Döviz, altın, faiz, kripto, borsa. Günümüz Türkiye’sinde yatırım yapacak ekonomik düzeyde olsun ya da olmasın neredeyse tüm toplumun önemli ölçüde gündemini meşgul eden yatırım araçları. Bir de bunlara bizim gibi ülkelerde görülen gayrimenkul ve motorlu taşıt alternatiflerini de eklersek tamamdır. Yatırım yapacak ekonomik düzeyde olmayan kesimin gündemini neden meşgul ediyor bunlardaki yükseliş ve düşüşler diye sorarsak; bu araçlardaki değişimler yaşam giderlerini ve masraflarını karşılayabilmek ve planlayabilmek için aile bütçelerini doğrudan etkiliyor da ondan.
Dövizdeki yükselişin başta akaryakıt olmak üzere tüm ithal ürünlerin fiyatlarını arttırması, altındaki yükselişin yastık altı tasarrufları arttırarak paranın ekonomik sistem içinden uzaklaşması, faizlerdeki yükselişin özellikle ticari faizlerin yükselmesinin yatırımları azaltması, son yıllarda popülaritesi artan kripto paralara yapılan yatırımlar nedeniyle hem kayıt dışı hem de riskli alanlara kayan paraların üretim ve yatırım odağından uzaklaşması ve toplumda kısa sürede zenginleşme duygusu gibi sığ ve kolaycı bir düşünce tarzının oluşmaya başlaması, borsadaki dalgalanmaların ve spekülasyonların küçük yatırımcıaçısından oluşturduğu riskler ve bunun topluma yansıması, gayrimenkul ve motorlu araç fiyatlarında faizler düşük iken görülen yüksek fiyatların faiz oranlarının artması ile geriye gelmesi ve alış satışların önemli ölçüde düşmesitoplumun her kademesindeki insanı ve bu insanların ekonomilerini dolaylı ve dolaysız olarak etkilemektedir.
Oysa ekonomik yapısı istikrarlı ve güvenli olan ülkelerde bu derece yüksek boyutlu dalgalanmalar olmamakta veya olacağı yönünde bir takım göstergeler hissedildiğinde erken evrede gerekli tedbirler alınarak sorunun büyümesi önlenmektedir. Pandemi sonrası tüm dünyada enflasyon yükselme eğilimine girmiştir. %1 – 2 seviyesindeki enflasyona alışmış özellikle OECD ülkelerinde %6 lara hatta %8 lere kadar yükselen enflasyon nedeniyle tedirginlikler yaşanmış ama Merkez Bankaları ve ekonomi yönetimleri tarafından hemen faiz yükseltme kararları devreye alınmış, üretimin ve istihdamın düşmemesi yönünde teşvikler arttırılmış ve bir sene gibi kısa bir süre sonunda enflasyon kontrol altına alınabilmiştir. Bizde ise Mart 2021 de pandeminin etkilerinin geçmeye başlaması, aşıların uygulanması sonrası tüm dünya gibi normal hayata geçilmesi döneminde enflasyon %17 seviyesindeydi. Aynı dönemde Merkez Bankası politika faizi de %19 du. Bu tabloya bakıldığında her ne kadar genel manada oranlar yüksek gibi gözükse de kendi içinde tutarlı bir seyir halindeydi. Yıllardır enflasyon görülmeyen ülkelerde bile pandemi sonrasında %6 - %7 lere ulaşan oranın bizde %17 den yükselme trendine girmesi yine de iyi kabul edilebilecek bir seviyeydi. Bu aşamada artış sürecine girmiş olan enflasyona mukavemet etmek için faiz arttırmak ve dövizdeki yükselişi engellemek için sıkılaştırıcı para politikası araçlarını ve ithal ikameci politikaları devreye almak erken dönemde çok etkili olabilirdi.Sonraki süreçte yaşadığımız neredeyse %100 lere varan hatta gıdada %100 leri de geçen çok yüksek