[email protected]
Kısaca başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu olarak tanımlanabilecek saygı kavramı, sanırım günümüzde en çok ihtiyaç duyulan bir sosyal olgu haline geldi.
Toplumda saygısızlık maalesef bir salgın hastalık gibi yayılım gösteriyor. Hayatın her kademesinde birçok saygısızlık örneğine rastlamak mümkün. İnsanların birbirlerinden farklı dünya görüşleri, hayatı yorumlayış biçimleri veya gelişen olaylara karşı farklı bakış tarzları olabilir. Bu durum bazı insanların doğru düşünüp diğerlerinin yanlış düşünceler içinde olduğu sonucunu doğurmaz. İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özelliği düşünebiliyor, sorgulayabiliyor ve akıl yürütebiliyor olmasıdır. Dolayısıyla farklı fikirlerin ve bakış açılarının olması son derece doğaldır. Bu noktada ihtiyaç duyulan temel kavram ise saygı olmalıdır. Farklı fikir ve dünya görüşünde olan insanların birbirlerine tahammülsüz olmaları her dönemde vardı ancak son yıllarda bu seviye çok yükseldi ve saygısızlık toplumun her kademesinde kendisini belirgin bir biçimde hissettirir hale geldi. Toplum, kendisi gibi düşünmeyenleri adeta düşman gibi gören, aslında birçok ortak paydada bir arada olabilmeleri mümkün olduğu halde birbirlerinden uzak duran insanlardan oluşan ve mecburi sebeplerle bir arada olunduğunda bile saygısızlıkların hat safhada sergilendiği bir hale dönüştü.
Bozulan insicamın yeniden tesis edilebilmesi için toplumun her kademesindeki insana görev düşmektedir. Bunun için öncelikle unutulmuş durumda olan saygı kavramının önemi herkes tarafından yeniden fark edilmeli ve hissedilmelidir. Bireyler ve kurumlar birbirlerinin farklı ilgi ve tutumlarının farkında olmalı ve karşılıklı olarak yapıcı bir davranış tarzı belirlemelidirler. Sağlıklı bir toplum düzeni için öncelikle aile içindeki bireylerin birbirlerine sevgiden ziyade saygı duymaları çok daha önemlidir. Toplumun en küçük yapı taşı olan aileden başlamak üzere oluşacak bu saygı düzeni, beraberinde sevgi duygusunun da kendiliğinden gelişmesini sağlayacaktır. Saygı sadece kendinden yaşça büyük olanlara değil küçüklere de gösterilmesi gereken bir davranıştır. Bu anlamda anne babalar çocuklarına gösterdikleri sevginin yanı sıra aynı zamanda onlara saygı da duymalıdır. Eşler birbirlerine olan saygılarını kaybetmemelidir. Sergilenecek bu yapıcı davranışlar sonrasında aile içinde daha güçlü bir sevgi, saygı ve güven ortamı sağlanmış olacaktır. Aile içinde sağlanan bu düzen, arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerine, ticaret ve iş hayatına da olumlu biçimde yansıyacaktır. Bu sayede toplum, saygısızlık ve tahammülsüzlük kavramlarının insanlar üzerinde oluşturduğu agresif etkiden kurtulma yoluna girecektir.
Devlet yöneticilerinden başlamak üzere; tüm siyasilerin, yerel yöneticilerin, iş insanlarının, sivil toplum örgütü yöneticilerinin, sanatçıların, yazılı ve görsel medya temsilcilerinin de toplumda hızla yükselen saygısızlık kavramının yok edilmesi, toplumda barış ve dostluk dilinin hâkim olması, farklı fikir ve dünya görüşlerine saygı duyulması için azami çaba sarf etmeleri, gelecek nesillerde sağlıklı bir toplumun tesisi için çok önemlidir. Birbirlerini ötekileştiren, düşmanlaştıran tutum ve davranışları terk etmeleri, insanlara bu konuda iyi örnek olmaları gereklidir. Bir takım siyasi gerekçelerle saygınlığın, hoşgörünün ve nezaketin daha fazla yok olmasına izin verilmemelidir. Toplumun her kademesindeki insana bir salgın hastalık gibi sirayet etmiş durumdaki saygısızlık ortamı ve kavgacı üslup, yerini sağlıklı ve yapıcı iletişime ve kucaklaşmaya bırakmalıdır. Temel insanlık değerlerinin en yüce kavram olduğu yeniden ve acilen hatırlanmalıdır.
Mükemmel çok faydalı bir anlatım.. Ferit Uz a bizlere sağladığı farkındalık için teşekkürler....
Tüm içtenlik ve samimiyetimle saygılarımı sunarım.