Seyreklerin bu yiğit evladı, Seyrek Gök Mehmet askerden döndükten sonra dünyaya gelir.Gök Mehmet’in ikinci çocuğudur.Annesi Ümmü Hanımın bir erkek kardeşi vardır:Koca Memiş.Koca Memiş kapılardan sığmaz bir yiğittir.Bir oturuşta bir kuzuyu yer ve de doydum demezmiş.Kuşağındaki yatağan iki metreye yakınmış.Koca Memiş genç denilecek bir yaşta vefat edince eşinin çok üzüldüğünü gören Gök Mehmet doğan çocuğuna kayınbiraderinin adını koyar:Memiş.Ancak annesi ona hep Koca Memiş der.
Adını verilene çeker derler.Memiş Seyrek ele avuca sığmaz yiğit bir delikanlı olur.Külot pantolon, körüklü çizme, sert bakışlar, mağrur bir duruş… Her şeyiyle dayısı Koca Memişi andırmaktadır.
Kabadayı davranışları dönemin Jandarma komutanının dikkatini çeker.Onu takibe alır.Koca Memiş de boş gezmez.Bir gün jandarmalar tarafından takip edildiğini fark edince hemen arkadaşı olan berberin dükkanına girer; dükkanın paravana ile ayrılmış olan arka tarafına üzerindeki kamayı ve revolveri bırakır ve berber koltuğuna oturur.Bu arada berberin çırağı da sepet içinde emanetleri kaçırır.
Jandarmalar Koca Memiş’i yakalar götürürler.Nezarete atarlar.Hakkında yasa dışı işler yapanlardan ve kaçakçılardan haraç almaktan işlem yapılır.Olayı duyan ağabeyi Buldan’ın itibarlı kişilerinden iplikçi Seyrek Habip ve arkasından bütün Seyrekler karakola doluşurlar.O günlerde Seyrekler kalabalık ve itibarlı bir sülaledir.Jandarma komutanı olayı büyütmek istemez, zaten ortada somut bir kanıt da yoktur.Her şey söylentiden ibarettir.Koca Memiş serbest kalır.Hep birlikte karakoldan ayrılırlar.
Koca Memiş iştahlı bir gençtir.Yeni yetmeliğinde bir gün ekmek edilirken arka arkaya dokuz bezirme yemiş.Annesi Ümmü Hanım “Goca Memiş yeter gari garnın bi şey oluveri” demiş. Memiş : “Bek cimrisin be ana, yidiklerim daha dişimin govuğuna sığmadı” demiş.
Askerliğini İnzibat olarak yapmış.Tavırlarından huylanan komutanı bir gün kızmış: “Seyrek misin, zeybek misin” demiş.
Dokumacılığı bir türlü sevememiştir.Çok bunaldığı günlerin birinde : “Covurla işlesin; müslümanla keysin” demiştir.
Hayalgücü çok genişti.Uygun ortam olsaydı çok usta bir senarist ya da romancı olurdu.Başından geçenleri usta bir senarist gibi anlatır ve hikayelerini dinletirdi.Hele bir dolu bardak (testi) hikayesi vardı ki inanılmazdı.
Bir gece Memiş Efe bir kadının evinin penceresine merdiven dayayarak girmek ister.Oysa istihbarat hatası vardır.Kadının kocası evdedir.Adam bir bardak fırlatır.Bardak ağzına kadar su ile doludur.Bardak Memiş Efenin göğsüne isabet eder ve yere düşer.Bardak kırılmadığı gibi bir damla su da dökülmez.Diklemesine durur.Buna benzer hikayeleri çoktur.Eeee ne demişler çök laf yalansız olmaz.
Buldan’da dokumacılık yapmak istemediği için İzmir’e göçtü Orada esnaflık yaptı.Kadifekale’de itibarlı biri olarak yaşadı.
Delikanlı yaşadı.Delikanlı öldü.Işıklar içinde uyu Seyreklerin yiğit evladı.