Behçet Uz’un öncülüğünde kurulan “İzmir Veremle Mücadele Cemiyet-i Hayriyesi” Cumhuriyet döneminin ilk Veremle Mücadele Kurumu olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır. İzmir Veremle Mücadele Cemiyet-i Hayriyesi, 1918 yılında Osmanlı döneminde kurulan, ancak İstanbul’un işgali nedeniyle işlevsiz kalan Veremle Mücadele Osmanlı Cemiyeti’nin manevi mirasına da sahip çıkmıştır. 18 Şubat 1923 günü ilk toplantısını Dr. Behçet Uz öncülüğünde yapıp, 14 Nisan 1923 tarihinde kuruluş çalışmaları resmen tamamlanan İzmir Veremle Mücadele Cemiyet-i Hayriyesi, Cumhuriyetin ilk yıllarında bulaşıcı hastalıklarla mücadele eden devletimizin sağlık politikalarının temelini oluşturmuştur.
İzmirliler tarafından çok sevilen Dr. Behçet Uz, hayatının sonraki dönemlerinde 1931-1941 yılları arasında 10 yıl İzmir Belediye Başkanlığı yapmıştır. Sonrasında 6. 7. ve 8. Dönem Denizli, 10. ve 11. Dönem İzmir Milletvekili olmuştur. 1941 de Denizli Milletvekili seçilerek 1942 birinci Şükrü Saraçoğlu Hükümeti döneminde Ticaret Bakanlığı, 1946-1948 arası Recep Peker ve Hasan Saka Hükümetleri döneminde Sağlık Bakanlığı yapmıştır. 1950 seçimlerinde CHP’nin seçimi kaybetmesi nedeniyle parlamento dışı kalmış fakat 1954 seçimleri öncesinde Başbakan Adnan Menderes’in yoğun ısrarları sonrasında 1954 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden bağımsız İzmir Milletvekili seçilerek tekrar parlamentoya dönmüştür. 1957 seçimlerinde de Demokrat Parti’den İzmir Milletvekili seçilmiş, 1954-1955 de Adnan Menderes Hükümeti döneminde üçüncü kez Sağlık Bakanlığı yapmıştır. Sağlık Bakanlıkları döneminde Milli Sağlık Planı’nı hayata geçirmek yolunda önemli mücadeleler vermiş, birçok yeni sağlık kavramını Türk Sağlık sitemine kazandırmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinin Bakanlığın tarihçesi bölümünde şu anda bile Sağlık Bakanı Dr. Behçet Uz dönemi uygulamaları ve Dr. Behçet Uz’un Milli Sağlık Planı ile ilgili çalışmalarından övgüyle bahsedilmektedir. Dr. Behçet Uz, kendini özellikle halk sağlığına vakfetmiş, sağlık alanındaki hizmetlerinin yanı sıra birçok sivil girişime, doğal hayata, ağaçlandırmaya, imar ve bayındırlığa çok önem vermiş, Türkiye’ye Fuarcılık kavramını getirerek yangın yeri durumundaki harap bir coğrafyaya yeşillikler içindeki İzmir Enternasyonal Fuarı’nı kurmuş çalışkan, üretken ve fedakâr bir çocuk doktorudur. Belediye Başkanlığı yaptığı 10 sene boyunca İzmir’i her anlamda bahtiyar etmiş, Türkiye’deki ilk çocuk hastanelerinden birinin İzmir’de kurulmasını sağlamıştır. Bu hastane günümüzde Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi olarak faaliyettedir. Buldan Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin (Yukarı Hastane) kurulması için Sağlık Bakanlığı döneminde önemli katkılarda bulunmuştur. İzmir’de yaşayan Büyük Önder Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın sağlığıyla da İstanbul’dan İzmir’e döndüğü ilk yıllarda yakından ilgilenmiştir.
Dr. Behçet Uz, Buldan’da 1926-1930 ve 1934-1938 yılları arasında iki dönem Belediye Başkanlığı yapan Talat Tarakçı’nın dayısıdır. Talat Tarakçı’nın annesi Hatice Hanım, Dr. Behçet Uz’un baba bir anne ayrı ablasıdır. Talat Tarakçı’nın annesi Hatice Hanım, Müftü Salih Efendi’nin ikinci eşinden, Dr. Behçet Uz ise üçüncü eşinden çocukları olduğu için abla kardeş arasında yaş farkı fazladır. Bu nedenle Dr. Behçet Uz, yeğeni Talat Tarakçı’dan sadece üç yaş büyüktür. Aynı dönemlerde biri İzmir diğeri Buldan Belediye Başkanı oldukları için Dr. Behçet Uz’un Buldan Belediyesi’ne bir hayli yardımları da olmuştur. Bunlardan en bilineni Türkiye’de birkaç yerde bulunan sirendir. (Buldan’daki adıyla Ramazan borusu)
Dr. Behçet Uz, Sıdıka Hanım ile evliliğinden 5 çocuk sahibi olmuştur. En büyük çocuğu olan kızı Mübeşşir’i 12 yaşında kalp romatizması hastalığından kaybetmiş, bu nedenle çocukların sağlıklı kalmaları konusunda ömrü boyunca özel bir çaba sarf etmiştir. Diğer çocuklarının isimleri; Ethem Uz, Ödel Uz Kaptanoğlu, Mübeccel Uz Versan ve Salih Uz’ dur.
