1920’lerde Buldanda yaşayan Hacip ele avuca sığmaz bir delikanlıdır.Gününün çoğunu Sabuncu tarafında tek katlı bir evde yalnız başına yaşayan Çakır Ayşe’nin evinde geçirir.Bu durum mahalleli tarafından uygun karşılanmaz.Şikayetler Kaymakam’a ve Jandarma Komutanına kadar ulaşır.
Jandarma komutanı birkaç kez jandarmalara bu durumu önlemelerini söylemesine karşın jandarmalar Hacip’ten çekindikleri için üstüne varamazlar.
Günlerden bir gün Komutandan sıkı bir zılgıt yiyen jandarmalar Hacip’i Çakır Ayşe’nin evinde basarlar.Hacip iki jandarmayı da döve döve evden atar.Hatta şan olsun diye bir tanesinin parmağını ucundan koca yatağanıyla keser.
Bunu duyan komutan küplere biner. “Devletin size verdiği zehir zıkkım olsun.Gidin onu ölü ya da diri getirin.Getiremezseniz şu bıyıklarınız ananızda çıksın ” der.
Jandarmanın başındaki macur oğlunun gururu aşırı derecede kırılmıştır.Komutanın sözleri çok ağırdır.Yanına birkaç jandarma alan macur oğlu Yonacca’ya doğru yola koyulur.
Kuşluk vakti Hacip ve arkadaşı şimdiki 4 Eylül okulunun orda bulunan kahveye gelirler.Birer kahve içerler.Hacip arkadaşına canının sıkıldığını Çakır Ayşe’nin evine gitmek istediğini söyler.Arkadaşı önce istemez ama sonra onu kıramaz; gönülsüzce kabul eder.Her ikisinin de içinde bir sıkıntı vardır.
Eve henüz gelmişlerdir ki dışarıdan macur oğlunun sesi duyulur.
“Çık dışarı Hacip! Teslim ol!”
Hacip perdeyi aralayıp bakar Macur oğlu ve yanında birkaç jandarma vardır.Pencereyi açıp bağırır .”Yüreğin yetiyorsa gel teslim al”der.
Macur oğlunun eve yaklaşmaya cesareti yoktur.Ev, Yonacca meydanına yüz yüz elli metre uzaklıktadır.Meydanda bir dut ağacı vardır.Macur oğlu mavzeri dut ağacının çatalına yerleştirerek mevzilenmiştir.Yeniden bağırır.
“Hacip karı gibi saklanma, çık ortaya! “der.
Bu durum Hacip’in ağırına gider.Söylenen sözler onuruna dokunmuştur.Yatağan elinde evden çıkar.Macur oğlu elinde koca bıçakla Hacip’in kendisine doğru geldiğini görünce çok korkar.Yanına gelebilirse başına nelerin geleceğini bilmektedir.Korku ile tetiğe dokunur.Hacip yere düşer.Arkadaşı arkasından yetişir.Hacip ağır yaralıdır.Arkadaşı onu eve taşımak ister.Her tarafına Hacip’in kanı bulaşmıştır.Hacip oracıkta ölür.
Macur oğlu yargılanıp ceza alır.Jandarma komutanı mahkemede .”Ben öldürün demedim, tutup getirin dedim” diye kendisini savunur.Ceza almaktan kurtulur.
Bu üzücü olaydan sonra Sabuncunun Dereleri ağıt-türküsü söylene söylene günümüze kadar gelmiştir.Buldan’ın yiğit bir evladı bir hiç yüzünden yaşamını yitirmiştir.Saygıyla anıyoruz.