[email protected]
Bir yılı aşkın zamandan bu yana tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgın hastalığı, ülkemizde de aynı derecede etkili oldu ve olmaya devam ediyor. Tedavi, ilaç ve aşı ile ilgili çalışmaların gündemimizden hiç düşmediği bu süreçte, hastalık sayesinde toplum birçok yabancı kökenli yeni kavramı öğrendi ve günlük hayatlarındaki konuşma dillerinde bu kavramları sıklıkla kullanmaya başladı. Örneğin pandemi, filyasyon, entübe, asemptomatik, sürveyans, antikor, mrna aşı, vektör aşı, inaktif kavramları daha önce günlük konuşma dilimizde yoktu. Ya da çok nadir kullanılıyorlardı. Bu sözcüklerin salgın hastalık nedeniyle toplumumuzun genelinde kullanım sıklıkları oldukça arttı.
Bu kavramlardan biri de Plasebo. Bu sözcük aşı çalışmalarının hızlandığı ve faz aşamalarına geçildiği dönemlerde duyulmaya başlandı. Plasebo kavramının sözlükteki açıklaması şu şekilde: ‘’Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir. Latince kökenli bir kelime olup hoşnut etmek anlamına gelir.’’ Daha ziyade plasebo etkisi olarak tanımlanıyor. Faz çalışmalarında aşı gönüllüsü bazı insanlara gerçek aşı bazılarına ise plasebo aşı yani içeriğinde etken madde olmayan çoğu zaman halk dilinde tuzlu su olarak bilinen serum fizyolojik yapılıyor ve aşılandıklarını düşünen bu deneklerin gerçek aşı yapılanlar ile karşılaştırmalı durumları izleniyor. Burada amaç geliştirilen aşının hastalıktan korunmada ne kadar etkili olduğunu ortaya çıkarmak. Örneğin ABD’ de hastalığa yakalanan ve gerçek aşı ile aşılanmış gönüllülerin sayısı, plasebo grubundakilerin sayısından %50 az ise FDA (ABD Gıda ve İlaç İdaresi) o aşı için acil kullanım yetkisi verebiliyor. Zira plasebo etkisi aslında o kadar güçlü ki, bilim insanları psikolojik olarak kendini inandırmış bir insanın gerçek olmayan bir aşı ile hastalıktan korunabileceğini ya da gerçek olmayan bir ilaçla iyileşebileceğini keşfetmişler. Zaten uzun yıllar içinde bu ve bunun benzeri birçok çalışma sonrasında psikoloji ve psikiyatri bilim dallarında belirli noktalara ulaşılmış.
Çocukluğumda dinlediğim Buldan’da yaşanmış bir hikâye vardı. Hayatında ilk kez doktora gitmiş olan yaşlı bir nineye doktor bazı ilaçlar reçete etmiş. Nine reçeteyi alıp evine dönmüş. O sırada bir komşusu gelip doktora gidip gitmediğini ve sonucu sormuş. Ninecik de, ‘’gittim oğlum, doktor işte bunu verdi’’ diyerek reçeteyi göstermiş, ne yapacağım bunu? diye sormuş. Komşusu da Buldan’ da örneğini çok gördüğümüz o muzip insanlardan biriymiş ve ‘’Nene sen şimdi bunu kaynatıp sabah akşam suyunu içeceksin’’ demiş ve uzaklaşmış. Aradan dört beş gün sonra aklına gelmiş ve nineye uğrayıp durumunu sorduğunda aldığı cevap; ‘’Oğlum söylediğin gibi kaynattım sabah akşam suyunu içtim ve çok şükür iyileştim hiçbir şeyim kalmadı’’ şeklinde olmuş. İşte bu ninenin psikolojik olarak kendisini inandırarak yaptığı eylem plasebo etkisi oluşturmuş ve iyileşmesini sağlamış. Yine bir yakınımdan dinlediğim başka bir hikâye de şu şekilde: Küçükken elinde çıkan siğillerden bir türlü kurtulamamış ve bazı tedaviler uygulandığı halde siğiller geçmemiş. O günlerde de okul açılmış ve ilkokul birinci sınıfa başlamış. Elindeki siğiller nedeniyle arkadaşlarından da utanıyormuş. Yine bir komşuları küçük çocuğun annesine çözüm tavsiyesinde bulunmuş. Senaryoda çocuk, bir yakınlarının evinden gizlice küçük bir kalıp sabun alacak ve bu sabunla üç yol ağzında bir çeşmede ellerini bazı dualar okuyarak yıkayacak ve sabunu suyun aktığı yere bırakacak. Zaman içinde sabun eridikçe elindeki siğiller de geçecek. Bunu uygulamışlar ve çocuğun elindeki siğillerin bu yöntemle geçeceğine kalpten inanarak bunu yaptıkları için kısa süre içinde siğiller geçmiş. Bu da plasebo etkisini açıklayabilmek için bir başka örnek. Hiçbir ilaç kullanmadan sadece anlatılan bu yöntemin izlenmesiyle siğillerin geçeceğine olan mutlak inanç, tedavi yerine geçmiş. Zaten Plasebo etkisi tıbbın bilimsel olarak açıklayamadığı bir şekilde, insanların istemeleri halinde kendi kendilerini iyileştirme gücüne yöneliktir. Tıbbi olarak kurtulma ihtimali zayıf görülen birçok hasta, ölüm istatistiklerine girmekten bu güç sayesinde kurtulmuş, tıbbın çözüm bulamadığı kanserin tedavisinde de çoğunlukla yüksek moral ve iyileşme azmi etkili olmuştur.
Tıp bilimi başta olmak üzere tüm pozitif bilimlere ve bilim insanlarına olan güven ve saygı tartışmasızdır. Ancak insan psikolojisinin derinlikleri ile ilgili ortaya çıkarılan yeni detaylar bilim insanları tarafından araştırılmakta ve bu yönde yeni gelişmeler kaydedilmektedir. Her geçen gün yeni keşiflerin olacağı da anlaşılmaktadır. Ancak insanların moral ve motivasyonlarını yüksek tutarak ve birçok zorluğun üstesinden gelebileceklerine yürekten inanarak gösterecekleri çabalar, en saf halleriyle birbirlerine gönülden beyan ettikleri iyi niyetler, dualar ve hatta son yıllarda popülaritesi artan meditasyon ve enerji çalışmaları da aslında adeta plasebo etkisi yaparak insan psikolojisini rahatlatan, olumlu sonuç alınmasında yüksek seviyede etki eden eylemlerdir.