Eskiden bilhassa dini bayramlarda yurt içi ve yurt dışında yaşayan Buldanlılar, akın akın, çoluk çocuk Buldan’a bayram yapmaya gelirlerdi.
Direksiyon eğitimini Niyazi’a dan alan gençler, zor da olsa Denizli Trafik polisinden ehliyetlerini almaya başlamışlardı. O heyecanla içlerinden biri o yılların en gözde arabalarından olan Murat 124 alır borç harç. Dışarıdan gelen arkadaşlarına caka satmak için onları arabasıyla Buldan turuna çıkarır. Gençlerin aralarında çiçeği burnunda damatlar da vardır. Turları Kestane Deresinde son bulur. Eskiden bayramın ilk gününden itibaren bütün meyhaneler kıtlıktan çıkmış gibi dolu olurdu. Kestane Deresi lokantasında oturacak masa bulamayan kafile. Soluğu Sütçü’nün meyhanesinde alır. Buldukları son masaya hemen ilişirler ve başlarlar demlenmeye. Gençliğin verdiği heyecanla, ilk arabanın heyecanı birleşince, hızını alamayan gençler, Sarıgöl’e doğru yol alırlar. Gece geç vakitlere kadar Sarıgöl deki gazinoda eğlenirler. Hepsi de kör kütük sarhoş olmuştur. Gece yarısından sonra Buldan’a dönmek üzere yola çıkarlar. Ancak Buldan’a yetecek kadar benzin kalmamıştır arabada. Sarıgöl çıkışındaki en yakın benzin istasyonuna girerler. Ama benzinlik kapalıdır. Ne yapacaklarını bilemezler. O sırada devriye gezen polis arabası gelir. Bizim gençlerin yabancı olduklarını fark eden polis: “--- Sizin sıkıyönetimden haberiniz yok galiba.” ( 12 Mart muhtırası sonrası memlekette sıkıyönetim ilan edilmişti.) “—Gece 12 den sonra her yer gibi benzinlikler de kapalıdır. Ancak kaymakamlıktan veya jandarmadan benzin almak için izin kağıdı getireceksiniz. Benzincinin evine gidip, izin kağıdı aldığınızı gösterecek ve benzinciyi ikna edip, buraya getireceksiniz! Bu şartlar gerçekleştikten sonra benzin alabilirsiniz.”diye açıklama yaptı polis memuru. “—Başka bir yolu yok mu?” diye çekinerek sordu içlerinden biri. “—Olmaz mı ? Var tabi ki! Sabah yediye kadar beklerseniz, yani hayat normalleşene kadar buradasınız.” Yapacak başka bir şey olmayınca sabah yediye kadar taksinin içinde uyuklarlar. Benzinci istasyonu açınca, hava aydınlanmaya başladığında yola koyulurlar. Kafilenin bekarlarından Aliihsan Konay:” ---Buldan’a dönüp, ne yapacağız Haydi İzmir’e gidelim.” Geceden kalma ekip,dah tam ayılmamıştır. Teklife oy birliği ile onay verirler. Hacı Murat İzmir’e doğru yol almaya başlar. Bayramın ikinci günü, her yer şenliklidir İzmir de. Fuara giderler. Gezip, tozarlar. Oradan denize girmek için Çeşme’ ye doğru yol alırlar. Mayo falan hak getire, iç donlarıyla denize girerler. Vaktin nasıl geçtiği belli olmaz, akşamı ederler. Evli olanlar “-Yeterin gari! Eve dönelim, merak ederler.” Demeye başlarlar. Ama dinleyen olmaz. O geceyi de İkinci Kordon’ da barlar sokağında geçirirler.
Bayramın ıkıncı günü Buldan’ dan Derbent Barajı’ na balık tutmaya giden bir gurup genç, barajda yüzerken boğulurlar. Bu haber tez zamanda herkesin kulağına gider. İki gündür Buldan’ dan ayrı olan bizim kafadarların ailelerini ve yakınlarını bir telaş alır. O yıllarda telefon yaygın olmadığı için, kendilerinden haber alınamamıştır. Alanyazı’ da vatandaşlar birikmiş, Denizli’ de morg tan gelecek cenazelerin kim olduğunu öğrenmek için sabırsız ve huzursuzdur.
Bu olaydan habersiz, Alanyazı’ daki kalabalığın içine dalan kafadarlar, yakınlarından yedikleri azar ve fırçadan sonra olayın aslını öğrenirler. Sağ salim geri dönmenin verdiği sevinç, yaptıkları kaçamağın suçunu o an için unutturur. Bu olay onlara iyi bir ders olmuştur.
Yorumlar
Kalan Karakter: