Yiğit namıyla anılır derler. Kiminin namı öylesine adının soyadının önüne geçer ki gerçek soyadının ne olduğu kimse tarafından bilinmez kimse de merak etmez.
Zayıf. Kara kuru, orta boylu bir adamdı.Yukarı Bucak’ta Alaca Mecit Camisinin yakınında otururdu. Dört kız evladı vardı. Hiç oğlu olmadı. Bu nedenle midir yoksa geçimsizlikten mi bilinmez karısının üzerine dokuz kez kuma getirmiştir.Her seferinde bir cingen davulu ile : tom tom, tom tom karısının üzerine kuma getirir ama bu durum uzun sürmez; her şey eskiye dönerdi.
Çok iyi dokumacı idi. Peştamal işlerdi. Peştamal 12 numaralı iplikle işlenirdi. İş çabuk ürerdi. 12li iplik en kalın ipilktir. 20 li ve 24 lü iplikler daha ince ipliklerdi . Ibaç Hasan pazar olmadığı haftalarda bile işlediği peştemalları satmakta güçlük çekmezdi.
Baştatlı suyunun üstünde bağı vardı. Kepseldeki bağına arkadaşlarını , dostlarını çağırır: “ Gelin bi ağlaşalım” derdi. Ağlaşalaım : yani kafaları çekelim. Efkarlanıp ağlayalım anlamında.
Bağdaki ayazlıkta yatarken küçük tuvalet ihtiyacı için aşağıya inmeye üşenir ; gelen misafirlerin küçük çocuklarına da bunu önerirdi.
Çabuk kızar, sinirlenir ama siniri uzun sürmez çabuk geçerdi. Yörük Ali’nin annesi Raziye hanım baldızı olurdu. Bir gün Ibaç Hasan’a : Hasan senin ayarın gayarın yok, dediğinde bu laf çok gücüne gider. Çok uzun zaman ayarsız olduğunu herkese dillendirmekten kendini alamaz.
Yörük Ali’nin, Çomuk Halil’in, Bağrıaçığın ve Sarayköylü sıvacı Kemal’in kayınpederi olan Ibaç Hasan renkli kişiliği ile nevi şahsına münhasır birisiydi. Allah Rahmet Eylesin. Işıklar içinde olsun.