Buldan’ın en renkli kişilerinden biriydi. Karşıyaka mahallesinde, köprüyü geçince mahallenin hemen girişindeki evinde otururdu. Çok becerikli, yaratıcı zekaya sahip ve on parmağında ondan fazla marifet olan biriydi. Dokumacılığın yanında kahvehane işletir, fırıncılık yapar, Sarıçalı’da Aktopraklık mevkiinde bulunan bağında ise bağcılık yapar hayatını kazanırdı. “Ben piliç yumurtası yemem” derdi. Bu sözüyle anlatmak istediği : “Ben kendim çalışır, ekmeğimi taştan çıkarırım, çoluk çocuğumun kazancına göz dikmem” anlamında idi.
Keskin zekası, becerikliliği, yeniliklere açık oluşu sayesinde kimseye muhtaç olmadan yaşadı. Evinin altındaki zemin katın bir bölümü kahve, bir bölümü ise fırındı. Mahalle fırını olarak çalışırdı. Ekmek , simit çıkarır; pide yapardı. Özellikle ramazan ayında herkes pide yaptırır ve hepsi de iftar vaktinde pidesi yapılsın isterdi. Daha o yıllarda numaratör icat edilmemişken Çoban Ahmet bunu akıl etmişti. Gelen tepsilere numara verir ve numaranın kaç olduğunu getiren çocuğa söylerdi. Çocuklar tepsiyi bırakıp oyuna dalarlar; Çoban Ahmet ise iftar vaktine göre ayarlayarak sıra ile pideleri yapmaya başlar, sırası gelenin numarası okunur ve çocuk oyununu bırakıp pide tepsisini alır giderdi.
Diğer bölüm kahve olarak çalışırdı. Kahveyi de kendi işletirdi. Koyu bir halk partili olduğu halde partiye kızıp Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Buldan teşkilatını kurarak ilçe başkanlığı yaptı. Kahveye terazi amblemli CKMP tabelasını astı ve müthiş konuşma yeteneğiyle siyasi nutuklar atarak siyasete renk getirdi. Genel Başkanı Osman Bölükbaşı kadar renkli kişilik ve hitabet sanatına sahipti. Siyasi konuşmaları çok büyük kalabalıklar tarafından ilgiyle izlenir ama oya dönüşmezdi. Yine de bu durum fazla sürmedi eski yuvasına geri döndü.
Buldan’ın bu temiz kalpli, becerikli ve iş bilir evladını hayırla yad ediyoruz. Işıklar içinde olsun.