enflasyon durumu ile karşı karşıya kalmayabilirdik. Oysaki bizde tam tersi bir ekonomi politikası izlenerek artan enflasyona karşılık faiz indirimi yapıldı. Buna rağmen yükselen dövizi frenlemek için ise Merkez Bankası’nın döviz rezervleri kullanıldı. Ancak ne yazık ki ne enflasyon durdurulabildi ne de dövizin yükselişi. Burada unutulmaması ve asla terkedilmemesi gereken politikanın dünya ile uyumlu ve genel kabul görmüş iktisat kuralları dışında bir hareket tarzı içinde olmamak gerektiği gerçeğidir. Çünkü Türkiye küresel dünya düzeninin bir parçası ve önemli bir aktörüdür. Dünyadan ve etkileşim halinde olduğu ekonomilerden ayrışarak hareket edemez. Çağdaş dünya ile uyumlu olmak, kendi iç dinamiklerine uygun özgün ekonomi politikaları ile bu uyumu ahenk içinde sürdürmek ve tabiki milli çıkarlarını her şeyin üstünde gözetmek mecburiyetindedir. Bu manada Mayıs 2023 seçimlerinden sonra oluşturulan ekonomi ve Merkez Bankası yönetimlerinin rasyonel politikalara dönmesi umut vericidir. Ekonomi yönetiminin rasyonel ve global dünya ekonomisi ile paralel politikalar sürdürmesi siyasi iktidar tarafından engellenmemeli, devam ettirilen ekonomi politikası popülist politikalar nedeniylesekteye uğratılmamalıdır.
2021 yılından 2023’e kadar iki senelik süreçte yapılan hatalar, ekonomimizi telafisi çok zor noktalara getirdiği için çok kısa sürede her şeyin iyi olacağı beklentisine de kapılmamak gerekir. Bu işin hem ekonomik hem de zaman maliyeti olacaktır. Siyaseten baskı olmaması, maliye politikası açısından devlette israfın kesilmesi, gereksiz kamu harcamalarının yapılmaması, ihtiyacın üzerinde kamuya memur ve işçi alımı yapılmaması, vergi kayıplarının önlenmesi, kayıt dışı ile mücadele, kaçak ve sığınmacıların ülkelerine gönderilmesi, böylece oraya aktarılan kaynakların ülke ekonomisi için kullanılması, üretimin arttırılarak dışa bağımlı durumundan süreç içinde çıkılması ve böylece dış ticaret dengesinin sağlanması, hatta dış ticaret fazlası verebilme noktasına gelinebilmesi hedeflerinden sapmadan rasyonel politikalar izlediği sürece ekonomi yönetimine destek olunmalıdır.
Sadece halkın tüketimi kısması ile enflasyonu düşürmeye çalışmak yeterli değildir. Başta kamu olmak üzere top yekûn bir tasarruf seferberliği içine girilmelidir. Ülkemizde kamuda 130 binin üzerinde makam aracı vardır. Hatta bunlardan önemli bir kısmı şoförlüdür. Bu belki kamudaki hantal yapının küçük bir örneğidir ama çarpıcıdır. Devletin kasasından itibar gösterişi olmaz. Devletin kaynakları tüm halkındır. Devletin kasasından şatafat yapılamaz. Kamu kaynakları har vurup harman savrulamaz. Devletin her kuruşunda memleketin her bir ferdinin hakkı vardır. Emekli vatandaşın 10 bin lira ile geçinmesi yeterli görülürken devletin kaynaklarının özensiz şekilde harcanması hepimizin içini acıtmaktadır. Bu memleket hepimizindir. Fedakârlık yapılacaksa devlet, özel sektör ve tüm halkımız kendi ölçütlerinde ve samimi olarak yapmalıdır. Emsal ve teşvik edici olması için tasarrufa ve fedakârlığa kamudan başlanmalıdır.
Tasarrufu ilk omul oncesinden baslatip alıstirma yapilmalı
Tasarruf etme kulturümuz zayif