Dr. Behçet Uz, 10 sene boyunca İzmir Belediye Başkanlığı yaptığı 1931-1941 yılları arasında birçok defa Başkent Ankara’ya gitmiş ve defalarca Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün sofrasında yer almıştır. 1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında Uz soyadını Dr. Behçet Uz’a bizzat Atatürk vermiştir. Büyük Atatürk, sevdiği kişilere, o kişilerin niteliklerini ön plana çıkaran ve Türkçe sözcüklerden seçili soyadları verme geleneğine uygun olarak, Türkçe bir sıfat olan ve ‘’İyi, güzel, işe yatkın, becerikli, mahir’’ anlamlarına gelen, Dr. Behçet Uz’ un çalışkan ve başarılı belediye başkanlığı görevine ve uzlaştırıcı kişiliğine yakışır bir simge olarak Uz soyadını münasip görmüştür. Dr. Behçet Uz’un Buldan’da ve diğer şehirlerde yaşayan başta abileri ve erkek kardeşleri olmak üzere tüm aile, Büyük Atatürk tarafından münasip görülen Uz soyadını gururla kimliklerine yazdırmışlardır.
Dr. Behçet Uz, 1950 li yılların başlarında, siyasetten bir süre uzak kaldığı dönemde İzmir’de eğitim faaliyetlerinde de bulunmuş ve çocuklarda yabancı dile önem verilmesi konusunda hassasiyet gösterdiği için beş ortak ile Özel Ege Koleji’ni kurmuştur. 1954 seçimlerinden sonra Demokrat Parti Hükümetinde Sağlık Bakanı olduğu dönemde Başbakan Adnan Menderes ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın bir İzmir ziyaretinde Başbakan Adnan Menderes bu koleji çok beğenmiş ve Maarif Vekaleti’ ne (Milli Eğitim Bakanlığı’na) devretmelerini Dr. Behçet Uz’dan rica etmiştir. O da diğer hissedarların onayını alarak Özel Ege Koleji’ni Milli Eğitim Bakanlığı’na devretmiştir. Bu okul günümüzde İzmir’in en prestijli liselerinden biri olan Bornova Anadolu Lisesi adıyla faaliyettedir.
Dr. Behçet Uz’ un siyasi yaşamı 27 Mayıs 1960 ihtilali ile son bulmuştur. Dr. Behçet Uz’da tüm Demokrat Partili siyasiler gibi Yassıada’da yargılanmış ve dört buçuk sene hapis cezası almış, Kayseri Cezaevinde yaklaşık iki buçuk sene hapis yattıktan sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. Sonraki yaşamında bir daha aktif siyaset içinde yer almamış, daha ziyade doğa, çevre, eğitim ve sağlık konuları ve sosyal sorumluluk projeleri ile meşgul olmuş, 93 yaşında 19 Mayıs 1986 günü İzmir’de hayata gözlerini yummuştur. Kabri İzmir Bornova Kokluca Mezarlığındadır. Vefatından birkaç sene önce Buldan’ı son kez ziyaret etmiş ve dönemin Buldan Belediye Başkanı Hasan Çanakkale tarafından ağırlanmıştır. Talat Tarakçı Parkı’nda (Aşağı Park) Buldanlılarla birlikte çekildiği hatıra fotoğrafı Buldan’da Yaşam Gazetesi fotoğraf arşivinde mevcuttur. Ülkeye çok önemli hizmetleri olmuş değerli bir devlet ve halk adamı Buldanlı Dr. Behçet Uz’u saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.
Not: 15 Ağustos 2021’de kaybettiğimiz İzmir’i Sevenler Platformu Başkanı, değerli ağabeyim Gazeteci Sancar Maruflu’ yu özlemle anıyorum. Sancar Ağabey’in uzun yıllar mücadelesini verdiği, kurucusu olduğu Kültürpark’a kurucusunun adı verilerek, Kültürpark’ın adının ‘’Dr. Behçet Uz Kültürparkı’’ olması talebi uzunca bir süreden beri İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne iletilmektedir. Gerek Dr. Behçet Uz’un adının uzun yıllar daha hak ettiği şekliyle yaşatılması, gerekse bir İzmir sevdalısı merhum Sancar Maruflu’ nun arzusunun yerine getirilmesi açısından bu talebin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Tunç Soyer tarafından dikkate alınmasını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.